Güncelleme Tarihi:
James Caan’ın oğlu olarak, onunla birlikte tanıştığınız hayat sizi nasıl etkiledi? Bugünkü yaşamınızda babanızın ne kadar etkisi oldu?
- Ben kendimi fark ettiğim sıralarda, babam oyunculuğa ara vermişti. O yüzden çocukluğumda büyük film yıldızlarıyla, Marlon Brando, Al Pacino gibi
‘Godfather’ oyuncularıyla tanıştığımı pek hatırlamıyorum. Babamı hatırlıyorum yalnızca. O bir film yıldızıydı ve benim oyuncu koçumdu.
Anneniz burnunuza yumruk atıp kırmış galiba küçükken?
- Evet, böyle bir şey oldu. Babamla da güreşirdik, dövüşürdük. Oldukça agresif bir aileyiz.
Babanızla ortak noktanız ne sizce?
- İkimiz de çok yakışıklıyız! (Gülüyor.) Şaka yapıyorum; aslında babamla ilgili ilişkimi konuşmak zor. Bu çok kişisel bir şey. Kötü olduğu için değil, özel olduğu için konuşmak istemem.
Çektiğiniz fotoğraflar arasında, çok hoş bir nü seri var. Kadınları çekerken, sizi etkileyen ne oluyor?
- Her kadında etkilendiğim şey farklı oluyor, ama ilk kadın fotoğrafları çekmem aslında şans eseri oldu. O sıralarda bir kızla çıkıyordum. Fotoğraflarını çekmemi istedi. Aklıma gelmemişti daha önce. Sonra çok eğlendiğimi ve ortaya çıkan sonuçtan memnun kaldığımı fark ettim. Ben genellikle güzellik, moda fotoğrafları gibi şeyler çekmiyorum. Bir kadının en çekici bulduğum yönünü alıp ona odaklanıyorum. Bu vücudunun bir parçası, yüzü, gözleri, yanakları olabilir.
SEAN PENN’İ ÇEKMEK HAYALİM
Fotoğraf stilinizi nasıl tanımlarsınız?
- Hayatımı fotoğrafla kazanmadığım için stilimi tanımlamak da zor. Galiba bir stilim yok; ne zaman, neyi istersem çekiyorum.
Hayatta en hayran olduğunuz kişi kim?
- Keşke yazıp hazırlasaydım önceden. Top 5’i sayayım: Fransız yönetmen Louis Malle, Sean Penn, Jean Luc Goddard, Jim Marshall ve Fellini.
Hayalinizdeki fotoğraf karesinin modeli kim?
- Sean Penn ile bir gün geçirip resimlerini çekmeyi çok isterdim.
Hayattaki en büyük tutkunuz ne?
- Aile. Bir gün evlenip çocuklarım olsun istiyorum.