Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2005 00:00
Saygıdeğer Güzin abla, şu an söze ‘Ne mutlu türküm diyene... ’ diye başlamak istiyorum.Nedenini açıklayacağım; Gelibolu filminin daha doğrusu belgeselinin Almanya’da vizyona girdiğini duyar duymaz, babamla beraber izlemeye gittik. Ama karşılaştığımız manzaradan şoke olduk. Koskoca sinemada topu topu 20 kişi vardı, inanın çok üzüldük.
Film, gerçekten harikaydı. Hala gözlerim doluyor, ağlıyorum. Çok etkilendim. Ama bir o kadar da üzüldüm. Neden böyle konular biz buradaki Türklerin özellikle gençlerin pek ilgisini çekmiyor? Neden ‘Türküm’ diye övünürken tarihimiz hakkında bir şey bilmiyoruz; daha da kötüsü öğrenmeye de pek meraklı değiliz? Gelibolu belgeseli yerine başka bir Türk filmi olsaydı, eminim ki, sinema tıka basa dolu olurdu. Ama böyle bir konuya gelince kimsenin umurunda değil. Benimle beraber az sayıda genç vardı. Keşke daha fazla izleyici olsaydı. O zaman vizyondan bu kadar çabuk kaldırmazlardı. Düşündüm de belki sizin sayenizde Almanya’daki Türklere sesimi duyurabilirim, dedim. Türk«üm demekle olmuyor bu iş. Orada ne şehitler vermişiz, neler çekmiş o askerlerimiz. Bunları biraz olsun anlayabilmek için izlemeleri gerekirdi. Bugünümüze şükredelim; orada şehit olanlar da bizim yaşlarımızda gencecik insanlardı. İşin ilginç yanı: Her sene Gelibolu’ya yüzlerce Yeni Zelandalı turist geliyor. Orada şehit olmuş dedelerini, büyük dedelerini ziyaret etmek için.Ama biz burada evimizden kalkıp sinemaya bile gitmiyoruz, bırakın Gelibolu’ya gitmeyi! (ki ben Gelibolu’ya da gittim) Hayat dizilerden, aşk hikáyelerinden ibaret değil. Bunlar bizim gerçeklerimiz. Bunlar tarihimiz. Almanya«da yaşadığımız için iki kültür arasında kaldığımız doğru, ama yine de bunu bir avantaj olarak görmeliyiz. Bu bir mazeret olmamalı, iki kültürü de, tarihimizi de bilmek,gerekmez mi? Benim gibi düşünen pek çok arkadaşımın da olduğunu biliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.RUMUZ: YILDIZ Y.Asıl ben sana teşekkür ederim, sevgili genç okurum. Bu yazdıkların beni o kadar mutlu etti ki! Avrupa’da yaşayıp da, Türk olduğunu unutan, bugünkü huzurlu ve mutlu yaşamını tarihimizdeki bu dev yürekli insanlara borçlu olduğumuzu düşünmek bile istemeyenlere çok yerinde bir sitem bu yazın. Hala senin gibi gençler olduğunu görmek beni umutlandırıyor. Oğlum tam 10 kez göz ameliyatı oldu Sevgili ablacığım, 42 yaşında bir anneyim. İki sene önce 19 yaşındaki oğlumda ‘Retina yırtılması’ diye bir şey oldu. 10 kez ameliyat ettiler; şu anda da hastanede yatıyor, bir daha ameliyat gerekiyormuş. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Ne olur yardım edin. Oğlumun iyi olması için canımı veririm, ne olur yol gösterin! RUMUZ: HATİCE-DENİZLİBu sorunun önemini anlamaz mıyım, 1.5 yıl önce ben de retina yırtılmasından neredeyse gözümü kaybediyordum. Allah bin kere razı olsun, göz doktorum Prof. Dr. Yusuf Durlu gözümü lazerle ameliyat etti. Kurtuldum. Eminim sizin için de elinden geleni yapacaktır. Kendisi şu sırada Kadıköy Caddebostan Veni Vidi Göz Hastanesi’nde hastalarına bakıyor. TEL: 0 216 386 95 90-91 0 216 411 20 50Tanışalı iki ay oldu evlenmek istiyorSevgili Güzin abla sana yazdığım bu mektubu lütfen pazartesi günü yayınla ama lütfen pazartesi olsun. Almanya’da yaşayan 19 yaşında bir genç kızım. Bir kafeteryada çalışırken bir gençle tanıştım, ondan çok hoşlandım. Beraber olmaya karar verdik. Ama bir endişem var: Erkek arkadaşım sekiz ay önce Almanya’ya gelmiş ve oturma izni yok. Ben ise her türlü hakka sahibim. Biz ilişkiye başlayalı daha iki ay oldu. Ama o hemen benimle evlenmek istiyor. Oysa ben evlenmeyi daha uzun süre düşünmüyorum. O ise ısrar ediyor. Bana göre erkek arkadaşım benimle evlenip buradaki haklarımdan yaralanmak istiyor. Aslında sanki beni sevmiyor. Ben bu konuyu açmasam da o kendiliğinden ‘Seninle bu yüzden beraber değilim’ diyor. Yine de kafamdaki soru işareti sürüyor. Sanırım en iyisi ayrılmak. Sana göre ne yapmam lazım abla?RUMUZ: İLKBAHARKızım, senin gibi pek çok genç kız bu endişeyi duyuyor ve bana yazıyor. Demek ki, bu oralarda çok sık karşılaşılan bir sorun. Gerçekten de yeni tanıştığın bir insanın böyle evlenelim, diye tutturması, hele senin düşüncelerini okur gibi, ‘Bunun için evlenmek istemiyorum’, demesi sanki kendini ele vermek için yeterli gibi görünüyor. Yine de günahını almayalım, ama hemen evlenmeye karar verme, işi zamana bırak. Bu düşünceni ona belli etmeden bekle. Bakalım senin evlenmediğini görünce, kendine yeni birini bulmak için seni bırakacak mı?
button