Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2006 20:07
Setur seyahat acentesinin Turizm Koordinatörü Oktay Temeller, çok tecrübeli bir turizmci. Yolcu gemisiyle turlara katılacak olanlara aşağıdakileri öneriyor:
Limana ilk geldiğinizde rezervasyon evraklarınızı alarak, bir fotoğrafınızı çekiyorlar ve size bir "cruise card" ya da "boarding card" veriyorlar, pasaportunuz ise gemide resepsiyonda muhafaza ediliyor. Gemilerin çoğunda kimlik, kredi kartı ve oda anahtarı olarak geçen bu kartı sakın kaybetmeyin. Bu kartla gemiye girip çıkıyorsunuz. Odanızın kapısını genelde bu kart açıyor. Geminin alışveriş merkezinde, barlarda, restoranlarda, ekstra her harcamanızda nakit yerine bu kartı kullanıyorsunuz. Gerçi bunun da riski, tur bitiminde gelen sürpriz fatura! Para cebinizden doğrudan çıkmayınca, harcama eğiliminiz artıyor!Gemiye erken gelmeye çalışın ki etrafı öğrenecek vaktiniz olsun. Ne de olsa yüzer bir şehirdesiniz. Kredi kartınızın slibini resepsiyona (Purser’s Desk) bırakırsanız, bütün harcamaların faturası son gece kapınızın altından kabininize bırakılıyor. Hesap doğruysa başka bir işlem yapmanıza, kuyruklarda beklemenize gerek kalmıyor.Bazı gemilerde koyu takım elbisenin şart olduğu "Formal Night"lar (Resmi Gece) düzenleniyor. Kıyafetinizi unuttuysanız dert etmeyin, ücreti mukabilinde smokin bile kiralayabiliyorsunuz! Bu gecelerin en eğlenceli tarafı şık şıkıdım fotoğrafçılara poz veren Amerikalıların rüküşlükleri. Gemilerin bir kısmında yemeklerin iki ayrı saat düzeni var. Genelde saat 18.00 veya 20.00 olan bu alternatiflerden birini seçmeniz lazım. Türkler çoğunlukla tercihlerini ikinciden yana kullanıyorlar. Norwegian gibi bazı şirketler "Free Style Cruising" (Serbest stil yolculuk) dedikleri kavramları tercih ediyorlar. Ne belli bir saatte
yemek yeme mecburiyetiniz var, ne de resmi kıyafet. Bu arada restoranlarda garsonluk yapan Türkler de var. Garsonunuzun Türk olması sizi İngilizce olan mönüleri tercüme etme zahmetinden kurtarıyor. Restoranlarda her gün ayrı bir mönü çıkıyor. Bazen Fransız, bazen İtalyan geceleri yapılıyor. Kaptan’ın Veda Yemeği, Beyaz Saray Mutfağından gibi ilginç temalı mönüler de belli günlerde yolcuların beğenisine sunuluyor. Yemek alternatifleri o kadar çok ki. 24 saat açık büfeler, 5 çayları, gece büfeleri, her şeyin sadece çikolatadan yapıldığı çikolata çılgınlığı büfeleri. Sakın mazoşist duygularınızın kurbanı olmayın, kendinize acı çektirmeyin, "dudaklarda bir dakika, kalçalarda yıllar boyu" söylemlerini unutun,
diyet yapma fikrini dönüşe saklayın ve kendinizi yemekten mahrum bırakmayın.Gemideki programların, varılacak limanlarla ilgili bilgilerin ve etkinliklerin yazıldığı günlük gazete bir gece öncesinden odanıza bırakılıyor. Böylece bir sonraki gününüzü önceden programlayabiliyorsunuz.Gemilerin çoğunda ücretsiz oda servisi var. Kahvaltınızı yatağınızda alabilir veya çorbanızı sevgilinizle başbaşa kabininizde içebilirsiniz.Kabinlerdeki televizyonlardan, geminin çeşitli noktalarındaki kameraların görüntülerini, kaptan köşkünden görünenleri dışarı çıkmadan seyredebilirsiniz. Gösterimdeki en son filmleri izlemek de cabası. Gemilerde her yaşa ve her zevke hitap eden eğlenceler var. Mini golften dans yarışmasına, şarap tadımından değerli taşlar seminerine kadar her türlü etkinlik mevcut. Dini ayinler, Rotary, Lions toplantıları da sık rastlananlardan. Bazı gemilerde Wedding Chapel dedikleri düğün törenleri için kullanılan kilise bile bulunuyor! Bir de şifreli toplantılar var. Doktor Bill ve arkadaşları bir araya geliyorsa anlayın ki içkiyi bırakan Anonim Alkolikler’in toplantısı var. Dorothy’nin Arkadaşları veya Gökkuşağı toplantısı da gayler için düzenlenmiş bir etkinlik anlamını taşıyor.Gemilerde internet, telefon hizmeti bulunuyor, dünyanın önemli gazetelerini uydu aracılığıyla basıp odanıza getiriyorlar. Bu hizmetler oldukça pahalı, ancak indiğiniz her limanda internet kafe ve telefon bulabiliyorsunuz.Gemilerde çalışan personel işini çok iyi yapıyor, bunun nedeni de kazançların büyük kısmının bahşişlerden gelmesi. Çoğu gemide içtiğiniz her içkiye doğrudan yüzde 15 bahşiş ilave ediliyor. Genelde oda temizlikçilerine, restorandaki garson ve şef garsonlara bahşiş veriliyor. Bazı şirketler de "bunu hiç dert etmeyin" diye hesabınıza her gün 10 dolar civarında bir tutarı bahşiş olarak kaydediyorlar!
YAZARDAN TAVSİYELERGemilerde penceresi olmayan, içerde kalan kabinler daha ucuz. Kabini sadece yatmak için kullanacaksanız uygun olabilir. Klostrofobikseniz, kendinizi mezara girmiş gibi hissedebilirsiniz. Obstructed view (Kısıtlanmış manzara) diye geçen kabinlerin önünde genellikle filika veya gemiye ait bir başka parça vardır, bu da aslında kamaranızdan fazla bir manzara göremeyeceğiniz anlamına gelir. Geminin başındaki kabinler makine dairesinden uzak oldukları için sessizdirler ama dalgada sallanmayı daha fazla hissettirirler. Gerçi yeni nesil gemilerin çoğunda geminin dalgalardan sallanmasını minimuma indiren hidrolik stabilizatör sistemi bulunuyor. Eğer denizde geçirilen gün sayısı fazlaysa balkonlu kabinleri tercih edebilirsiniz. Parayı gözden çıkardığınız takdirde, kapısında sürekli Butler (Sadece size hizmet eden özel görevli) bulunan, hatta içinde piyano ve bilardo masası bile olan kabinlerde kalabilirsiniz!Uğranan limanlarda ziyaret edilebilecek yerler için gemiden satılan turlar genelde pahalıdır. Lisan biliyorsanız ve maceracı bir ruha sahipseniz, indiğiniz limanda taksicilerle anlaşarak kendi tur organizasyonunuzu yapabilirsiniz. Bazı turlarda Türkçe rehberlik hizmetleri oluyor, o turlara katılmanızı tavsiye ederim.Geminin uğradığı limanları ve o limanlarda kalış sürelerini iyi kontrol edin. Özellikle Karayipler’de limanların bazıları sıradan ve oralarda durmak tam bir vakit kaybı oluyor.