Göğüslerimi yaptırdım mutluyum

Titiz ve evini sırtında taşıyan bir kaplumbağa gibi. Müziği, atıştırmalıkları, şekersiz Sarelle’si, terlikleri, yedek giysileri, kitapları, iPad’i ve gün boyunca gereksinim duyacağı ne varsa çekim alanına taşınıyor mutlaka.
O gün de sihirli çanta açıldı. Adele dinliyormuş bugünlerde. Adele “I’m Loving You” derken biz de başladık güzel güzel konuşmaya.
Kahvemi alıp kıvrıldım Berna’nın yanındaki koltuğa. Makyaja başlamadan önce bir baz sürdü yüzüne. Ama zaten çok ışıltılı bir cildi var Berna’nın. Günlük hayatında asla makyaj yapmıyormuş. Hiçbir zaman sevmemiş, özenmemiş. O kadar ki, lise son sınıfta babasının “Eh hadi artık kızım, büyüdün” diyerek hediye ettiği pembe ruj sahip olduğu ilk makyaj malzemesiymiş ama o bile heves yaratmamış içinde.
İşi, çekimi biter bitmez yüzündeki makyajı temizlemekle kalmıyor, duşun altında uzun uzun yıkanıyormuş.

GÖĞÜSLERİMİ YAPTIRDIM SONUÇTAN ÇOK MEMNUNUM

“Ne kadar yorgun olursam olayım adeta yüzümü kazır, güzelce kremlenir, ondan sonra rahatlarım” diyor.
Sürekli kullandığı birkaç ürün varmış. Cilt bakımına gitmezmiş. Ama kremlerini ihmal etmeden düzenli olarak kullanırmış: “Botoks ve bunun gibi dış müdahalelere karşı değilim. Ama 50 yaşındaki insanın 20 yaşında görünme çabasını anlamam imkansız.
Gençlik dediğin şey gerginliğe dayalı bir şey değil. Benim de bazı küçük müdahaleler yaptırdığım oluyor. Mesela ben bir kaşımı kaldıramam. Ona minik bir botoks yapıldı. Dr.Osman Şenel yaptı.
Öte yandan Dr. Osman Oymak’ın benim çok yakın arkadaşım olması hayatımdaki en büyük şansım oldu. Osman estetikten hoşlanmayan bir estetik cerrah olduğu için çok doğru engellemiştir beni.
Kırk yaşıma kadar hep engel oldu bana. En sonunda bir gün, ‘Çok mu güzelim de bana hiç bir şey yaptırtmıyorsun’ dedim. O da bana, ‘Herkes o kadar kendisiyle oynuyor ki yakında kırk yaşında bir kadın nasıldı anımsayamayacağız, seni örnek model olarak saklıyorum’ dedi. Mostralık saklıyormuş yani. Ama sonra göğüslerimi yaptırdım. Onda anlaştık. Yaşla birlikte vücudun şekline göre bir karar verdik ve çok memnun kaldığım bir sonuç elde ettik.”
“Bu açık sözlülüğünden pişman olduğun oluyor mu hiç? Keşke söylemeseydim şunu, çıkmasaydı ağzımdan dediğin şeyler var mı?” diye soruyorum, cevaplıyor: “Tam olarak öyle değil de... Benim kendimi tutabilmem mümkün değil baskı karşısında.
Bir şeyi dayattın mı, o dayatılan benim normalim bile olsa ‘Hayır efendim, o öyle değil bir kere, böyle olmamalı’ diye itiraz ediyorum. Twitter’da daha sık oluyor bu.
Mevcut iktidar düzeninin istediği kadın tipine ben ve benim yaşam biçimim, değerlerim çok uygun aslında.
İşim, evim, aileme bağlılığım hiç de uzak değil. Ama dediğim gibi herkes böyle olacak diye bir dayatma olursa, o zaman dayanamıyorum. ‘Hayır, herkes aynı olmasın’ diyorum.”

SADIK BİR İNSANIM KOCAM DEĞİŞMEZ

Berna, kızı Ada ve kocası Tolga (Eşiz) birlikte güzel vakit geçiren bir üçlü olmuşlar. Ortak hobileri fotoğraf çekmekmiş. Hafta sonları özel turlar yapıyor, fotoğraflar çekiyorlarmış.
Eşi de kendisi de pilot çocuğu. Arkadaşları ortak: “Tolga’da bulduklarımı başkasında bulamıyorum. Ve kimse kusura bakmasın ama bir süre sonra heyecan ölmüyor!
‘Heyecanın yerini başka bir şey alıyor’ diyen insanlara katılamayacağım.
Bende heyecan değişmedi. ‘Yarın akşam sinemaya mı gitsek ne yapsak’ dediğinde hâlâ sevinebiliyorum. Demek ki bütün ilişkiler aynı değil. Bende değil en azından.
Benim en yeni arkadaşlığım bile en az 20 yıllık. Ben kopamam, ayrılamam kimseden.
Sadık bir insanım. Kocam, kuaförüm, beğendiğim, sevdiğim insanlar değişmez. Katlanır, yeniler de gelir yanlarına ama eskilerin yeri değişmez...”

YALNIZ BİR ÇOCUKTUM

Çekim arasında makyajı sevmediğinin altını çiziyor bir kez daha. Çocukluğunda da hiçbir zaman makyaja çok özenen bir çocuk olmamış. Oyuncu olmayı hep çok istemesine rağmen onu bu işin süs püs kısmı değil, bir başka karaktere bürünme kısmı heyecanlandırmış hep: “Tek ve yalnız bir çocuk olmanın sonucuydu belki de bu. Kendime oyunlar, dünyalar kurardım, sonra bir baktım o oyunlar sahnede de var. İşin ışıltılı kısmı en kaçtığım yanı oldu aslında...”