Güncelleme Tarihi:
Albümünüzün adı "Ay’da Yürüdüm" neden dünya da değil de ayda yürüdünüz?
- Ay benim hayal dünyamın bir parçası! Elle tutulur, gözle görünenden çok, içeride olan şeylere merakım vardır. Bir de yeni şeyler yapmak ve yeni yerlere gitmek beni her zaman heyecanlandırır. Yaşanmamış olanı merak ediyorum.
Bir önceki albümünüzün adı "Arka Bahçem"di. Neler buldunuz orada?
- Kendimi kurcalamayı seviyorum! Şarkı yazarken her yeri karıştırmak gerekiyor. Arka bahçeye de girilmeli, ayda da yürünmeli ki; yeni malzemeler çıksın!
Kendinizle ilgili unuttuğunuz ama arka bahçeye girince yeniden hatırladığınız şeyler oldu mu?
- Zamanında bilip de unuttuğum bir sürü şey var. İnsan çocukken, saf olduğu halde yine de bir sürü şey biliyor. Sonra hayat bazen o çocuğu kırıyor, korkutuyor. Böylece o bildiğin şeyleri unutuyorsun. Geçen albümde unuttuğum şeyleri hatırlamak için arka bahçeye çıktım ve orada derin bir nefes aldım! Bu albümde ise zamanla unuttuğum şeyleri daha fazla hatırladım. Arka bahçeye çıkmam belki bir süreçti. İç dünyama geçme yolculuğumun başlangıcıydı. Yavaş yavaş Ay’a doğru uzandım. Geçen albümde toplamaya çalıştığım cesaretime bu albümde kavuştuğumu düşünüyorum.
- Farklı olduğumun farkındayım! Ama öyle kolay memnun olabilen bir insan değilim. Hep daha iyisi olabilir diye düşünürüm. Evet bir şarkıcı olarak stil sahibiyim. Ancak sahnedeyken, albümdekinden daha iyi şarkı söylüyorum. Albümlerde, sahnedeki sesi çıkaramadığımı düşünüyorum!
Bunun sebebi nedir sizce?
- Şu anda teknik çok iyi durumda. Şarkıcı olmayan bir insanı stüdyoya sokup, şarkı söyletebilirsiniz. Ama gerçek şarkıcıların hepsi benim yaşadığım şeyi yaşıyor: Kapalı bir odada, elektronik aletlerin önünde şarkı söylemekle, bir konserde şarkı söylemek aynı şey değil! Sanki laboratuvara girmiş gibi oluyorsunuz stüdyoda!
Olumsuz şeyler duyuyor musunuz kendinizle ilgili?
- Tabii ki... Önceleri "Mıy mıy" diyorlardı. Belki de haklılardı! Bazen çok sert eleştirilerde bulunabiliyorlar. Kırılıyorum ama kendime çeki düzen vermeye çalışıyorum. İnandığım şeylerin peşinde koşuyorum ve 15 yıldır inandığım şey müzik! Daha ünlü olabilirdim ama o beni mutlu etmezdi. Altı boş bir şöhret istemedim.
Bir röportajınızda; "Şarkı yapmak için yaralı olmak lazım" demişsiniz. Öyle mi gerçekten?
- Takıntılı ve kendiyle uğraşan insanlar genelde bu tip işleri yaparlar: Oyunculuk, şarkıcılık, ressamlık gibi... Sürekli acı çekmekten söz etmiyorum. Daha sakin hayatlar yaşayıp, daha mutlu olabilirdik. Fakat hepimiz tehlikeli suları seviyoruz!
Sizi öyle tehlikeli sularda yüzerken düşünemiyor insan...
Çocuk yapmaya korkuyor
Alper Erinç’le evlilik nasıl gidiyor?
- Çok sakin bir evlilik hayatımız yok. İkimiz de yarı deli olduğumuz için! Ama bir taraftan da eğlenceli. Bir çok ortak noktamız var. Gerçekten hayat arkadaşı olduk galiba!
Birbirinize en çok kızdığınız şeyler neler?
- Alper’in dilinin kemiği yoktur! Kendini kontrol edemiyor. Çok acımasız eleştirir. Bazen kendimi yaramaz bir oğlan çocuğu annesi gibi hissediyorum. O ise benim takıntılı olmama kızar.
İçinizdeki çocuk 5 yaşında ama gerçek bir çocuğa sahip olmak istemez misiniz?
-Şu anda ikimiz de Allah’tan o ruh halinde değiliz! Eminim; çocuk sahibi olmak çok özel bir duygudur... Ancak ikimiz de korkuyoruz. Bir kere Alper benden çok aşık oluyor. Mesela evdeki kedimize aşık! İkimiz de takıntılı olduğumuz için, çocuğumuz olduğunda hayatımız zorlaşabilir!