Geyşalardan farkımız yok

Güncelleme Tarihi:

Geyşalardan farkımız yok
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2010 11:08

46 dergisi, dördüncü sayısında yine ünlülerin birbirinden çılgın pozlarına yer verdi. Mehmet Turgut’un yeni sayı için görüntülediği isimler arasında Haluk Bilginer’den Haldun Dormen’e, şebnem Bozoklu’dan Hale Caneroğlu’na pek çok sanatçı var.

Haberin Devamı

HALUK BİLGİNER: OYUNCULARIN ÇOĞU YAVŞAKTIR   

46 dergisi dördüncü sayısının kapağında Haluk Bilginer’e yer verdi. Röportaja “Çok kötü bir oyuncu olduğumu düşünüyorum” diyerek başlayan Bilginer, tiyatro dünyası ve sinemayla ilgili de sert açıklamalarda bulundu:
“Ben ‘Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım’ yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Bu kadar içini yakan bir şey varken ‘Çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri yani. ‘Babamız ölür ama sahneye çıkarız, biz böyleyiz, ah tiyatrocular...’ Hadi ya! Eski tiyatrocular, ‘Tahta valizle Anadolu’yu turlarken parasızlıktan otelde rehin kaldık’ der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu bana, salaksın, beş parasız tiyatro yapıyorum diye bana kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’da öğretmenlik yap.”
“Rolümden etkilendim diyen aktör ya yalancıdır ya ruh hastası. Hemen tedavi olması lazım, hem de klinikte yatarak. Öyle ‘ıkide doktorla randevum var’ değil, baya yatıracaksın onu. Ya da adi yalancının teki. Üçüncü bir şık yok. Manyak mısın?”
“Oyunculukla ilgili her şeyi o efsane sanılan detaylardan ayırmak gerekli. Oyuncular, ustalık sahibi olmadan efsane sahibi olmaya çok meraklıdır. ışini iyi yap, efsaneleri unut. ‘Bir gelirdi sete, şöyle yapardı, böyle yapardı’ denilenlere hiç kulak asma. Artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl oynadığını herkes görebiliyor. Eskilerden ‘çook iyi oyuncu’ olarak hatırlanan birçok oyuncunun aslında çok kötü oyuncular olduğuna eminim. Büyük oyuncu olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi. Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle...”

HALDUN DORMEN
ZİHNİ GÖKTAY’IN YAPTIĞI KONSEPTE AYKIRI

46 sayfalarında ‘ıkon’ konuğu olarak yer alan Handun Dormen, oyun dünyasındaki doğaçlamalardan bahsetti:
“Oyunun gerektirdiğinin dışında doğaçlama yapılmasından hoşlanmıyorum. Her aktör kendi kafasına göre doğaçlama yaparsa, oyunun anlamı kalmıyor. Gerektiğinde yönetmenine sorar, konsepte uygun bulunur, o şekilde kabul görür tabii ki. Ama yani kendi kafasına göre bir şey söylerse olmaz ki. Mesela Zihni Göktay. Her akşam ayrı bir şey söylüyor, insanlarla çene çalıyor Lüküs Hayat’ta, 27 yıldır. Daha geçen gün tekrar yaşadık, iki saatlik oyun dört saat sürdü. Onun da tarzı öyle. Ama işte o konsepte aykırı bir şey oluyor bana göre.”
“Türkiye’de de, dünyada da doğru yapılan şeylere karşı çıkanlar olacaktır. Daha oyuna başlamadan gelip, ‘O oyun tutmaz’ derler. şans vermezler. Hiçbir şey görmeden yorum yaparlar. Ben belki de hakkında en az konuşulanlardan biri olmama rağmen, böyle şeyler duyuyorum ve yersiz eleştirilere maruz kalıyorum. Sanki herkes bir şeyler kötü gitsin diye geçiriyor içinden.”

HALE CANEROĞLU:
GEYŞALARDAN ÇOK DA FARKIMIZ YOK

Hale Caneroğlu, geyşalara olan ilgisini ve özel hayatını anlattı:

“Bir sanatçı olarak aslında geyşalardan çok da farklı olmadığımızı düşünüyorum. Biz de aynı eğitimlerden geçiyoruz, sesimizi kullanmayı, dans etmeyi öğreniyoruz. Kendi yeteneklerimizi kullanarak, -çok şükür ki kendimizi satarak değil- yarattığımız dünyada izleyicileri eğlendirmeye çalışıyoruz. Bizim kariyer yolculuğumuz çok kolay bir şey değil. O yüzden ne zaman umutsuzluğa kapılsamhemen ‘Bir Geyşanın Anıları’ filmini izliyorum. Geyşaları yetiştiren çok saygı değer ablaları vardır ya, hani onlar adına tüm kariyer planlarını düzenlerler... Her izlediğimde o ablaları menajerlere benzetiyorum.”

ŞEBNEM BOZOKLU
O STÜDYOYA GİRMEK İÇİN ÖLEBİLİRDİM

Şebnem Bozoklu, “Sweeney Todd” filminin turtalarını insan etiyle dolduran saplantılı aşçısı Nellie kılığına büründü:
“Helena Bonham Carter’ın kocası Tim Burton, yaşadığımız yüzyıl içinde en beğendiğim yönetmen. Birçok insanın ‘en beğenilenler’ listesinde Tim Burton olmayabilir. Ama benim onu çok seviyor olmamın nedeni işini tanıyabiliyor olmam. Tim Burton’ın stüdyosuna girebilmek için ölebilirdim. Mesela Johnny Depp! Adam kariyerini öyle bir yerden öyle bir yere döndürdü ki şimdi sadece kendini iyi hissedebileceği işleri yapıyor. Tabii bunlar güzel bir üçlü oldular. Tim, Helena ve Johnny... Kıskanıyorum! Okeye dördüncü olmak istiyorum!”

LEVENT ÜZÜMCÜ
OYUNCULAR BANA SİVİL POLİS MUAMELESİ YAPIYOR 

Şu sıralar üç ayrı oyunda rol alan Levent Üzümcü, özel hayatındaki ani kararlar üzerine şunları söyledi:
“Baba olmak, aile sahibi olmak ve onun getirdiği sistemin içerisinde yaşam, akıntıya karşı yüzmek gibidir. Sürekli bir çaba içinde olmak zorundasın. Böyle bir hayatta doğaçlama yapabilmek de çok kolay değildir. Ama ben doğaçlama yapmıyorum diye or.spu çocuğu değilim. Ben doğaçlama yapmıyorum, diğer oyuncu arkadaşlarım gibi yaşamıyorum diye çok fazla ayrıma tabi tutulduğum olur. Beni gittikleri ortama çağırmazlar ya da gittikleri ortamda ben varsam bana sivil polis muamelesi yaparlar. O kadar üzülürsün ki bundan dolayı.”

ATİYE
KENDİMLE ALAY ETMEYİ ÖĞRENDİM

Atiye, röportajında şimdiye kadar hiç olmadığı kadar açık konuştu:
“12 yaşındayken bir müzikal yarışmasına katılmıştım. Orada repliğimi unuttum ve strese girdim. ılk defa öyle bir şey oldu diye çok sinirlendim ve bıraktım. Ve tabii ki kötü bir not aldım. O olaydan sonra düşündüm ki her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor, hiçbir şeyi kontrol edemezsin hayatında. Mesela sahnede bir şey oluyor, s.çıyoruz ve ‘Kusura bakmayın s.çtık’ diyorum. MTV Awards’da öyle olmuştu mesela. Geçenlerde bir ödül töreninde CD takıldı, ben de ‘Süper bir playback oldu!’ dedim. Gülerek geçiştiriyorum, alay ediyorum aslında kendimle. En çok kendi hatalarıma gülüyorum.”

ROCK FM: ROCK DİNLEYİCİSİ ÇOK ZOR BEĞENİR 

Rock FM yayın direktörü Metehan Mert Çakır ve kalabalık ekibi 46 ofisinde keyifli anlar geçirdi. Çakır, rock dinleyicilerini mutlu etmek konusunda yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı:
“Rock dinleyicisi dünyanın en zor beğenen dinleyicisidir. En ufak bir hatanda kendini kulvar dışında bulursun. Eleştiri almıyoruz dersem yalan söylemiş olurum. Sert çaldığımız zaman ‘Neden sert?’, daha yumuşak çaldığımız zamansa ‘Neden sert değil?’ gibi sorular ve eleştiriler alıyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!