Güncelleme Tarihi:
* Kayahan hiçbir zaman genç kızların sevgilisi olmadı, değil mi?
- Evet... Hiç yle ciklet çocuğu gibi, artist gibi gözükmedim. Benim şarkılarım, yüzümün ifadesi, duruşum ön plandaydı. Yani dediğiniz gibi genç kızların sevgilisi olmadım. Zaten böyle bir şey de istemezdim. Bana çok sağlıklı gelmezdi. Babalar herhalde çok kızardı. Ne gerek var ki genç kızların sevgilisi olmaya! Bana göre ailenin abisi, kardeşi olmak daha güzel. Yıllarca kollarına, atletlerine imza atmamı isteyenleri geri çevirirdim. Yapamazdım, çünkü saygısızlık olurdu. O insanlardan farklı bir yerde değilim ki... Hiçbir zaman da kendimi o farklı yere koymadım. Ben kendi işimi yapıyorum, onlar da kendi işlerini yapıyorlar. Bir yandan şarkı söyledim, diğer yandan da bir misyon yüklendim. Bu yüklendiğim misyon da şu; bu adam hiç kimseden lafını esirgemez, doğrunun yanında durur, şimdi yalancının mumunu söndürür. İsim vermeyeyim, zamanında birini Sezen Aksu’ya rakip gösterdiler. Ben çıktım, “Sezen Aksu onun kulaklarından alır, gitar diye akort eder” dedim. Bunu söylemek bana düştü, çünkü birine saygısızlık edilmesini sevmiyorum.
* Nilüfer de size aynı şeyi yaptı...
- Evet, Nilüfer güzel bir şey yaptı. İnanın ben de onun için aynısını yapardım. Eski dosttan düşman olmaz. Umarım ki iyi şeyler gelişir. Ben Nilüfer’e hiçbir zaman barışılmayacak, geri dönülmeyecek laflar etmedim.
SANILANIN AKSİNE PARAYI HİÇ SEVMEM
* Sizin için “Kayahan parayı çok sever” denir.
- Ben parayı hiç sevmem, onunla da hiç alakam yoktur.
* Besteleriniz için 100 bin lira istiyorsunuz ya...
- Türkiye’de bestecinin adı anılmazken bir kavga başlattım, “Arkadaşlar besteci önemlidir, ben de bestelerimi bu kadara veriyorum” dedim ve yüksek fiyata verdim. O dönem 1 milyon plak satıldığında kazanılan para 2 milyon liraydı. Ama burada Kayahan’ın aldığı 50 bin lira konuşuldu. O plak neden bu kadar satıyor; o verilen 50 bin liralık şarkı yüzünden... Bu konuşmalar komik geliyor bana. Parayı çok sevmem, sadece saçma sapan yerlere para harcanmasını kabul etmem. Marka almam, ama biri hediye ederse onu giyerim mesela. Kapımdaki arabaların en genci 10, en ihtiyarı 20 yaşında. Götürdüğü kadar gidiyoruz. Bizim ambalaja ihtiyacımız yok. Bizim işimiz şarkılar. Zaten bunu anlatıyoruz.
AVRUPALI MESLEKTAŞLARA GÖRE FAKİRİM
* Sanırım tek lüksünüz tekne...
- Tekne de değil. Onu çok ucuza aldım. Bir evlat gibi baştan sonra kendi ellerimle, ustalarla beraber yaptım. Kendim için ayda 500 lira harcamıyorumdur. O da sigara param. Eskiden içki içiyordum, şimdi onu da içmiyorum. Başka masrafım, lüksüm yok. Tabii ki Türkiye şartlarına göre durumum çok iyi ama inanın Avrupalı meslektaşlarıma göre fakirim.
EVİMİ VE TEKNEMİ SATIYORUM
* Sizin için hatıralar çok önemliymiş...
- Ben kızımın 1 yaşındaki elbisesini, karımın gelinliğini, her şeyi saklarım. 10’uncu yılımızda içtiğimiz kadehi, üzerine tarih yazarak saklarım. Aslı Gönül’ün ilk yaptığı resimleri, Beste’nin bana aldığı hediyeleri her şeyi ama her şeyi saklarım. O yüzden evleri sattıkça, bunları koyacak yer bulamıyorum.
* Evlerinizi mi satıyorsunuz?
- Gömeç’teki Gönül Köşkü’nü satıyorum. Altı yıldır gidemiyoruz çünkü. Kulağımda bir sorun olduğu için tekneye de gidemiyorum, onu da satıyorum. Ki o teknede büyük hatıralarım var. “Canımın Yaprakları” kasetini o teknede kaydetmiştim. Dediğim gibi artık kullanmadığım için satıyorum.