Güncelleme Tarihi:
2- ‘Meşhur’ sıfatıyla başlayan yerlerde bir taburu doyuracak maliyetteki kahvaltılar İstanbullu olmanın önemli adımlarından birisi. Pazar keyfi adına kapısında sıra bekleyeceğiniz, bir şey istediğinizde yarım saat sonra garsona ancak sesinizi duyurabileceğiniz kalabalıkta bir kahvaltıcı, İstanbul’un ve İstanbullu’nun pazar keyiflerinin olmazsa olmazlarından.
3- Gerçek İstanbullu her an kavgaya hazır olmalı. İncir çekirdeğini doldurmayacak konular için karşınızdakinin boğazına sarılabilecek bir ruh hastası olduğunuz izlenimini çevrenize ne kadar verebilirseniz o kadar bu şehrin sakini sayılırsınız. Sakini dediysek, lafın gelişi o. Sakin falan olmayın...
4- Henüz trafikte dayak yemediniz mi? Malesef size İstanbullu diyemiyoruz. Gidin ve kornaya basın. En çok siz basın. Önünüzdeki illa bir ara dellenecek ve “basınca ilerliyor mu da dat dat hala basıyosun ulan” ile başlayacak bir tartışmada gerçek İstanbullu sıfatına layık olacaksınız.
5- Gerçek İstanbullu’nun mutlaka bir tane favori kurufasulyecisi, balıkçısı, pilavcısı ya da dürümcüsü vardır ve orada yapılan yemeğin dünyanın en iyisi olduğundan sonuna kadar emindir. Yoksa derhal siz de bunlardan bir tane edinin.
6- Sürekli olarak Boğaz’ın varlığıyla mutlu olun. Gün içinde onu hiç göremiyor oluşunuz, haftada, belki ayda bir defa üç saatlik trafik çilesine maruz kalıyor oluşunuz sizi yıldırmasın. Her fırsatta iyi ki Boğaz’ın ve denizin olduğu bir yerde yaşadığınıza dua etmelisiniz
7- İstanbul’la aranızdaki ‘nefret ve aşk’ ilişkisi İstanbulluluğun temel taşlarından. Sabahtan akşama “trafiği böyle, kalabalığı şöyle” diyerek mızmızlanıp yine de İstanbul’dan başka bir yerde kesinlikle yaşayamayacağınıza kendinizi inandırın. Bu en önemlilerinden. Her gittiğiniz yerdeki huzura ve rahatlığa hayran olun ama İstanbul’suz kesinlikle yapamayın.
GERÇEK İSTANBULLU ASLEN BAŞKA ŞEHİRLİDİR
8- Gerçek İstanbullu aslen İstanbullu değildir. Sekiz kuşaktır İstanbul’da yaşıyor bile olsanız muhabbet açıldığında “biz aslen Zonguldak’lıyız” deyin. Siz demeseniz de nasılsa sora sora Zonguldak’a kadar getirecekler lafı. En iyisi baştan söyleyin, yormayın insanları.
9- Sokakta karşılaştığınız her tanıdığınızla birbirinize “bir ara Nevizade’de fasıl yapmak” sözü vererek ayrılın. O fasıl asla yapılmayacak gerçi ama olsun, adet böyle…
10- Gerçek İstanbullu İstanbul’da ölmek istemez. Aslında kimse İstanbul’da ölmek istemez. O yüzden sizin de emeklillikte bir yere yerleşme planınız mutlaka olmalı. İster memleketinize dönün ister Alaçatı’da butik otel işletin ama ortamını bulduğunuzda 60 yaşında burada olmayacğaınızı mutlaka dile getirin...
11- Taksim Burger King’in önünde biriyle buluşun. Kimle buluştuğunuz, ne yapacağınız hiç önemli değil. Orada buluşup buluşup sonra dağılabilirsiniz, mesele yok. Önemli olan İstanbulluluğunuzu perçinlemek.
12- Gerçek İstanbullu’nun mutlaka en az bir tane ünlü tanıdığı vardır. Ya mahalle arkadaşıdır ya okul arkadaşıdır, en kötü ihtimalle arkadaşının arkadaşı falandır. İkinci sınıf dizi oyuncusu da olsa çaptan düşmüş eski pop şarkıcısı da olsa siz de mutlaka bir ünlü tanıdık edinin. Unutmayın, ünlünün iyisi kötüsü olmaz...
13- Sürekli olarak konserleri, sergileri, etkinlikleri takip edin ama son anda bir işinizin çıkması sebebiyle gidemeyin. Sonra da yeri geldikçe duyduğunuz ilk günden beri o konseri beklediğinizi ama son anda gidemediğiniz için pişman olduğunuzu belirtin. Unutmayın, bu tip etkinlikler gidip eğlenmek için değil, öncesinde ve sonrasında hakkında bol bol konuşup prim yapmak içindir.
14- Gerçek İstanbullu, esnek ve ergonomiktir. Uzun yıllar bu şehirde yaşayıp metrobüsü, dolmuşu, minibüsü derken kemikleri zamanla kıkırdaksı doku haline gelen İstanbullu, bu andan itibaren olabilecek her toplu taşıma aracına sığar. Eğer iyi bir İstanbullu gibi görünmek istiyorsanız ya yogaya başlayacak ya mesai çıkışında metrobüse bineceksiniz, tercih sizin.
15- Gerçek İstanbullunun metrobüs’le ilgili en az bir kere başına fantastik bir şey gelmiş olmalıdır. Ya yolda kalmış bir aracı diğer yolcularla birlikte itmiştir ya araç içinde bir kavgaya karışmıştır ya direkt şoförü dövmüştür. Henüz sizin başınıza gelmediyse bundan sonra daha sık metrobüs kullanın. Her gün binseniz en geç bir haftaya bir şeyler olur…
MODAYA ALTERNATİF BAKIŞ
Zaytung’un moda dergisi ‘Style’ üçüncü sayısında çok iddialı. Balık eti hanımlarımıza ince ipuçları vermekle kalmıyor 80’lerin efsane aksesuvarı ‘vatka’ hediyesiyle bir çığır açıyorlar. Bakalım vatkayı yeniden moda yapmayı başarabilecekler mi?