Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2004 01:07
Almanya’da doğan Peter Langner’in özel hayatı ve kariyeri neredeyse tüm Avrupa’yı dolaşarak geçmiş. İtalya, İspanya ve Fransa’da yaşamış, moda eğitimini Paris’te almış.
Çok genç yaşlarda Guy Laroche’da tasarımcı Angelo Talazzi ile çalışarak geliştirdiği yaratıcılığı, bir sonraki adımda ona önce Christian Lacroix, sonra da Ungaro için çalışma şansı kazandırmış. En önemli deneyimi ise Christian Dior için Mark Bohan ile çalışmaya başlaması. Sonraki yıllarda Mark Bohan ile Londra’ya giderek İngiliz Kraliyet Ailesi için çalışma imkanı bulmuş. Langner, 1991 yılından bu yana kendi atölyesinde gelinlik ve gece elbiseleri yapmaya devam ediyor. Adını taşıyan markası ise 11 yaşında. Şimdilerde bu alanda dünyanın en ünlü tasarımcılarından biri. Son 6 yıldır dünya çapında çalışıyor. Neredeyse tüm dünyadan müşterileri var. Geçen yıl Roma’da ilk mağazasını açtı. Son olarak da İstanbul Teşvikiye’de açılan VIB (Very Important Bride-Çok Önemli Gelin) mağazası ile anlaşarak tasarımlarını Türkiye’ye taşıdı.
Profesyonel geçmişinizden bahseder misiniz?
- Ben dikiş dikmeye küçük yaşlarda başladım. Almanya’da okullarda çocuklara en az bir el becerisi öğretirler. O sıralarda 11 yaşındaydım. Daha sonra İtalya, İspanya ve Fransa’da yaşadım. Fransa’da houte couture eğitimi veren bir okula devam ettim. Bu arada en ince dikiş tekniklerini öğrettiler. O nedenle tasarımlarında teknik yan hep ağır basmıştır. İşimde mimari unsurlar öne çıkar. Çok fazla fantezi ve trend barındırmaz.
Moda tasarımcıları çalışmalarındaki mimari yandan hep bahsederler. Bir giysi nasıl mimari olabilir?
- Aslında ikisi birbirine çok yakındır. Bir gelinliğin dokusu ve yapısı mimari özellikler barındırır. Milimetreler bile önemlidir gelinlik yaparken. Kumaşın ağırlığını hesaplamak zorundasınızdır.
Hep gelinlik ve gece kıyafetleri mi tasarladınız?
- Hayır, büyük moda evlerinin dikiş atölyelerinde gelinlikler ve gece elbiseleri kadınlar tarafından dikilir, çünkü çok ince iş gerektirir. Kadınların elleri daha yatkın oluyor. Ceketler, pantolonlar, kabanlar ve etekler ise erkekler tarafından yapılır. Bir erkek olarak bana elbise diktirmezlerdi. Londra, Roma ve Paris’teki en iyi terziler çoğunlukla Türk işçilerle çalışırlar, çünkü harika iş çıkarıyorlar. Onların yaptığı ceketi kimse yapamaz. Sanırım çalışmaya çok küçük yaşta başladıklarından. 30-35 yaşına geldiklerinde büyük deneyim sahibi oluyorlar, oysa başkaları işe daha yeni başlamakta oluyor.
Gelinlik yapmaya nasıl başladınız?
- Tamamen tesadüf oldu. Birkaç arkadaşım benden gelinlik istedi. İyi iş yapınca kulaktan kulağa yayılıyor şöhretiniz. Roma’da çok önemli ve televizyondan bile yayınlanan bir düğün olmuştu. Yılın düğünü denilen türden. Gelinlik bana aitti ve birden dergi sayfalarında, televizyon ekranlarında göründü tasarımım.
AMERİKALILAR DAHA CESUR
Londra, Paris, Milano gibi moda merkezleri gelinlik tasarımı için de geçerli mi? Gelinlik denince de akla hemen bu merkezler mi gelir?
- Gelinlik söz konusu olunca Amerikalı tasarımcıların daha cesur, ilerici ve trendy olduklarını söylemem gerekir. Yeni şeyler denemekten korkmuyorlar. Avrupa’da düğünlere daha gelenekçi yaklaşılıyor. Sanıyorum Amerikalılar daha açık fikirli. Beğenmeseler de cesur tasarımlara bakmaktan hoşlanıyorlar. Benim için Amerikan piyasasına girmek, İtalyan piyasasına girmekten çok daha kolay oldu.
Gelinlikte de sık sık değişen trendler ve sezonlar var mı?
- Evet, gelinlikte de bir yılda iki sezon vardır; yaz ve kış. Şu anda mümkün olduğunca dekoltesi olan, omuzları açıkta bırakan, vücudu saran, seksi gelinlikler moda. Düğün sırasında rahatça hareket etmek, vücutlarını göstermek istiyorlar. Kabarık eteklerden bıktılar. Gelinler artık ‘Bu benim günüm, tüm dikkat benim üzerimde olmalı’ diyor. Oysa son birkaç yıldır çok sade, gece elbisesini andıran modeller revaçtaydı. Artık anneler ve kayınvalideler gelin adaylarının üzerinde o kadar söz sahibi değil.
Renk konusunda da bu kadar cesur olabiliyor mu gelinler, yoksa hálá beyaz ve krem rengi mi moda?
- Aslında buraya gelirken en popüler gelinliklerimizden birini getirecektim ama hazır değildi. Sarı saten bir gelinlik. Artık bolca renk, üstelik de güçlü renkler kullanıyoruz tasarımlarımızda.
Peki alan çıkıyor mu?
- Belki talep eden çok fazla yok ama siz bir kere renkli gelinlik de sergilemeye başladığınızda ve doğru biçimde sergilediğinizde, o kadar kötü ve kendilerine çok uzak olmadığını anlıyorlar. Nikah masasına yürürken herkesten farklı olmalısınız.
PLAJ DÜĞÜNLERİ MODA
Ülkelere göre değişiyor mu tercihler?
- Ülkelere değil ama kıtalara göre değişiyor. Dediğim gibi Avrupalılar Amerikalılardan daha tutucu ama yavaş yavaş açılmaya başladılar. Artık ille de karpuz kollu, balon etekli gelinlikler istemiyorlar.
Peki düğün tercihleri ne yönde? Örneğin bizde kır düğünleri çok moda. Gelinlik tasarlarken düğünün nasıl olacağı da önem kazanıyor mu?
- Uzak ülkelerde, plaj düğünleri yapmak çok moda şu anda. 20-30 yakın arkadaş ve akrabayı davet edip, Hawaii’ye veya başka romantik yerlere uçuyorlar. Bu benim işimi de etkiliyor tabii. Gelinlik yapmak sadece beyaz bir elbise dikmek demek değildir. Tüm bir servis sunarsınız müşterinize. Büyük gün geldiğinde her şeyin mükemmel olduğundan emin olmalısınız, pişmanlığa yer olmamalı. Kır düğünü yapacaksanız hafif birşeyler giymek isterseniz. Rahatça masada oturabilmeli, arkadaşlarınıza sarılıp, dans edebilmelisiniz. Çok dar modeller ve çok kabarık etekler uygun olmayacaktır.
Gelinlik almaya gelen müşterinin diğerlerinden farkı nedir?
- Çok daha talepkar olur. Tüm ilginin üzerinde olduğunu bilmek ister. Ortada pek çok fikir dolaşır: Kendi fikri, annesinin fikri, kayınvalidesinin fikri, damadın fikri, arkadaşının fikri. Gelinin aklından geçen tüm tereddütleri o söylemeden anlamanız gerekir. Çünkü bazen başkasını mutlu etmek için söyleyemez de. Kapıdan çıkan her mutlu gelin başarılı reklam demektir. Ama mutsuz tek bir gelin hayatınızı karartabilir. En sevdiğim tarafı ise mutlu bir gün için, müşterinin hayatı boyunca hatırlayacağı bir gün için çalışıyor olmanız.
HAMİLE GELİNLER ÇOK FAZLA
Hamile gelinlerle karşılaşıyor musunuz?
- Evet, çok fazla var. Neden bilmiyorum, herkes hamile. Bu yıl hamile gelinlerin yılı diyebilirim.
Peki gelinlik seçerken karınlarını saklamayı mı, göstermeyi mi tercih ediyorlar?
- Gelinler pek umursamıyor. Düğündeki herkesin hamile olduğunu bildiğini ve saklamaya gerek olmadığını düşünüyor. Ama anneler durumdan pek memnun kalmadıklarından, karnı belli etmeyen modelleri öneriyorlar. Ben de tüm tartışmanın ortasında kalıyorum.
Sinir krizinin eşiğindeki kadınlarla çalışıyorsunuz bir anlamda.
- Evet, tartışma fazla uzarsa, kesin sesinizi diyorum ve sadece gelini dinliyorum.
Ünlü müşterileriniz oldu mu?
- Dört yıl önce Demi Moore’a Oscar Ödül gecesine giydiği elbiseyi yapmıştık. Tasarladığım en ünlü elbise ise Ana Kraliçe’nin 90. doğum gününde giydiği sarı elbisedir. Ornella Mutti’nin kızına bir gelinlik diktim. Sex And The City’nin senaristinin gelinliği de benim imzamı taşır.
GELİNLİK YAPTIRIRKEN NEYE DİKKAT ETMELİ?
Düğünden en az dört ay önce gelinliğinize karar vermiş olmanız gerekir. Planlarınızı yaparken yanınızda mutlaka ya anneniz, ya da en iyi arkadaşınız olmalı. Size doğru tavsiyeler vereceğinden gerçekten emin olduğunuz iki kişi alın yanınıza. Ben gelinlik seçmeye çalışan arkadaşına ‘Sana hiç yakışmadı’ deyip, ertesi gün gelip aynı gelinliği isteyen arkadaşlar gördüm. Mutlaka birkaç yer dolaşın, ilk girdiğiniz yerde karar vermeyin. Ama çok da dolaşmayın, kafanız karışır. Gelinlikle ilgili istediğiniz, beğenmediğiniz, rahatsız olduğunuz her şeyi zamanında söyleyin. Annenizin değil, sizin istediğiniz modeli seçtiğinizden emin olun.
İTALYA’DA MOR, JAPONYA’DA TURUNCU GELİNLİK OLMAZ
Siyah bir gelinlik olabilir veya üzerinde siyah dokunuşlar bulunabilir. Ama örneğin İtalya’da asla mor bir gelinlik giyemezsiniz. Çünkü kilisenin yas rengidir. Japonya’da turuncu tabudur. İspanya’daki düğünlerde üzerinde haç olan bir gelinlik giyemezsiniz. Bir seferinde önünde haç olmayan ama haça benzeyen bir dikiş bulunan gelinlik yapmıştım, çöpe gitti.