Güncelleme Tarihi:
İçinde DJ’i, garsonu, barmeni... Masayı kiralayıp 55 metre yukarıda dostlarınıza, misafirlerinize parti verebiliyordunuz. Gökyüzünde yemek (Dinner in the Sky) koymuşlardı adını hatta Wings kartları sponsor olmuştu. Tutmadı gitti. Birincisi, manzara güzeldi ama fazla korkutucuydu. İkincisi oturduğunuz sandalyeye sıkı sıkıya bağlı olduğunuz için sıkıcıydı ve yukarıda olduğunuz sürece tuvalet vs. gibi ihtiyaçlarınızı gideremiyordunuz. Şimdi bunun yeni ve konforlu bir alternatifi var: Touchgondel. Türkçeye çok oturgaçlı yüzdürgeç diye çevirebiliriz. Bir çeşit denizaltı lokantası.
İçine 80 kişi alabiliyor, 20 metre derinliğe iniyor. Restoran, parti ve davet alanı, sinema ya da toplantı salonu olarak kullanılabiliyor. İlk kez Almanya’nın Baltık kıyılarında kuruldu, şu anda dünyada üç tane var. İyi haber bir şirket denizaltı kulesini İstanbul’a da kurmak için kolları sıvadı. Bizim avantajımız, Baltık’ın çamurlu suyuyla kıyaslandığında tertemiz sularımızın daha uzun görüş açısı sağlaması. İşinden tekniğinden anlamam ama belki sular altında kalmış ya da kalacak Alyanoy gibi yerleri ziyaret etmek için de bir alternatif olabilir.
Bütün sahillere kurulabİlİr
* Sağlık için bir tehlikesi var mı?
- Kulenin atmosferle teması olduÄŸu için karadaki basınçla içerideki basınç aynı. Çocuklar ve yaÅŸlılar da hiçbir risk olmadan ziyaret edebiliyor. Denizin soÄŸukluÄŸundan da etkilenmiyor, klimalar sayesinde günlerce kalabilirsiniz içinde. Â
* Turistler de çok ilgi gösteriyor değil mi?
- Evet kurulduğu yerde turizme ciddi katkısı var. Almanya Sinovis’teki kuleyi geçen yıl 150 bin kişi ziyaret etti.
* İstanbul’da nerede kuracaksınız?
- İstanbul’da fizibilitesini yaptığımız yerler var. Şu anda en uygunu Kireçburnu’nda Çin Konsolosluğu’nun yanı gibi görünüyor. Ama sadece İstanbul’da değil, bütün turistik sahillerimizde ve batık şehirlerin üzerinde kurulabilir.
* Açılış ne zaman?
- 20 milyon Euro’luk bir yatırımdan bahsediyoruz. 10 ay gibi bir sürede bitirebileceğimizi tahmin ediyoruz.
* Peki pahalı mı olacak?
- Almanya fiyatları kişi başı 12 Euro. Benzer fiyatlar uygulayacağız.
Kırkından sonra azanı matüralizm paklar
Babanız kendine motorsiklet mi aldı, anneniz 50’sine doğru parasailing’e mi başladı? Etrafınızdaki 40 yaş üstü insanlar daha renkli giyiniyor, egzotik tatiller mi planlıyor? Korkacak bir şey yok, sadece matüralist oldular
Matüralizm, Türkçe’ye belki ‘ikinci baharcılık’ olarak çevrilebilir. Düşünün, makul bir yaşta emekli olmuşsunuz ama yaşam piliniz hala bitmemiş... Okul, askerlik, kariyer telaşı çoktan geçmiş. Evliliğinizi yapmış, çocuğu bile büyütmüşsünüz... O zaman hayatınızı yaşamak, artık kendi istediklerinizi yapmak için önünüzde hiçbir engel yok. İyi giyinmek, iyi yemek, iyi yaşamak ve zevklerinizin peşinden koşmak sizin de hakkınız. Üstelik gençlerle kıyaslandığınızda hayallerinize ayıracak bolca zamanınız ve paranız da var.
Böyle düşünmeye başladığınız anda matüralizm kapısından ilk adımınızı atmış oluyorsunuz. Üstelik sizin gibi düşünenler hiç de az değil, Batı’da yükselen yeni bir sınıfsınız. Bu da üreticilerin ağzını sulandırıyor. Mesela son 10 yılda Harley Davidson sahiplerinin yaş ortalaması 38’den 46’ya çıkmış. Prada, Gucci ve Armani gibi markalar 40 yaş üstü için daha ayağı yere basan ama genç ve renkli koleksiyonlar hazırlıyorlar. Penguin ve HarperCollins gibi kitap devleri yorgun gözler için daha iri puntolu kitaplar çıkaracaklarını açıkladı. Bunların hepsi yükselen yeni nesil, ‘emekli gençler’ için.
YUPPY’LER OUT OLGUNLAR IN
Zeitgeist ve trendwaching.com araÅŸtırmacılarına göre 80’lerdeki gençliÄŸe tapınmanın yerini artık ‘matüralizm’ yani ‘olgunlukçuluk’ alıyor. Sözcüğün birden fazla çaÄŸrışımı var. Ä°ngilizce’de olgun (mature), doÄŸal (natural) ve maddiyatçılık (materialism) kelimelerinin bir birleÅŸimi gibi ama ucu açık: Bu formülle bencil bir ihtiyar da olabilirsiniz, olgun bir James Dean ya da Kurt Cobain de. Benim formülümse 30’lu yaÅŸlar! Yani yarı yarıya oranlarda emeklilik imkanları ve gençlik heyecanı.Â
Kulüp misafirliği OUT Mekan kardeşliği İN
Geçen yıl gece kulüplerinin komşuculuk modası başladı. Ünlü bir kulüp başka bir ülkedeki mekana misafir oluyor. O mekanın sahipleri, aşçıları, DJ’leri ve müdavimleri toplanıp diğer kulübe gidiyor, ev sahibiyle birlikte ortak bir gece düzenliyorlar. Sonra diğer taraf geliyor misafirliğe. Kardeş kulüp oluyorsunuz yani. Türk kulüpleri de girişti bu trende. Mesela Club29 Monaco’nun ünlü kulübü Jimmy’z ile yaptı geçen yaz. Çok komikti, Monaco jetset’i Türk sosyetesiyle birlikte
göbek atmıştı.
Bu kış trend başka. İtalya çıkışlı ‘club to club’ adında bir uygulama hızla yayılıyor. Bunda da amaç tek bir
mekana sığmayan etkinlikleri birden fazla mekanda yapmak ve müşterileri o mekanlar arasında gezdirmek. Kambersiz düğün olur mu, İstanbul da işin içinde tabii: Avrupa’nın en büyük elektro müzik ve sanat festivali İstanbul’a geliyor. 3-7 Kasım arasında Torino/İstanbul’da gerçekleşecek festival kapsamında İtalya’nın cool DJ’leri, havalı sanatçıları şehrimizde olacak. Kapanış partisi dört kulüpte aynı anda gerçekleşecek. Gece boyunca elinizdeki bileklikle, kulüpler arasında mekik dokuyabilirsiniz. www.clubtoclub.it
Â