Göl ölüyor, sebzede kanalizasyon

Güncelleme Tarihi:

Göl ölüyor, sebzede kanalizasyon
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2005 00:00

NUTUK ve törenlerle atılan temel yerinde sayıyor. Üzerine henüz tek bir taş konulmuş değil. Ama, Konya, Cihanbeyli, Şereflikoçhisar, Aksaray, Kulu ve bazı beldelerin kanalizasyon suları akmaya devam ediyor. Tuz Gölü’ne.Türkiye’nin ikinci büyük gölü. Bir litre suyu 329 gram tuz içeriyor. Kuş varlığı yönünden Türkiye’nin en zengin göllerinden biri. Su kuşları için kışlama alanı. Flamingo kuşları için, kuluçka alanı. Bölge 2000 yılında özel çevre koruma bölgesi ilan ediliyor.Öyle korunuyor ki, ev ve sanayi atık suları arıtılmadan Tuz Gölü’ne akıyor. Türkçesi, Tuz Gölü’ne b.k akıyor. Ya bir de, korunmasa!..Her geçen gün kirlenme artıyor, tuz üretimi düşüyor.ERDOĞAN’IN TEMELİİki gün önce, 29 Haziran’da Konya’da Çevre ve Orman Bakanlığı, Konya Belediyesi ve bazı sivil toplum örgütleriyle bir toplantı öngörülüyor. Gölü kurtarma planı. Ne var ki, toplantı ikinci kez erteleniyor.Konya’nın ev ve sanayi atıklarının (kanalizasyonunun) göle akmasını önlemek üzere, 2004 Eylül’ünde Başbakan Erdoğan temel atıyor. Arıtma tesislerinin temelini.Konya’da halen üç organize sanayi bölgesi, 19 adet küçük sanayi sitesi var. Bunların atıkları doğrudan Tuz Gölü’ne akıyor. Belediye tam onbeş yıl direndikten sonra, nihayet bu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyor.Törende Erdoğan’ın nutukları tamam. Hazır İspanya’dan da 28 milyon dolarlık kredi bulunuyor. Hükümet bunu onaylıyor. Ancak, Konya Belediyesi ile yapımcı firma arasında çıkan anlaşmazlık, olayı mahkemeye taşıyor.Temel atılıyor ve atıldığı gibi duruyor. Eylülden bu yana. Dokuz aydır. Kanalizasyon göle akmaya devam ediyor.ÖZTÜRK’ÜN FERYATLARIGöle sadece Konya kanalizasyonu değil, Cihanbeyli, Şereflikoçhisar, Kulu ve Aksaray’dan Peçeneközü ile Melendiz Çayları yoluyla, bu yerlerin atık suları ile kanalizasyon akıyor.Sadece göle değil. Aynı zamanda her türlü sebzenin yetiştiği tarlalara. Yani, hepimizin her gün yediği ürünlere. Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Mustafa Öztürk feryat halinde:‘Asıl facia, gölden önce, bu tarlalarda kullanılan su. Bu ilçe ve beldelerin kanalizasyon suları sebze yetiştirilen tarlalarda kullanılıyor. Facia bu!.. Su bedava olduğu için, tarlalarda üreticiler bu suyu bol bol kullanıyor. O sebze ve diğer tarım ürünleri her gün, hepimizin sofrasında!..’Başka bir yoruma gerek var mı?..Son onbeş yılda, çeşitli siyasal iktidarlar ve belediyeler döneminde, tam 150 toplantı düzenleniyor. Ama, bizler tuz ve sebzeler üzerinden, her gün b.k yemeye devam ediyoruz!..Tuz Gölü ise, hızla ölüyor.Ulla’nın hali bizim halimiz6 Eylül 2004 günü hepimiz ayağa kalkıyoruz.İskenderun Körfezi’nde zehirli atık taşıyan Ulla gemisi batıyor. Zehir denize akıyor. Ardından hemen her gün dünya kadar haber ve yorum birbirini izliyor. Uzun bir süre, gemi nasıl kurtarılır, kim kurtarır, zehirli atık nasıl temizlenir, atığı yeniden kim taşır, avazeleriyle karışık.6 Eylül 2004, bugün 1 Temmuz 2005. Ulla hálá körfezde yatıyor.Zehirli atık bu sürede betonlaşıyor. 45 metre derinde. Betonlaştığı için, önce kırılması, sonra emilmesi, nihayet bir gemiye taşınması gerek. Uzun görüşmeler sonrasında, şimdi o malzemeyi taşıyacak 45 tonluk bir gemi geliyor. Çünkü, önceden gelen iki geminin hem kapasitesi yetersiz, hem de kaptanlar ‘biz bu malzemeyi taşımayız’ diye itiraz ediyor.Betonlaşmış zehiri kırmak üzere, özel kırma makinaları getiriliyor. Bugünlerde kırma işlemine başlanıyor. Kırıldıktan sonra, emilme ve gemiye taşınma işlemleri.Ulla’nın hali, bizim halimiz gibi!..
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!