Güncelleme Tarihi:
1. Hannibal Lecter (Kuzuların Sessizliği, 1991 / Hannibal, 2001 / Kırmızı Ejder, 2002)
Anthony Hopkins sadece 20 dakika göründüğü Kuzuların Sessizliği’ndeki performansıyla Oscar kazandı. Hannibal Lecter tüm vahşiliğine, acımasızlığına rağmen bir korku filminde görebileceğimiz en derin karakterlerden biriydi. Sessizce beyin yediği Hannibal ve Red Dragon’la onu başrolde daha uzun izledik ama hiçbiri ilk filmin tüyler ürpertici tadını yakalayamadı. “Kabalaşıyorsun Clarice. Kaba insanlardan nefret ederim” diyen sesi hatırlayıp bir kez daha o parmaklıklara hiç güvenemeyeceğiniz hissini iliklerinize kadar hissedebilirsiniz.
2. Richard Nixon (Nixon, 1995)
JFK gibi Nixon da Oliver Stone’un yıldızlar takımını sahaya sürdüğü dev bir prodüksiyondu. Ama her mimiğiyle ABD Başkanı’nın ruhunu yaşatan Anthony Hopkins, Ed Harris, Bob Hoskins, James Woods gibi dev oyuncuları gölgede bıraktı ve bir Oscar adaylığı kazandı. Filmin bir müthiş tarafı da Hopkins’in Nixon’a hiç benzememesi, benzetilmek için de makyaj desteği almamasına rağmen inandırıcılığından hiçbir şey eksilmemesiydi.
3. Pablo Picasso (Picasso ile Yaşamak, 1996)
Hopkins’in bir uzmanlık alanı varsa o da delileri, dahileri, manyakları oynamak olmalı. Pablo Picasso’nun dev egosu, kendini beğenmişliği, dehanın ateşiyle çakan hınzır aklı, Hopkins’in sevdiği damara denk geldi. Ressamın sadece sanatla değil, kadınlarla olan sert ilişkileri, zaman zaman onları köleleştiren tavrı Anthony Hopkins’in kattığı karizmayla insani bir yön kazandı.
4. James Stevens (Günden Kalanlar, 1993)
Gözünüzü kapatıp Anthony Hopkins adını bir kez tekrarlasanız, aklınıza önce Dr. Hannibal Lecter’ın maskesi, sonra bembeyaz eldivenleri, jilet gibi frakıyla uşak James Stevens gelir. Birçok film eleştirmenine göre yönetmen James Ivory’nin başyapıtı, Hopkins’in Oscar’ı asıl hak ettiği filmdir. Bir şapka çıkarışın bu kadar zarif olduğu başka bir ana şahit olmanız kolay değil.
5. Van Helsing (Dracula, 1992)
90’ların başında dünya Dracula’ya doymuştu. Vampir filmleri ucuz, ‘kitsch’, B sınıfı işlere dönüşürken Francis Ford Coppola, Bram Stoker’s Dracula ile türün reputasyonunu alt üst etti. Dracula rolündeki Gary Oldman karşısındaki ebedi düşmanı Van Helsing sayesinde devleşti. Hopkins kariyerinin en iyi ikinci kötü adamını, hayatının en şatafatlı rolünü Coppola için oynadı.