Gölge etmesinler başka ihsan istemez

Güncelleme Tarihi:

Gölge etmesinler başka ihsan istemez
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2011 01:00

İsmail Hacıoğlu, evin oğlu rollerinden bir sıyrıldı pir sıyrıldı... O kalıptan çıkmak için farklı proje ve rol arayışında olan oyuncu, şu sıralar “Firar”ın kötü adamı olarak ekranda. Bu kez de “kötü adam” diye yaftalanmak üzere olduğunu söyleyen Hacıoğlu, Mardin’deki zorlu çekimleri ve yönetmenlik planlarını anlattı.

Haberin Devamı

11 sinema fimi sekiz TV dizisinde rol aldınız. Hiç unutamadığınız ya da “tamamdır” dedikleriniz hangileri?    

- Tamamdır dediğim bir şey olmadı daha ama milad olarak hangisi diye sorarsanız, Ömer Kavur’un filmi “Karşılaşma” derim. Diğerlerini ayıramam birbirinden.

Son projeniz “Firar”... Dizide bir ağanın oğlunu, Civan’ı oynuyorsunuz...  

- Civan’ın firar yolculuğu, her hafta değişen bir süreç... O kadar çok uçarı ve sinirli olmasının nedeni ise ezik oluşu... Aile içindeki bastırılmış duyguları, ağa olan baba ve o hiyerarşide yetişmenin verdiği sıkılganlık, bu şekilde patlak vermiş Civan’da. Ben okuduğumda çok beğendim rolü.

Peki sinema teklifi var mı şu sıralar?    

- Adını tam olarak koyamadığım bir iki şey var. O nedenle kesin “var” diyemiyorum.  
 
Dizi ile bir arada yürütmek zor olmaz mı?

- Hayır, bunun dert olacağını sanmıyorum. Senede bir film çekelim yani... Seviyorum sinema yapmayı.

KENDİ İNSANLARIMI OYNAMAK DAHA KEYİFLİ

Yabancı yapımcı ve yönetmenlerin dikkatini çektiniz mi hiç?

- Yurt dışından teklif almadım hiç... Zaten yurt dışına açılayım kafasıyla hareket etmiyorum.

Aklınızda bir yabancı yönetmen var mı?

- Danny Boyle var... Onun filmlerini seviyorum. Ama bende dil yok, nasıl olacak? O yüzden hedeflerimi yurt dışıyla alakalı tutmuyorum. Kendi ülkemde, kendi insanlarımı oynamak daha keyif veriyor bana...

Yabancı dil sorununu çözmek zor değil, denemeniz gerekmiyor mu?

- Kesinlikle çözmek gerekli... Claudia Cardinale ile oynadığımız “Sinyora Erica ile ıtalyan Olmak” filminde ıngilizce bilmek de yeterli değildi, ıtalyanca’ydı film. ıngilizce’yi anlaşacak kadar biliyorum, yurt dışına tek başıma çıkmışlığım var, derdimi anlatırım ama, Sheakespeare’i orijinal dilinden okuyamam. O anlamda ıngilizce lazım...

Bu yıl içinde seyrettiğiniz son sinema filmi hangisi ve beğendikleriniz?

- “127 Saat”i seyrettim... Çok gerçekçi, çok sinir bozucu bir hikayeydi. Danny Boyle’un filmi. Çok hoşuma gitti. Yerli filmlerden de arada bir açıp “Çalgı Çengi”yi seyrediyorum, çok keyiflendiriyor beni, çok gülüyorum. En son “Av Mevsimi”ni seyrettim.

YÖNETMENLİK YAPACAĞIM OYNA OYNA NEREYE KADAR

Yönetmenlik yapmak ister misiniz?

- ıleride olacak. Oyna oyna nereye kadar...

Kariyer anlamında hayal ettiğiniz yerde misiniz?

- Bazı hayallerim vardı daha mesleğin başındayken ama şimdi o hayallere sahip değilim. Biraz daha gerçekçi bakmak istiyorum. ışin içinde vakit geçirdikçe aslında durumun hayallere çok açık olmadığını, egolarını bir yana bırakmadan asla mutlu olamayacağını öğreniyor insan. Yere basan sağlam filmler çekmek istiyorum aktör olarak, o kadar.

Yere basan derken?

- Sözü olan filmler, derdi olan filmler... Öncelikle seyirlik olsun, dikkat ettiğim o...

Hedefler?

- Hedef bitmez. şu hedefim var diye bir şey söz konusu değil.

Akışa mı bırakıyoruz?

- Evet... Kaderciyim biraz. Evvela bir insanım, mesleğimden önce. Bana sunulanla mutlu olmanın peşinde olan bir insanım. Bazı şeyleri çok fazla zorlamamak gerektiğini düşünüyorum, sunulanların da değerini bilmek lazım. Aman şunu da yapayım diye hırslanmanın alemi yok.

ÇOK DA FAZLA MAYMUNA DÖNMEMEK LAZIM

İş dışında dışarılarda olmayı, ekranda görünmeyi pek sevmiyorsunuz...

- Haftanın bir gecesi insanların evinde oluyorsunuz zaten. Bir film çektiğinizde PR’ı adına bazı etkinliklerin içinde oluyorsunuz. Ondan sonra abuk sabuk programlara çıkıp çok şey tartışıyormuş gibi görünüp hiçbir şey konuşmayan insan olmak istemiyorum...

Bu özel bir durum, irade söz konusu...

- İrade gösteriyorum bunun için. “Bu iş böyle yapılmaz” diyen bile var. Dayanabildiğim kadar dayanıyorum.... Çok da fazla maymuna dönmeden hareket etmek gerekli...

Üzerinize oturmuş, seyircinin sizi hep aynı şekilde hatırladığı bir rol var mı?

- İlk başlarda “Bir İstanbul Masalı” ve “Beyaz Gelincik”teki bizim evin oğlu durumu biraz rahatsız etmeye başlamıştı. şimdi de kötü yaftası yapıştırılmak üzere. Eli kulağında. Ama o da benim elimde, kırmak benim elimde. Bundan sonraki işimin ne olacağını belirlerken buna dikkat ediyorum. Bir şeyi tutturup, sonra bundan çok nemalanan, ekmek yiyen var. Ben çok geç meşhur olan bir adam değilim. Çocukluktan, gençken meşhur olduğum için öyle bir kaygım da yok. 50 yaşımda olsaydım, hep aynı rolleri oynamak isteyebilirdim, akarken musluk dolduralım mantığıyla. Ama beni izleyen insanlara sunmak istediğim bu değil...

Bunda ailenizin bir rolü var mı? Çünkü çocuk yaştan beri bu işin içinde olunca aile desteği gerekiyor...

- Kesinlikle yok. Benim içimdekilerle ilgili bir durum. Oyunculuğumu da oturup kimseyle konuşmuyorum zaten. Ne ailemle ne de yakın çevremle. Bana katacak bir şey yok. Olmadı... Yakın çevrem için şunu söyleyebilirim: Gölge etmesinler başka ihsan istemez!

Haberin Devamı

ÇEKİMDEN VAZGEÇTİĞİMİZ YERDE BİR KORUCU ÖLDÜ

Mardin’deki çekim süresi içinde anılar birikmiştir... Anlatabilir misiniz?

- Hocamız bir zaiyat vermişti açıyla ilgili. Görüntü yönetmenimiz de belli bir süre sonra ışıkla ilgili sıkıntı çekeceğimiz için burada değil de başka bir mekanda çekelim diye öneride bulunmuş ve başka mekana geçtik... İptal olan mekanda bir korucu şehit oldu. Biz 500 metre ilerisindeydik... Havadan geçen kurşunları görmüş arkadaşlarımız... Ellerinde silahlarla “Artık evinize gidin, burada ne işiniz var” diyerek geçen korucular vardı. Bir keresinde de Hasankeyf’i gezmek istedik. Eşim (Vildan Atasever) yanımdaydı. 10 km. kala geri döndük. Cesaret edemedik. Zırhlı araçlar vardı yolda. Açık hedef halindesiniz... O yüzden zor geçti Mardin... Daha da tatsız olabilirdi. şükrediyoruz...

Haberin Devamı

90 DAKİKALIK İŞ OLDUĞUNU BİLMİYOR MUSUN SANKİ AGA!

Dizi sürelerinin uzunluğu sıkça konuşuluyor. Oyuncusundan yönetmenine herkes bundan dertli. Siz ne düşünüyorsunuz?

- Bu iş artık ezbere dayandı ve herkes aynı şeyi söylüyor. “Her hafta 90 dakikalık sinema filmi çekiyoruz” deniliyor. E hadi o zaman bir şey yapın. Sürekli aynı şeyi söyleyip, “sorun var” diyorsan, yapma kardeşim o zaman! Oynama... Sanki bu işten hiç para kazanmıyormuş gibi konuşmaları canımı sıkıyor. Kimse sana “Ne olur gel benim setimde oyna” demiyor ki. Bu işin 90 dakika çekildiği belli, ne koşullarda yapıldığı belli. Buna karşı bir örgütlenme içine girilecekse ben varım, ama oturdukları yerden röportaj verirken “Biz sinema filmi ayarında dizi yapıyoruz” demesinler... E bilmiyor musun aga yani! O zaman ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin... Kusura bakmasınlar... Hem örgütlenmeyeceğiz hem de temcit pilavı gibi aynı şeyleri cak cak cak konuşacağız...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!