Gönüllü Robinsonlar HES’e karşı albüm yaptı

İstanbullu çift Birhan Erkutlu ve Tuğba Günal duyarlı oldukları çevresel konularda yıllarca gönüllü olarak çalıştı. Şehirde yaşarken, adaletsizliğe, savaşa veya doğa katliamına karşı ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ancak bir süre sonra yaptıklarını yetersiz bulmaya başladılar. Birhan Erkutlu,  “Zaman geçiyor, sorunlar artıyor fakat yaptıklarımız hiçbir işe yaramıyordu. Şehirde, kapitalist sistemin içinde yaşayıp sürekli tüketirken bu sisteme karşı olduğunu söylemek ikiyüzlülük gibi gelmeye başlamıştı. Sürekli yeni dernekler açılıyordu fakat dişe dokunur bir faaliyette bulunmuyorlardı. Bu tarz sivil toplum kuruluşları çok hantal. Çözüme odaklı olan eylemsellikler düşünmeye başladık ve düşlediğimiz gibi yaşayamadıktan sonra karşı çıktığımız düzen kadar ikiyüzlü olduğumuza karar verdik” diye anlatıyor Antalya’daki Alakır Nehri’nin yanına yerleşme kararlarını.

ELEKTRİKSİZ, PARASIZMUTLU MESUT YAŞAM

İkili,  Antalya’ya taşınmadan önce bir yıllık Hindistan-Nepal gezisi yaptı ve orada doğayla iç içe, minimal bir hayatı nasıl yaşayabileceklerini kavradı.  İstanbul’a dönüşte birlikte yaşadıkları evdeki tüm eşyalarını satışa çıkardılar: “Amacımız doğayla iç içe yaşayıp onun bir parçası olmaktı. Evden ayrılmadan önce bir veda partisi yaptık ve eşyaları ortaya döktük. İhtiyacı olan tanıdıklarımız istediklerini aldı ve karşılığında istedikleri miktarı bize verdiler. Biz de o paralarla Antalya’daki Alakır Vadisi’ne geldik.”
İlk beş yıl şahaneydi. Ama iki yıl önce bir sabah dozer sesleriyle uyandılar. “Elektriksiz, parasız kendi ektiğimizi biçip, mutlu mesut yaşarken iş makinesi sesleriyle uyandık. Normalde barışçıl bir insanım ama o anda gözüm dönmüş, makinelere saldırdım. Olay jandarmaya kadar gitti. Normalde şehre inmeyiz. Ama o günden beri protestolar için Orman Müdürlüğü’ne, mahkemeye veya valiliğe gidiyoruz” diye anlatıyor Birhan Erkutlu HES’le nasıl tanıştıklarını.

ALBÜMÜ GÜNEŞ ENERJİSİYLE KAYDETTİK

O tanışmadan beri ‘Alakır Nehri Kardeşliği’ isimli bir örgütlenmeye dahiller. Alakır Nehri üstüne kurulmak istenen hidroelektrik santralının yapımını durdurmak için canla başla çalışan bir ekip bu. İçlerinden müzik aleti çalabilenler toplanıp bir albüm hazırladılar.
“Birilerine el açıp yardım talep etmek istemedik. Sponsora da karşıydık çünkü kendi pisliklerini örtmek için yardım etmek isteyenler çıkabilirdi. Onun yerine güneş panelimizin yardımıyla, ödünç alınmış aletlerle bir albüm yapmak istedik. Albümün amacını anlattığımız herkes bize yardımcı oldu. Zaten sokakta şarkı söyleyip para kazanıyorduk. Bir bedel biçmediğimiz albümü yine sokakta satmaya başladık. 5 lira veren de oldu 200 lira veren de... Kuruş kuruş biriktirdiğimiz paralar sonunda 35 bin lira oldu. Bu paranın 30 bin lirasını arazide inceleme yapan bilirkişilere ve tuttuğumuz avukatlara verdik. Altısı HES’lere, biri Alakır’ın SİT alanı olması için Kültür Bakanlığı’na açılan yedi davamız var” diyen  Erkutlu, albümün bu işin sadece bir parçası olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Aramızda atık kartondan cüzdan yapıp satan da var... Davalar için para kazanmaya çalışıyor, ikinci albümü hazırlıyoruz.”

O DA BİR YEŞİL
MEYRA (Şarkıcı) Suyu dikkatli kullanıyorum

Kendimde mutfakta ve banyoda suyu dikkatli kullanmaya çalışıyorum. Market alışverişlerinde plastik torba yerine file kullanmayı tercih ediyorum. Çöpleri mümkün olduğunca ayrıştırırak atmaya çalışıyorum.
Yaşadığımız çevre aslında bizlerin yansıması. Nasıl bir toplum olduğumuzu çevremize bakarak anlayabiliriz. Medeni, duyarlı, bilinçli bir toplum yarınları düşünerek hareket eder. Toplum olarak henüz yeteri kadar bilinçlendiğimizi düşünmüyorum. Ses getirecek etkisi büyük olacak reklam kampanyaları veya konserler düzenlenebilir. Çevre ve dünyamız hakkında belgeseller daha çok yapılıp yayınlanabilir. Sanatçılar ve politikacılar da bu konuda daha duyarlı olmalı. Ben de çevremizi koruma amaçlı ve bu konuda bilinçlenmeyle ilgili her türlü projede yer almaktan memnun olurum.

Bİ’ŞEY YAPMALI
Kıbrıs kanalını kurtarın

Orkinos, dünyanın en fazla talep gören balıkları arasında. Milyonlarca insan için günlük beslenme düzeninin önemli bir parçası olmasının yanı sıra lüks sushi ve sashimi pazarlarının da temel malzemesi. 2001’de Japonya’da, bir mavi yüzgeçli orkinos 173 bin 600 dolara satılarak tüm zamanların rekorunu kırmıştı. İşte bu artı özellikleri bu harika yaratıkların sonunu da hazırlıyor. Sınır tanımayan aşırı avlanma sonucu Akdeniz mavi yüzgeçli orkinosları yüzde 80 oranında azaldı. Greenpeace’in bu  hızlı yok oluş karşısında bir çözümü ve kampanyası var: Deniz rezervleri. Üreme ve yumurtlama bölgelerinde oluşturulacak koruma alanlarıyla bu balıkların korunabileceğini söylüyorlar. En bilinen yumurtlama alanlarından biri de Kıbrıs kanalı. Örgüt Tarım Bakanlığı’nın burayı korumaya alması için etkinlikler düzenliyor. Bunlardan biri de imza kampanyası. Şu ana kadar 16 bin 120 kişi katıldı. www.greenpeace.org/turkey/tr/campaigns/ adresi üzerinden siz de kampayaya destek verebilirsiniz.

ŞARKILARDA CIRCIR BÖCEĞİ SESLERİ
‘Alakır’ın Sesi’ albümünün kapağında kimsenin ismi yazmıyor. İmece usulüyle yapılan albümdeki hak, onlara göre doğasever herkesin. Bandrol almadıkları için zabıtayla araları bozulan ekip, albümü eski tip büyük bir kayıt aletiyle kaydeti. Şarkılarda arkada cırcır böcekleri ve köpek havlama seslerini de duyabiliyorsunuz. Alakır Nehri Kardeşliği’nin şimdiye kadar yaptığı eylemlere ve yaptıklarına www.alakirnehri.org sitesinde ulaşabilirsiniz. Albümü satın alıp bu oluşuma destek vermek isterseniz de alakirnehri@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.