Gizli star

Güncelleme Tarihi:

Gizli star
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2006 00:00

Ünlü tenor Ferhat Göçer, geçtiğimiz yıl yayınlanan "Dön Diyemedim" adlı albümüyle satış listelerinin üst sıralarına yerleşti. Ünlü tenor çok özel duygularını ve yaşadıklarını Kelebek okurlarıyla paylaştı.

Haberin Devamı

 Sanatçıdan eşine 25 yıl aşık kalmasını beklemeyin

Son dönemin yükselen yıldızı, ünlü tenor Ferhat Göçer’le sanatı, evliliği, Hüsnü Şenlendirici’yle yaşadığı polemikleri ve hedeflerini konuştuk. "Bana yakışıklı diyenleri garip karşılıyorum. Nasıl olur diyorum. Aynaya baktığımda yakışıklı bir insan görmüyorum" diyen Göçer, sanatçıların kendi içsel fırtınalarından beslenen, rutin hayatın dışında varlıklar olduğunu düşünüyor.

Röportajımıza başlamadan önce "İş yoğunluğundan eşimle 15 gündür görüşemiyoruz" dediniz. Evde ’bıdı bıdı’ var mı?

Hayır, yok. Pek müsaade etmiyorum. Bazen işe kendimi çok fazla veriyorum ve dozunu kaçırıyorum. Hayatımı, felsefemi, varlığımı, her şeyimi işimin üzerine kurmuş bir insanım. Eşimin en büyük şikayeti; özel hayatımı yeri geldiğinde üçüncü, dördüncü plana atmam. Açıkçası bu konuda yapabileceğim çok fazla bir şey yok. Ama buna rağmen çok saygılı ve anlayışlı bir eşe sahibim.

Albümün satışı ne durumda?

Albüm tahminimin çok ötesinde başarı elde etti. Böyle bir başarıyı beklemiyordum. İki yıl üst üste Altın Plak ve bu yıl da Platin Plak gelecek sanırım. İkinci albüm yine Ozan Doğulu yönetiminde DMC’den çıkacak. Doğru insanlarla çalışmanın ödülünü aldım.

Kaç yaşındasınız?

36 yaşındayım.

"Yaş 35 / Yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün..." der Cahit Sıtkı Tarancı şiirinde... 36 yaşında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Mesleki başarım gecikti gibi... Şu andaki konumumda 33 yaşında olmayı isterdim. Tabii bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Kaybetmiş olduğum zamanı kazanabilmek için daha hızlı ve aktif çalışmam gerekiyor.

/images/100/0x0/55ead3e5f018fbb8f89944ff
Gino Castelli, Alessandro Safina ve Emma Shapplin gibi çok önemli sanatçılarla aynı sahneyi paylaştınız. Şimdi kimleri getirmeyi düşünüyorsunuz?

Ajanslar birbirleriyle yazışmalar yapıyorlar şu anda. Sarah Brightman, Tom Jones, Nana Mouskouri, George Moustaki ve Leonard Cohen’i getirtmeyi düşünüyorum. Bu büyük isimlerle aynı sahnede senfonik çalışmalar yapmayı çok istiyorum. Türk Halk Müziği çok önemli felsefesi olan bir müzik türü. Dünyaya bu felsefemizi yayma enerjimiz mutlaka olmalı. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Demin saydığım isimlere, Neşet Ertaş’ı, Aşık Veysel’in şarkılarını, sadece notalarıyla değil, sözlerini de tercüme ederek gönderiyoruz. Onlar da buraya o şarkılara hayran bir şekilde geliyorlar. Biraz ukalalık olacak ama yanlarında da şarkıları onların anladığı dilden yorumlayan benim gibi biri olunca daha cesur oluyorlar. Şarkıları 5 bin kişinin önünde alkışlarla yorumlayıp, ağızları açık ülkelerine dönüyorlar.

Onlarda böyle izlenimler uyandırırken burada çoğu insan tarafından ukala bulunuyorsunuz. Çok konuştuğunuz düşünülüyor.

Eleştirileri dikkatle izliyorum, almam gereken dersler varsa da bir kenara not ediyorum. Boş konuşmadığıma inanıyorum. Bunları konuşabilmek için aşağı yukarı 20 yıllık bir altyapı sürecim geçti. Üniversite okudum, çok acılar çektim, çok uykusuz kaldım. İşimi uykusuz gecelerde elde ettiğim birikimle yapıyorum. Ben bildiğimi okumak zorundayım. Umarım çok antipatik olmam. Eskiden herkes beni çok sevsin, çok beğensin diye düşünüyordum. Ama şimdi böyle bir şansımın olmadığına inanıyorum. Şöhret oldukça, daha geniş kitlelere ulaştıkça kontrol mekanizmanı kaybediyorsun.

Hüsnü Şenlendirici, size "Sen müziği bırak, cerrahlığa devam et. Müzikten anlamıyorsun." dedi mi?

Benim arkamdan söyleyip söylemediğini bilmiyorum ama tartışmamız olmadı. Gerginlik yaşamamız normal. O benim takdir ettiğim, kıymetli bir sanatçı. Bir sorunumuz yok şu anda. Ama o tartışmanın ardından iki hafta birbirimizle konuşmadık.

Cidden çok komikmişsiniz...

Öyle gerçekten... Program içeriği içinde işimizi yapıp sonra da konuşmadan stüdyoyu terk ediyorduk. Ama üçüncü hafta "Ne oluyor! Bir dakika dedik" Fark ettim ki, Hüsnü kötü bir insan değil.

Galiba barışmanız benim Hüsnü Şenlendirici ile yaptığım röportajdan sonra oldu. Röportajdan sonra ’Bizim birlikte adımız çıkmasın sakın Hüsnü’yle" diye espri yaptınız.

Evet, doğru. O röportaj benim ona bakış açımı yumuşattı. Baktım ki o da pişman olmuş. Sonra konuşmaya başladık ve şimdi adam klarnetini üflediği zaman keyfine doyamıyorum. İyi ki bu programı onunla yapmışım diyorum.

Hüsnü’nün yaşadığı magazinsel olaylar için tavsiyeleriniz oldu mu?

Akıl vermek gibi değil ama onda farklı fikirler uyandıracak tecrübelerimi anlatıyorum. Ama tavsiye ve akıl vermek başka bir şey. Sanatçı içindeki fırtınalarla ve içindeki dengesizliklerle bir şeyler üretir. Ve öyle güzel çalıyorsa o adam, emin ol ki o içindeki duygunun coşkusudur.

Eşim bu sözlerime kızacak

Peki sanatçının üretme adına yaptığı her şeyin haklılığı var mıdır şu hayatta?

/images/100/0x0/55ead3e5f018fbb8f8994501
Hüsnü klarnetini çalarken ne güzel çalıyor bu çocuk, ya da başkası için ne duygulu şarkı söylüyor derken onun içinde yaşadığı fırtınaların ya da aşkların yüzünden o şarkıların çıktığını bilemezsiniz. Bir sanatçıyı yaşadıklarından dolayı yargılamaya kalktığınızda öldürürsünüz onu. Bir sanatçıdan, 25 yıl eşine aşık olmasını, çoluğa çocuğa karışmasını, sakin bir hayat sürdürmesini bekleyemezsiniz. Eşim benim böyle şeyler söylediğime kızabilir. Evlilik konusunda çok fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü çok hassas konular bunlar. Ben her gün bir başka güzelle gezeyim, görüneyim durumundan bahsetmiyorum. Ama bunlar grift konular, sevmediğin insanı da yok edebilecek şeyler.

Sorguluyor musunuz bunları?

Hayır bunun peşinde değilim. Ben kendime ait koruma sistemleriyle oluşturduğum dünya yarattım, yaşıyorum. Kimi zaman koruma sistemleri dışında yaşamak istediklerimi yaşıyorum. Kimi zaman hata yapıyorum. Hem kendime, hem evliliğime karşı, hem sanatıma, hem topluluğuma karşı. Zaman zaman doğrularımı yapıyorum. Neyin doğru ya da yanlış olduğunu ben söyleyemem, sorgulayamam ki!

Beni yakışıklı bulanları garip karşılıyorum

Sizce kadınlar çok mu konuşuyorlar?

Haberin Devamı

Kadınlar hayatın gerçeği ve olmazsa olmazları. Beni ve sanatımı besleyen en önemli unsur. Hem çok korktuğum hem de delicesine tutkunu olduğum bir cins.

Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?

Hayır, asla. Bana yakışıklı diyen ve bulan insanları garip karşılıyorum. Nasıl olur diyorum. Aynaya baktığımda yakışıklı bir insan görmüyorum. Yakışıklı olmak isterdim ama.

Kimler gibi mesela? Kimleri yakışıklı buluyorsunuz?

Örneğin Brad Pitt, Türkiye’den de Kenan İmirzalıoğlu yakışıklı ve çekiciler. Birçok insan var işte. Ama kriterler açısından bu iki örnek yeter sanırım. Biri esmer model, diğeri de bir Hollywood yıldızı. Bu insanlara yakışıklı ve güzel diyebilirim. Ama ben aynaya baktığımda yakışıklı değilim diyorum. Karizmatik ve çekici denebilir ama yakışıklılık başka bir şey.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ead3e5f018fbb8f8994503

 

 

 

Röportaj: Dilek Dallıağ

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!