Güncelleme Tarihi:
Komik adam durumunuz, tercih ettiğiniz bir şey mi, yoksa gelen rollerle mi şekilleniyor?
- Bu iş gazoz kapaklarıyla yapılmıyor. Yapımcılar bu işe çok büyük paralar yatırıyor. Kimse benim için “Bu çocuk daha önce de komedi dizisinde oynadı. Bu yüzden onu tercih etmeyelim” demiyor. Bu, benim için de çok onur verici; bu kadar kadar para yatırılan işlerde tercih edilmek çok güzel. Ben popüler kültüre çok inanan biri değilim. Hangi iyi veya kötü iş hatırlanıyor ki oyuncuları dışında? Şansıma hep tutan işlerde yer aldım. Oynadığım dizilerde üç-beş bölüm süren de oldu ama o kadar çatlak su kaçırmaz. Sonuç itibariyle bir oyuncu olarak komedide tercih edilmek maddi ve manevi olarak iyi hissetmemi sağlıyor. Bazen soruluyor, “Bu rol üzerinize yapışacak mı?” diye. Böyle bir durum yok. Sürekli komedi oynarsın ama başka türlü oynarsın. Bu bir televizyon işi, izleyip çöpe atıyorsun. Ama “Geniş Aile” sadece benim değil, hem kamere arkasında hem de önünde yer alan herkesin CV’sine büyük puntolarla, altın harflerle yazılan bir iş oldu. “Geniş Aile”yi tüm işlerimden ayrı tutarım. Bugün buraya gelip benimle konuşmanızı sağlayan iş “Geniş Aile”dir. Yarın öbür gün çok farklı bir rolde de kendimi gösterip, “Bu çocuk dramayı da güzel oynayabiliyormuş”u söyletmek isterim.
“Benim Annem Bir Melek”te oynarken, yaz sezonu için “Geniş Aile”ye geçtiniz ve bu dizi çok tutunca oradaki rolünüzden ayrıldınız. “Benim Annem Bir Melek” de sonrasında bitti, değil mi?
- “Benim Annem Bir Melek”, yaklaşık 80 bölüm devam etti. Ben bıraktığımda 45’inci bölümdeydi. Ali Sunal, nisan ayında askere gitmek zorunda kaldı. Normalde haziranda ara vermemiz gerekirken, erken sezon finali yapmak zorunda kaldık. O dönemde de “Geniş Aile” gündeme geldi. “Geniş Aile”, yaz dizisi olarak 13 bölüm düşünülüyordu. İzin alarak orada oynamaya başladım. İlk 13 bölüm Türkiye’de tsunami etkisi yarattı. Orta yolu bulmak için “Benim Annem Bir Melek”in yapımcısı Necati Akpınar’la görüştüm. Etik olarak bir diziyi bırakıp diğerine devam etmek çok doğru değildi ama iki dizide birden rol almak da hem diziye hem de oynadığım karakterlere zarar verecekti. Necati Abi, insanların eline her zaman böyle fırsatların geçmeyeceğini söyledi ve “Geniş Aile”ye geçmem için bana izin verdi.
CEVAHİR’İ GERÇEK HAYATTA YAŞATMAZLAR
Dizinin kurgusu şekil değiştiriyor. Cevahir önceleri daha hayta bir karakterken, şimdi evinin erkeği oldu...
- Hali hazırdaki hikâye; iki erkek ve peşinde koştukları bir kadın. Fırat Tanış (Koyu Bilal) ve ben (Cevahir), Rojda Demirer’in (Zeynep) peşinde koşuyoruz. İki erkeğin bir kadın için mücadelesi söz konusu... Türkiye’de komedide istikrar sağlamak, hem kalem anlamında hem de bunun arkasında duracak kanal anlamında zor bir iş. Komedide çok opsiyonlu davranamıyorsun, çok şanslı olamıyorsun. İki-üç dakika gülmezlerse, bir daha geri dönmüyorlar. Ama biz bugün 87’nci bölümümüzü çekiyoruz. Çok uzun soluklu bir iş. Bazen hikâyelerde zorlanıp tekrarlara düşüyoruz. O yüzden dört-beş bölümdür hikâyede bir dönüşüm yapmaya karar verdik. Daha bir ev babası oldu Cevahir. Çocuğu var, Almanya’dan karısı geliyor. Artık dizi drama şeklinde gidecek diye bir durum da yok. Yine eskisi gibi devam edecek ama daha naif olacak.
Siz Cevahir’in durumunda kalsaydınız, ne yapardınız?
- Onun empatisini kuramıyorum. Bilmiyorum... Ama şunu biliyorum ki, Cevahir karakteri gerçek hayatta yaşayamaz. Ya yaşatmazlar ya da içeriden çıkmaz.
Hiç doğaçlama yaptığınız oluyor mu çekimlerde?
- Tek tük oluyor. Özellikle komedilerde oyunculara boş alan yaratmak iyi bir şeydir. Hocamız da sağ olsun, bazen bize o boş alanları veriyor. Biz de saygı çerçevesinde, çok fazla abartmadan provalarda bazı şeyleri deniyoruz. Olmuşsa, o şekilde çekiyoruz. Aslında doğaçlama yapmaya da gerek yok, çünkü senaryonun boşu yok. Senaryonun her tarafında Cüneyt İnay’ın yazdığı mayınlar var.
Cevo’nun ailesinde herkes fazla zeki. Birbirleriyle zeka yarıştırıyorlar, öyle bir komedileri var sanki...
- Tipik bir Türk ailesi ama karikatür dergilerinden çıkan tipler gibi konuşuyorlar. O çelişki, çaprazlık seyircinin ilgisini çekiyor. Özellikle babaannemiz Hafize’nin (Tanju Tuncel) replikleri korkunç komik.
YAHŞİ CAZİBE’DEKİ KIZI BEĞENİYORUM
Dizi yazın da devam ediyor, değil mi?
- Evet. Yazın ara vermeden devam etmeyi düşünüyoruz. Kanaldan öyle bir istek geldi. Haftalık iznimizi iki günden bir güne düşürüp, daha sıkı çalışarak iki hafta önden gitmek istiyoruz ki bize de tatil için zaman kalsın.
Ekipte en rahat çalıştığınız kişi kim?
- Barcelona futbol takımı gibi bir ekibiz aslında. Takım iyi yönetiliyor. Hepsi birbirinden değerli oyuncular.
Genelde başroldeki kadın sadece güzel, adam da sadece yakışıklı olduğu için başroldedir. “Geniş Aile” bu konuda da şanslı galiba...
- Hâlâ öyle mi gerçekten? Ben “Yahşi Cazibe”deki kızı çok beğeniyorum, konservatuvar mezunu diye biliyorum. Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ önceden mankendi ama bence müthiş oyuncular. Bakıyorlar, konuşuyorlar, kendilerini seslendiriyorlar.
Genelde konservatuvarlılar bu saydığınız isimleri beğenmezler, onların oyuncu olmadığını söylerler...
- Bunun kararını ben verirsem, ukalalık etmiş olurum. Ukalalıkla özgüveni birbirinden ayırmak en büyük erdemdir. Bunun kararını sen veya ben veremeyiz. İzlersin, ertesi gün reytingler ya da sahnede alkışlar, sokaktaki insanlar sana onu söyler. Bizimki ancak dedikodu olur.
HAFTANIN 5 GÜNÜ CEVAHİR’İM
Günlük hayatta neler yaparak geçiriyorsunuz vaktinizi?
- Haftanın beş günü çalışıyorum. Geri kalan günlerde de oğlum Eren ve eşim Nazan’la yemeğe çıkıyoruz, geziyoruz, oyun alanlarına gidiyoruz. Zaten haftanın beş günü Cevahir’im, geri kalan iki günde de nefes alıyorum, duruyorum.
HİPERAKTİFLİK KİMYADA VAR
“Okulda çok başarılı bir öğrenciydim. Takdirler alan, bilgi takımı kaptanlığı yapan, zeki ama haşarı bir tiptim. Küçükken yerimde durayım diye masalara bağlanırdım! Yaramazlığımdan duvarlara tırmanırdım. Şimdi de oğlum öyle. Hiperaktiflik kimyada var. 36 yaşındayım, hatta 37’den gün aldım, hâlâ yerimde duramıyorum.”