Güncelleme Tarihi:
• Her insan gibi iyi yanım da var, kötü yanım da. Ama kötü yanım çok iyidir...
• Yoldaşlar! Kapitalizm, insanın insan tarafından sömürüsüdür. Sendikacılık bunun tam tersidir!
• Aynı hataya düşen çok sayıda insan olması haklı oldukları anlamına gelmez.
• Tanrı dedi ki, uzun boylu insanlar olacak, kısa boylu insanlar olacak, güzel insanlar olacak, çirkin insanlar olacak, siyah insanlar olacak, beyaz insanlar olacak... ve hepsi eşit olacak. Tabii gün be gün eşit olmaları zor. Sonra Tanrı ekledi: Tabii siyah, kısa boylu ve tipsiz insanlar da olacak. Bunlar için her gün çok zor olacak.
• Bütün insanlar eşittir. Hatta Araplar diğerlerinden bile eşittir.
• Biliyorum, hıyara benziyorum. Üniformanın payı büyük...
• Tanrı insanlar arasında eşit paylaştırdı: zenginlere yemek verdi, fakirlere iştah...
• Küçüğü büyüğü yok. Bacaklar için ideal uzunluk, ayakların yere değmesi...
• Özgürlük, dünyayı bir fırtına gibi dolaşan ama... geri gelmeyen bir kelimedir.
• Halbuki bunların satılmaması için, insanların satın almaması yeterli...
• Onun elleri kirli, o kadar kirli ki ayak sanki.
• Devlet hapishaneye para yatıracağına okul yaptırsın, diyorlar. Halbuki politikacıların hepsi bir daha asla okula gitmeyeceklerini biliyorlar. Oysa hapishane...
• Tanrı, sıcak sütün içindeki şeker gibidir: orada olduğunu bilirsin, ama göremezsin. Ve ne kadar karıştırırsan, o kadar görünmez hale gelir.
• Hayatını kazanıp da ne yapacaksın, zaten hayat senin.
• Adalet var adalet var: ya kanunları iyi tanıyan avukata düşersin, ya da hâkimi iyi tanıyan avukata...
• Anna’nemin evinde, yemekten önce dua ederdik. Yemek o kadar boktandı...
• Hayvanlar üzerinde test edilmeyen tek ölümcül hastalık, komünizmdir.
• Teknokratlara Büyük Sahra’yı versen, beş sene sonra kum ithal etmen gerekir...
• İkieşlilikte bir kadın fazlası vardır. Tekeşlilikte de öyle.
• Diktatörlük, çenesini kapayıp susmaktır. Demokrasi ise, boşa konuşmaktır.
• Bizim evde ay sonları çok sıkıntılıydı. Özellikle ayın son otuz günü...
*
Evet ay sonları, özellikle de ayın son otuz günü karnı iyi doymayanları aslı unutmadı Coluche.
21 aralık 1985’te Paris’te ilk RESTO DU COEUR yani GÖNÜL LOKANTASI’nı açmıştı. Maksat, fakir fukaranın karnını doyurmaktı. İlk sene, 21 Mart’a kadar, beş bin gönüllü, sekiz buçuk milyon yemek dağıttılar. Ancak üç ay sonra Coluche, maalesef, bir motosiklet kazasında (?) öldü. Ama ‘Les Enfoirés’ adını verdiği dostları RESTOS DU COEUR’ü yaşattılar.
Fransa’da yürüttükleri 2004/2005 kış kampanyasının verileri şöyle:
Yardım alanların sayısı 630 000
Bakılan bir yaş altı çocuk sayısı 20 000
Dağıtılan yemek 67 milyon
Gönüllü sayısı 45 000
Para yardımı yapan sayısı 470 000 donateurs
Toplanan yardım 41 milyon avro
Merkez veya şube sayısı 1 900
Bebe Resto sayısı 250
Lokanta-kamyon yahut sıcak yemek dağıtım merkezi sayısı 95
Acil ağırlama merkezi 560 yatak
Geçici ağırlama merkezi 470
Ağırlanan ihtiyaç sahibi 2 700 kişi
... vs, vs!
Les Restos du Coeur bugün, halkın % 85'inin güvendiğini ve desteklediğini söylediği bir dernektir, bir 'ulusal kurum' haline gelmiştir.
Tchao l’Enfoiré!