Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2001 02:24
Kişinin hayatındaki söze dökülemeyen, çözümlenemeyen açmazlar veya stres beden yoluyla dile geliyor. Buna psikosomatik rahatsızlıklar deniyor. En çok depresyonla birlikte görülüyor.
İnsanın stresle başa çıkabilme yeteneği kişiden kişiye değişiyor. Bunu sırtınızda bir küfe varmış gibi düşünün. Herkesin kaldırabileceği yük miktarı belli. Gün içinde karşılaştığınız her sıkıntı, her problem yükünüzü biraz daha arttırıyor. Bazen küfe o kadar ağırlaşıyor ki, ağzınızdan ses çıkmasa da vücudunuz imdat diye bağırıyor. Bir bakıyorsunuz elleriniz soyulmaya başlamış, yüzünüzde döküntüler meydana gelmiş. Mideniz yanıyor.
Psikosomatik hastalıkları böyle tarif etmek mümkün. Bunlar stresle ilgili, stresle tetiklenen rahatsızlıklar. Psiko, pek tabii psikolojiden geliyor. Somatizasyon ise bedenleştirme demek. Kişinin hayatındaki söze dökülemeyen, çözümlenemeyen açmazlar veya stres beden yoluyla dile geliyor. Psikosomatik rahatsızlıklar en çok depresyonla birlikte görülüyor.
Stres nedeniyle vücut bazı hormonları daha fazla salgılamaya başlıyor. Bunun temelinde ilkel insandan bu yana süregelen kendini tehlikeden koruma mekanizması var. Psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Peykan Gökalp, stresin insanda kaçma ya da savaşma tepkisi uyandırdığını belirtiyor. Kişi daha iyi kaçsın veya daha iyi savaşsın diye vücutta bir takım hormonlar salgılanıyor. İnsan böylece strese ve tehdite karşı daha güçlü oluyor. Gökalp, ‘‘Şimdi hayat çok daha karmaşık ve ortaya çıkan stresler savaşarak ya da kaçarak çözümlenebilecek şeyler değil. Ama vücudumuz böyle işliyor’’ diyor.
EN HASSAS DERİ
Hormonların aşırısı bazı organlarda bir takım değişimlere, rahatsızlıklara neden oluyor. Rahatsızlığın nerede ortaya çıktığı da kişiye özgü bir durum. Herkesin bir organ sistemi daha hassas oluyor. Bazısının üzüntüsü hemen midesine vururken, bazısının başı ağrımaya başlıyor.
Aşırı stres, depresyon, kendini ifade edememe, tepkilerini gösterememe gibi psikolojik sorunlarla ortaya çıkan psikosomatik hastalıklar en çok deride kendini gösteriyor. Bunun nedenini Prof. Dr. Mine Özmen şöyle açıklıyor: ‘‘Deri iç dünyamız ile dış dünya arasında bir sınır. O halde iç ve dış dünya arasındaki çatışmaların sergilendiği bir alan olarak ele alabiliriz. Bir de deri ve sinir hücresi aynı kökenden geliyor. Biz çoğu zaman dermotologlarla (deri hastalıkları uzmanlarıyla) birlikte çalışırız. Deri hastalıklarında yüzde 60-70'e yakın bir oranda psikolojik etkenler bulunur.
Profesör Mine Özmen (Psikiyatrist)
Polikliniklere başvuran hastaların yarısı bizlik
Kişinin dili tutuluyorsa, aslında söylemek istediği birşeyler vardır. Beden yakınması olan bölgenin de sembolik bir anlamı vardır zaten. Mesela kaşıntısı olan bir hastayı ele alalım. Kaşınmak bir çeşit kendine ceza vermektir değil mi? Kaşıya kaşıya o bölgeyi tahrip edersiniz. Karşısındakini kızdıran, tepki çeken insanlara 'kaşınıyor' denir mesela. Hastalar midelerinde veya ciltlerinde problem olunca doğal olarak iç hastalıkları ve cildiye kliniklerine gidiyor. Ne hastanın, ne de hekimin aklına bir psikiyatrın fikrini almak gelmiyor. Hastanın bize gelmesi bazen yıllar alıyor, bazen de hiç gelmiyor. Ağrıları nedeniyle yıllarca doktor doktor dolaşıyorlar. Altından kronik depresyon çıkıyor. Diyebilirim ki dahiliye polikliniklerine başvuran hastaların yüzde 50-60'sı bizliktir.
Bazı ruhsal şikayetler ise bedensel yakınmalarla ortaya çıksa da altında patalojik bir rahatsızlık bulunamıyor. Bunlara da somatoform hastalıklar deniyor. Kişi örneğin bel ağrısı çekiyor ama belinde tüm incelemelere rağmen birşey bulunamıyor. Hasta da, bende birşey var, bulamadılar, deyip başka bir hekime gidiyor. Yine tetkikler yapılıyor. Bazen bu durum kötüye de kullanılabiliyor. Bu tip hastalar ellerinde torba torba laboratuvar sonuçlarıyla dolaşıyor. Maddi manevi büyük bir kayıptır bu. Pskiyatrik tedaviye onun yarısı kadar para harcansa belki çok daha verimli olucak. Biz Cerrahpaşa'da diğer bölümlerle iyi bir iletişim kurduk. Pek çok bölümden bize hasta geliyor.
İşte psikosomatik hastalıklar
Kalp ağrıları (koroner spazm), astım, deri döküntüleri ve kaşıntıları, artrit, baş ağrısı, hipertansiyon, egzama, alerji, mide ülseri, kolit, şişmanlık. Halk arasında bilinenin aksine zona psikosomatik değil, viral bir hastalık. Ancak gerçekten de büyük sıkıntılarla ortaya çıkabiliyor. Stres kişinin bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Böylece virüsle bulaşan zona vücutta daha kolay kendini gösteriyor.