Röportaj: Sema DENKER
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2007 10:34
"Buzda Dans" yarışmasındaki agresif tavırları ve tartışmalarıyla gündemden inmeyen Tuğba Ekinci, reklam peşinde koştuğunu iddia edenlere yanıt verdi: "Benim jüriye bile katkım var. Sayemde hepsi ünlü oldu. Ben ise zaten ünlüydüm. Yapacağımı yaptım, artık kabak tadı verdi. Gönderin artık beni."
Eğitiminiz nedir?
- Lise mezunuyum. Ailem okumam için çok ders aldırdı, ama bana bıkkınlık geldi, okumadım. Dikkat çekmeyi, gezmeyi, güzel giyinmeyi falan seviyordum.
n Anneniz, babanız ne iş yapıyor?
- Annem hemşire, babam ise İTÜ mezunu, inşaat mühendisi... Bizi annem büyütmedi. Bakıcılarla büyüdüm. Bakıcıyla büyümenin yarattığı gerginlikle de sanırım böyle agresif oldum.
n Dövüyor muydu sizi?
- İşkence falan görmedim, ama çok bağırırdı. O kadın yüzünden kendimi ilkokul yıllarında zor ifade ediyordum. Uyumsuzdum, hırçın hareketlerim vardı. Bu yüzden ailem beni doktora götürdü.
n Bu camiaya nasıl girdiniz peki?
- Beni Osman Sınav keşfetti. Bodrum’da "Mavi Düşler" dizisini çekiyorlardı. Beni gördü ve teklifte bulundu. Kabul ettim. Ben her zaman güzelliğini silah olarak kullanan biriyim. Zaten güzellik yarışmasının da ucundan döndüm.
n Güzellik yarışmasına mı girdiniz?
- 1994’te, Pınar Altuğ’un birinci seçildiği yarışmada elemeleri geçmiş ve ilk 20 aday arasında yer almıştım. Formu teslim etmem gereken gün, tam evden çıkarken babama yakalandım. Yarışmaya katıldığımı duyunca hemen "hayır" dedi, ben de yarışmadan çekildim. .
n Sonra ne yaptınız?
- Kalabalık ortamlarda başarısız olduğumu anladım. Dolayısıyla tek başıma, her istediğimi yapabileceğim bir iş istedim ve şarkıcı olmaya karar verdim. Bu arada "Çarkıfelek"te hosteslik başladı. Bir süre hosteslik yaptıktan sonra Kral TV’de DJ oldum. Bir gün Beyaz beni ekranda görmüş. O günlerde de Hülya Hanım’ın (Avşar) oynadığı "Yeşil Işık" filminin kadrosunu programında ağırlayacakmış. Hülya Avşar’a sürpriz yapmak için beni programına davet etti. Avşar’ın yüzü beni görür görmez asıldı.
n Hatırlıyorum, tartışmıştınız...
- Yayın sırasında bir telefon bağlantısı oldu. Telefondaki kişi "Hülya Hanım çok fazla taklit ediliyorsunuz, nasıl bir duygu" dedi. O da "Yanımızdaki hanımefendiye soralım isterseniz" diye yanıt verince kızdım. Bunun üzerine "Ben sizi taklit etmiyorum, örnek alıyorum. Ayrıca bir dönem sizin de Emel Sayın’ı taklit ettiğinizi hatırlıyorum" dedim. Ondan sonra beni programdan çıkardılar.
n Şarkıcılık nasıl başladı peki?
- Erol Köse ile tanıştık bir gün. Bana sesimin yeterli olmadığını söyledi. Özcan Şenyaylar’dan özel şan dersleri alıyordum, kendimi yetiştirmeye çalışıyordum. O ısrarla bunun yeterli olmayacağını söylüyordu. Ama yılmadım. Derken "O Şimdi Asker"in bestecisi Yalçın Polat’la tanıştım. Şarkıyı Erol Köse’ye dinlettim. Çok beğendi ama karakterimden dolayı benimle çalışmadı. Bana sözünü geçiremeceğini biliyordu.
n Yeni çıkış yapan biri için o doğru bir şarkı mıydı?
- Evet. "O Şimdi Asker" 20 yıl gider.
n İstediğiniz patlama oldu yani?
- Bir patlama yaptım ama istediğim noktaya gelemedim. Prodüktörüm Şahin Özer bana sahip çıkmadı. Sadece şarkılara para yatırdı. Yatırdığı paranın da sekiz katını çıkarmıştır. Çünkü ben de kazandım. "O Şimdi Asker" ile Akatlar’da bir ev aldım. Opel kullanırken Jaguar aldım. Bir de dükkanım var. "Bunda Dans" olmasa da olur yani.
n Neden hep sansasyonlarla, kavgalarla anılıyorsunuz?
- Mesela?
n Poponuzu sallamanızı geçelim. Kral TV’nin ödül töreninde bile olay yarattınız?
- Tartışırım. En iyi çıkış yapan bendim ve ödülü benim almam gerekirken, ikinci kasetini çıkaran birine verdiler. Hakkımı aramamın nesi yanlış?
n Üslubunuz yanlış.
- Ben böyleyim. Yapılan haksızlığın karşısında susamam. Ödül alamadım ama hakkımı arayarak geceye damgamı vurdum.
n Gelelim "Buzda Dans"a...
- Öyle hemen kabul etmedim yarışmayı. Çok zorladım onları...
n Neden?
- Boş buldum çünkü. Tek hoşuma giden şey, buzda dans etmekti. Jüri olacağını duyunca tadım iyice kaçtı. Lafını esirgemeyen biri olarak jüriden oy beklemek bana sevimsiz gelmişti.
n Sonra ne oldu da kabul ettiniz?
- Yeni kasetime destek olacaklarını söylediler. Albümümün tanıtımını yapacaklarına, klip çekeceklerine dair söz verdiler. Anlaşmamız öyle zaten.
n Sözleriniz ve bazı hareketlerinizle, izleyiciye saygısızlık yaptığınızı düşünmüyor musunuz?
- Hayır. "Buzda Dans" bitmeden elenirsem ki öyle olacak, reytingleri göreceğiz. Benim jüriye bile katkım var. Sayemde hepsi ünlü oldu. Ben zaten ünlüydüm... Ünlü olmak için bu programa girmedim. Bir de yapacağımı yaptım, artık kabak tadı verdi bu iş. Bundan böyle hiç konuşmayacağım. Bu bir şovdu ve ben şovumu çok iyi yaptım. Kayamıyorum, çalışmıyorum, bundan kime ne? Olimpiyat yarışması mı yapıyoruz kardeşim? Bu kadar ciddiyet ne? Bu ne hırs. Benim 100 milyar umurumda değil. Spor hırsım yok. Ödün vermeden kendimi satmayı, tüccarlığı seviyorum ben.
Sen kimsin Yağmurcuk
n Geçen hafta Pınar Altuğ ile Yağmur Atacan programı kuliste izleyenler arasındaydı. Canlı yayın sırasında araya girip bir şeyler söylediniz.
- Pınar Altuğ, bize sunucu olarak lanse edildi. Yağmur Atacan da o programda yarışacaktı. Bir basın toplantısı yapıldı. Yağmur "Pınar niye yok" diye soran gazetecilere "Burada ünlü olmadığı için gelmedi" dedi. "Ünlü yok" diyene bir şey söylemek gerekirdi. Ben de "Ünlü yok dediğiniz programı izlemeye mi geldiniz, ne kadar ilginç" dedim. Ünlü yok demek ne demek? Ben ünlü değil miyim? Türkiye’nin her yerinde konserler vermiş birisiyim, sen kimsin Yağmurcuk? Ama onlar yanlarına gidip bir şey söyleyeceğimi tahmin etmediler. Neden etmediler, çok şımardıkları için. Şımarmanın bedeli de budur.