Gençler, eşlerini Kanal D’de bulacak
Güncelleme Tarihi:
Dilek DALLIAĞ/MAGAZİN SERVİSİ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2004 02:08
İzlenme rekorları kıran ve kameralar önünde hayat arkadaşı seçimine dayanan yarışmaların bir yenisi, aralık ayının ikinci haftasında Kanal D’de başlıyor. Beş anne, beş damat ve on gelin adayının yarışacağı ‘Size Anne Diyebilir miyim’ programını Ebru Akel sunacak.
Yapımcılığını Ses TV’nin üstlendiği ‘Size Anne Diyebilir miyim’ yarışması, hafta içi her gün Kanal D ekranlarından yayınlanacak. Finaller ise cumartesi günleri gerçekleşecek. Programın sempatik sunucusu Ebru Akel, Hürriyet’e verdiği röportajda programdan çok umutlu olduklarını, bu tür programların toplumun her kesiminin ilgisini çektiğini söyledi.
SÜRPRİZ SEÇİCİLER
Sunuculuğunu üstlendiğiniz yeni yarışma için neler söyleyeceksiniz?
- Gelin-kaynana çatışması, yıllardır konuşulan ve bir türlü çözüme ulaşamayan konudur. Gözler önünde yaşanması da ilgiyi çekiyor tabii. Ama ‘Size Anne Diyebilir miyim’ çok farklı bir formatta geliyor. Annelerimiz, damat adaylarımız ve gelin adaylarımız yine olacak. Ama sürprizlerimiz de var. Kimlerin seçici olacağı sürpriz mesela. Yani farklı bir formata sahip yarışma...
Yarışmaya talep nasıl?
- İnanılmaz büyük talep var. 10 binlerin üzerinde başvuru oldu. Jürimizle birlikte gerçekten amaçları evlilik olan, bu evde yaşamaya hazır 15 yarışmacıyı finale taşıyacağız. Çok iddialı, ümitli ve heyecanlıyız...
Adınız bu programlarla özdeşleşti artık...
- Evet, öyle. Ama ben bundan hiç mutsuz değilim. Çünkü başarıyla bu programları sürdürdük.
Siz sadece sunucu gibi görünmüyorsunuz. Sanki olayların içinden biri gibisiniz, öyle hissettiriyorsunuz izleyiciye...
- İşimin gerektirdiğini yapıyorum. Bugüne kadar birçok farklı programı, farklı şekillerde sundum. Moda programları, güzellik yarışmaları... Hepsinde farklı bir Ebru vardı ve bu değişimi seviyorum. Evlilik yarışmalarında da farklı bir Ebru var. Olayların gidişatına göre tepki veriyor, yorumlarını ona göre getiriyor. Bugüne kadar yapılmayan formatta bir yarışma olduğu için benim de örneğim yok. Kendi tarzımı, kendi yorumumu kendim oluşturdum yani...
HER GÜN YENİ HEYECAN
Evlilik programları sosyal fenomen haline geldi. Siz nasıl buluyorsunuz bu durumu?
- Bu, Türkiye’nin entelektüel kesiminden halk kesimine kadar herkesi ilgilendir hale geldi. Akademik çevrelerin bile ilgisini çekti ve inceleme konusu oldu. Çünkü yüzyıllardır süregelen gelin-kaynana anlaşmazlığını gözler önüne seriyor. Ve herkes kendine bir pay çıkarıyor. Herkes kendi ilişkilerine, aile içi davranışlarına, evliliklerine bakmaya başladı. Bunlar insanı gerçekten cezbediyor. Hep içlerinde olduğum halde ben bile sabah stüdyoya geldiğimde heyecanla acaba bugün ne gelişme var diyorum. Zaten programı sadece sunduğumu da kabul etmiyorum. Hoşgeldiniz ve iyi akşamlardan öte bir misyon üstleniyorum. Çok zor, gerçekten çok kırılgan bir nokta. Bu sevgi ve aşk yarışması. O yüzden her şey daha yumuşak, esnek ve yoruma açık sunulmalı. İnsanlar gerçekten burada evlenebiliyorlar. Dışarıda bulamadıkları bir takım şeyleri burada bulma rüyasıyla geliyorlar. İki insanın binlerce kişi içinden seçilip burada karşılaşması ve evlenmesi mucize.
SÜRPRİZ SEÇİCİLER
Sunuculuğunu üstlendiğiniz yeni yarışma için neler söyleyeceksiniz?
- Gelin-kaynana çatışması, yıllardır konuşulan ve bir türlü çözüme ulaşamayan konudur. Gözler önünde yaşanması da ilgiyi çekiyor tabii. Ama ‘Size Anne Diyebilir miyim’ çok farklı bir formatta geliyor. Annelerimiz, damat adaylarımız ve gelin adaylarımız yine olacak. Ama sürprizlerimiz de var. Kimlerin seçici olacağı sürpriz mesela. Yani farklı bir formata sahip yarışma...
Yarışmaya talep nasıl?
- İnanılmaz büyük talep var. 10 binlerin üzerinde başvuru oldu. Jürimizle birlikte gerçekten amaçları evlilik olan, bu evde yaşamaya hazır 15 yarışmacıyı finale taşıyacağız. Çok iddialı, ümitli ve heyecanlıyız...
Adınız bu programlarla özdeşleşti artık...
- Evet, öyle. Ama ben bundan hiç mutsuz değilim. Çünkü başarıyla bu programları sürdürdük.
Siz sadece sunucu gibi görünmüyorsunuz. Sanki olayların içinden biri gibisiniz, öyle hissettiriyorsunuz izleyiciye...
- İşimin gerektirdiğini yapıyorum. Bugüne kadar birçok farklı programı, farklı şekillerde sundum. Moda programları, güzellik yarışmaları... Hepsinde farklı bir Ebru vardı ve bu değişimi seviyorum. Evlilik yarışmalarında da farklı bir Ebru var. Olayların gidişatına göre tepki veriyor, yorumlarını ona göre getiriyor. Bugüne kadar yapılmayan formatta bir yarışma olduğu için benim de örneğim yok. Kendi tarzımı, kendi yorumumu kendim oluşturdum yani...
HER GÜN YENİ HEYECAN
Evlilik programları sosyal fenomen haline geldi. Siz nasıl buluyorsunuz bu durumu?
- Bu, Türkiye’nin entelektüel kesiminden halk kesimine kadar herkesi ilgilendir hale geldi. Akademik çevrelerin bile ilgisini çekti ve inceleme konusu oldu. Çünkü yüzyıllardır süregelen gelin-kaynana anlaşmazlığını gözler önüne seriyor. Ve herkes kendine bir pay çıkarıyor. Herkes kendi ilişkilerine, aile içi davranışlarına, evliliklerine bakmaya başladı. Bunlar insanı gerçekten cezbediyor. Hep içlerinde olduğum halde ben bile sabah stüdyoya geldiğimde heyecanla acaba bugün ne gelişme var diyorum. Zaten programı sadece sunduğumu da kabul etmiyorum. Hoşgeldiniz ve iyi akşamlardan öte bir misyon üstleniyorum. Çok zor, gerçekten çok kırılgan bir nokta. Bu sevgi ve aşk yarışması. O yüzden her şey daha yumuşak, esnek ve yoruma açık sunulmalı. İnsanlar gerçekten burada evlenebiliyorlar. Dışarıda bulamadıkları bir takım şeyleri burada bulma rüyasıyla geliyorlar. İki insanın binlerce kişi içinden seçilip burada karşılaşması ve evlenmesi mucize.