Güncelleme Tarihi:
Genç yaşına rağmen dönemin en başarılı isimleri arasında gösteriliyor Burcu Perçin. Çoğunlukla iç ve dış mekânları aynı tuvalde buluşturarak görsel zıtlıklar yaratan Perçin, altıncı kişisel sergisi ‘Duvar İktidarı’ ile karşımızda. Art ON the Gallery’de açtığı sergide Edirne’den Beyrut’a doğru, terk edilmiş mekânları uğrak yeri bellediği bir yolculuğa çıkıyor. Seyahatlerinde çektiği fotoğrafları sentezleyerek, metruk binalar ile graffitileri aynı tuvalde buluşturuyor.
- Serginin adı ‘Duvar İktidarı’. Duvar üzerine yapılan resimler ile iktidar kavramı arasında ne tür bir ilişki kuruyorsunuz?
- Serginin bütünü için uygun bir isimdi bu. Kayıp, terk edilmiş mekânların duvarlarında pek çok graffiti var. Bu duvarlara genelde kendini baskı altında hisseden, belki de daha çok gelecek kaygısı taşıyan gençler resim yapıp, yazılar yazıyor. Kim olduklarını bilmediğim bu kişiler, toplum içinde açıkça ifade edemedikleri görüşleri, ideolojileri ve hislerini duvarlara yansıtıyorlar. Böylece bu duvarlarda kendi iktidarlarını sergilediklerini düşünüyorum.
- Graffiti ile uğraşan kimselerle görüşmeler yapma fırsatınız oldu mu?
- Graffiti yapan kişilerle görüşme, iletişim kurma fırsatım olmadı. Gittiğim mekânlarda kimseye rastlamadım. Bunun için bir çabam da olmadı açıkçası. Çünkü benim için, yapılan graffitilerin görsel etkisi ön plandaydı. Daha sonra kullanmaya ve yorumlamaya karar verdiğim imajlar için bir araştırma yaptım ya da kendimce onlardan anlamlar çıkarttım. Bu da resim yapma sürecinde bana heyecan verdi. Örneğin; Beyrut sokaklarından birinde duvara yapılmış bir portreyi, sırf görsel etkisi yüzünden kullanmayı düşündüm. Daha sonra araştırdığımda portre sahibinin Beyrut’ta öldürülmüş önemli bir gazeteci olduğunu öğrendim.
HER MEKÂNIN ORTAK BİR HİKÂYESİ VAR
- Çalışmalarınızda gördüklerimiz gerçekte var olan metruk mekânlar aslında. Nasıl seçiyorsunuz onları? Hikâyeleri mi etkiliyor sizi?
- Evet, bu metruk mekânların bir ortak tarihi ve hikâyesi var. Hepsi dinamik, endüstriyel yapılar ve bir zamanlar kalabalıklar barındırıyordu... Beni etkileyen ortak hikâyeleri ise şu an terk edilmiş olmaları, ıssızlıkları ve yalnızlıkları... Kimsenin umursamadığı bu mekânlar, benim açımdan çok çarpıcı. Hatta bu sergiyi açmakla, resimlerde gördüğünüz mekânları ölümsüz kılmaya çalıştığımı söyleyebilirim.
- Neden hazır imajlar yerine, kendi çektiğiniz fotoğrafları kullanıyorsunuz?
- Resmini yapmak istediğim mekânları bizzat kendim görmek istiyorum. O mekanlarda vakit geçirmek önemli. Böylece mekanlardaki yaşanmışlığın duygusunu, o yerlerin ve nesnelerin ruhunu daha iyi aktarabileceğime inanıyorum. Bunun yanı sıra, fotoğraf çekerken tuval resmi dışında farklı bir disiplin alanında üretmekten de oldukça keyif alıyorum.
- Mekan fotoğrafları için yollara düşmeden önce sergi fikri aklınızda mıydı?
- Resimlerime kaynak oluşturmak istediğimde fotoğraf çekerim. Bu süreci sadece bu sergi öncesinde yaşamadım. Her zaman gözlem yapar, sanatım için yeni kaynaklar araştırırım. Çoğu zaman da planlı hareket ederim. Mesela, Edirne’de rastladığım Osmanlı’dan kalma terk edilmiş bir yapıyı daha sonra bizzat fotoğraflamak için birkaç kez Edirne’ye gitmişliğim vardır.
Bu serideki resimlerin daha öncekilerden temel farkı, kurguladığım mekânların duvarlarında graffitilerin yer alması. Bu ıssız yerlerdeki graffitilerin varlığı, yeni biçimsel ve içeriksel arayışlara girmeme, resimlerimin değişim ve gelişimine aracı oldu.
KİMDİR
- 1979’da Ankara’da doğdu.
- 1997’de İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ni bitirdi. 2002’de Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıl eserlerine Pera Müzesi tarafından düzenlenen ‘Genç Açılım’ sergisinde yer verildi.
- 2002’de Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği Duvar Resim Yarışması Birincilik Ödülü’nü kazandı.
- İlk kişisel sergisini 2005’te açtı.
- 4 Mart 2009’da Sotheby’s Müzayede Evi’nin Londra’da düzenlediği ‘The Turkish Sale’in en genç sanatçısı oldu.
ARTIK İNSANA GEREK YOKTU
Önceleri endüstriyel binalar ve dış mekanların yanı sıra olayları da belirtiyordum. Bu olaylarda insan figürleri başroldeydi. Ancak geçen senelerdeki çalışmalarda insan figürlerini kayboldu. Çünkü bir süredir nesnelerin ve mekanların yalnızlığını konu edindiğim için insan figürüne ihtiyaç duymadım. Son dönem resimlerimde fabrikalar, depolar ve tersanelerinin terk edilmişliğini ve bu tesislerde üretimin bittiğini vurgulamak istedim. Dolayısıyla artık insana gerek yoktu.
BİRKAÇ METRUK YAPI VE YEPYENİ BİR MEKAN
Gittiğim mekanların ve çektiğim fotoğrafların sayısını hiç bilmiyorum. Fotoğrafları atölyede incelerken, bir araya getirip kolajlar yapıyorum. Yani çoğu zaman birkaç mekandan yola çıkarak yeni tek bir mekan oluşturuyorum. Daha sonra tuvalin karşısına geçtiğim zaman kompozisyonda yine değişiklikler yapıyorum. Sonradan bazı şeyler dahil oluyor, belki çıkıyor ya da kadrajlar değişiyor.
Burcu Perçin’in 6. kişisel sergisi ‘Duvar İktidarı’, 8 Nisan’a kadar art ON the Gallery’de görülebilir.
(0212) 259 15 43.