Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2010 00:00
Renkli. Isaia için söyleyebileceğim ilk kelime bu. Doğduğu topraklar gibi, Capri gibi, Positano gibi rengârenk. Koleksiyonda pembelerle turuncular dans ediyor ama erkeksilikten de hiç geri kalmıyor. Ceketlerin, pantolonların, gömleklerin tamamı elde dikiliyor. Yakası sıktı, kolu kastı gibi problemler bu markada hiç yaşanmıyor. Tarihi 1957’lere dayanıyor. Üçüncü kuşak temsilcisi, aynı zamanda CEO’su, aynı zamanda da yaratıcı direktörü Gianluca Isaia, İstanbul’daydı. Onunla gerçek erkeği konuştuk.
15 bin nüfuslu bir kasaba hayal edin. Bu kasabada yaşayan 7 bin kişinin mesleği terzilik olsun. Masal anlatmıyorum, Napoli’nin güneyindeki Casalnuovo’dan bahsediyorum. Yıllarca dünyanın dört bir yanından gelen soylulara elbise diken bu kasabada Kraliyet ailelerinin özel terzileri bile yaşamış. Isaia bu kasabada doğmuş bir marka. Gianluca Isaia’nın dedesi, şirketi 1957’de kurmuş. O zamanlar farklı markalar için farklı isimlerle özel dikim takım elbise üretiyormuş. Isaia markasına adını, 1980’li yıllarda Gianluca’nın babası Enrico koymuş. Marka 1989’da Avrupa’ya açılmış. Fransa ve Almanya’da satmaya başlamış. 1990’da Japon, 1992’de ise Amerikalı erkeklere ulaşmış.
Gianluca Isaia, atölyeye gidip gelmeye başladığında 13 yaşındaymış. Aldığı eğitimi bakın nasıl anlatıyor: “Okuldan artakalan vakitlerimin hepsini babamla geçiriyordum. Her yaz bir ay Londra’daydım. Sabahları İngilizce öğrenmek için kursa gidiyordum, öğle yemeğimi yedikten sonra da bir mağazada tişört satıyordum. Çünkü babama göre bu iş satış bilmeden yapılamazdı.
18 yaşıma kadar bu böyle devam etti. Ondan sonra Napoli’de aile şirketimizde çalışmaya başladım. İlk işim kumaş kartelası hazırlamaktı. Kartonlara kumaş örneklerini yapıştırırdım. Milano Üniversitesi’nde de pazarlama eğitimi aldım.”
ERKEĞİ DETAYLARLA TAVLIYORUZ
Gianluca Isaia bu işi büyük bir tutkuyla yaptığının altını çiziyor. Çocukken tabii ki başka şeyler olmak istemiş. Bir ara mimar olmayı kafasına takmış, daha küçükken Maradona gibi futbolcu olacağım diye yatıp kalkmış ama en sonunda baba işi onun gönlünü çelmiş. Bugün, tasarımla, yönetim ve finansla ilgili her konuda son sözü o söylüyor. Zamanının çoğunu yeni model çizerek geçiriyor. Çünkü: “Erkek modasında fark küçük detaylarla yaratılıyor. Erkekleri her sezon yeniden tavlamak istiyorsak, her sezon yeni detaylar keşfetmeliyiz” diyor.
Gianluca Isaia’ya hiçbir milletin İtalyanlar kadar iyi takım elbise dikememesinin sırrını soruyorum. Cevabı şöyle veriyor: “Usta çırak ilişkisi çok önemli. Bu iş babadan oğula geçiyor. Bu iş bizim DNA’mızda var. Ama işin sırrı tutku. Gelin bizim fabrikamıza, çalışanların kumaşları, gömlekleri, ceketleri bir yerden bir yere taşırken bile onlara yeni doğmuş bebek gibi davrandığını göreceksiniz. Kendi elleriyle diktikleri için müthiş saygı ve sevgi duyuyorlar. Bu yüzden bizim ceketlerimizden birini giydiğinizde bu hissi fiziki olarak hissedersiniz.”
Isaia dikiş ekibi toplam 200 kişi.Bunun 40’ı gerçek terzi, büyük usta. Gianluca, terzileri elde tutmanın zor olduğunu söylüyor. Bu yüzden herkesin en az dört yedeği oluyor. Prada, Armani gibi eski ve köklü olmasına rağmen Isaia’nın onlar kadar tanınmamasının tek bir nedeni var, o da kalite. Marka hiçbir zaman Çin’de üretilmedi mesela.
TÜRK ERKEKLERİ RENKTEN KORMASIN
Gianluca Isaia, renk ile arasında husumet olan Türk erkeklerine bakın ne öneriyor: “Benim doğup büyüdüğüm yerlerde başrolde hep renk vardır. İtalya’nın güneyi hep renkli, hep güneşlidir. Deniz mavisi bir ceket giyinen erkeği kimse sorgulamaz, kimse yargılamaz. Türkiye de bir Akdeniz ülkesi. Renk sizin de bir numaranız olmalı. Bence Türk erkeği renkleri yok sayarak, özünü, doğasını inkâr ediyor. Kendisini ifade etmekten korkuyor. ”
NASIL GERÇEK ERKEK OLUNUR
Gianluca Isaia, bizim erkeğimiz gerçek erkek diyor. 2010 ilkbahar-yaz koleksiyon fotoğraflarında da anlattıkları gerçek erkeği bakın nasıl tarif ediyor:
Kendini önemser. Masaja da gider, manikür pedikür de yaptırır. Bunu gösteriş yapmak, sağda solda anlatmak için değil kendine değer verdiği için yaptırır.
Ağlamaktan utanmaz. Gerçekten acı çekiyorsa, mesela sevdiği kadın onu terk ettiyse hüngür hüngür, salya sümük ağlar. Tıpkı fotoğraftaki gibi.
Yakasında çiçek taşımaktan hiç vazgeçmez. Nostaljik ve romantiktir. Bu yüzden her Isaia ceketinde çiçeğin dik durmasını sağlayan gizli iplik vardır.
Renkten korkmaz.
Oyuncudur. Farklı kılıklara girer, farklı rollere bürünür. Hayatı eğlenerek yaşar.