Geleneksel pazartesi postası

Güncelleme Tarihi:

Geleneksel pazartesi postası
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2003 00:00

UYUMAM LAZIM HEM DE SEVMEDİĞİM BİRİYLE... Sabahları beni alıp işe götüren, akşamları da eve bırakan bir nişanlım var. Dolmuşa bile binmemi yasakladı! Evet, artık böyle olduk. Halbuki, tanışmamızın 3. günü yaptığı evlenme teklifiyle havalara uçmuştum. Sahil yolundaki o şık restoranda, tüm ışıklar sönüp düğün marşı çalmaya başladığında, garsonlar ellerinde meşaleler ve çiçekle bana geldiğinde şok olmuştum. Tanımadığım insanlar, ‘‘Allah mesut etsin!’’ diye alkışlamışlardı bizi. Her şey çok güzeldi. Ne değişti ben de bilmiyorum ama büyü bozuldu. Ona gülümsemek dahi istemiyorum. Birbirimizi anlamıyoruz, beni hırpalıyor ve yoruluyorum. İlk gün Divan'da buluştuğum o güzel yüzlü adam yok artık! Bir çam ağacı vardı, Divan'ın önünde, ‘‘Bakar mısın, bu ağaç dans ediyor’’ demiştim. Gülmüştü. ‘‘Hayat dolusun!’’ demişti. Ben ağaca hayran olmuştum o bana. Peki ne değişti hayatımızda? Dün gece bir yerlerden yemek aldık, ben dışarıda onu bekliyorum, kapıda kocaman bir heykel var, ayak ayak üstüne atmış. Çok hoşuma gitti, ‘‘Nasıl şeker oturuyor, bak. Üstelik konuşuyor!’’ dedim. Öyle bir bakış fırlattı ki, bütün akşamım zehir oldu. Aklıma dans eden ağaç geldi, o gün de acaba tıpkı bugün olduğu gibi ‘‘Sen salaksın’’ der gibi bakmıştı da, ben mi fark etmemiştim? Ona hiç gülümsemek gelmiyor artık içimden. İnsan sevdiğiyle uyumalı değil mi? Hele benim gibi hayatında dans eden ağaçlar, konuşan heykelleri olan insanlar. Ha bir de büyük sözü dinlemek gerekiyor, annem, ah canım annem, çok söyledi acele etme diye ama geç oldu anne! Uyumam lazım hem de sevmediğim biriyle... (Melis K.)- Baksana Melis. Uyan! Ve hemen çık o yataktan! İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Ayrılmak istersen ayrılırsın. İstersen de sabah-akşam dolmuşa binersin. Neden gırtlağına çöken, nefes almanı engelleyen, yaşam alanını daraltan bir adama tahammül etmen gereksin ki? Evet ağaçlar dans ediyor, heykeller konuşuyor. Hayata böyle bakabildiğin için mutlu olmayı acayip hak ediyorsun. Seni buruşmuş bir salatalığa dönüştürecek bir adamla işin ne? Hepimizin, her zaman çark etme, ‘‘O zaman öyle hissediyordum şimdi başka türlü hissediyorum’’ deme hakkımız var. Hakkımız olmayan tek şey, kendimize verdiğimiz o salak sözleri tutmak adına, kendimizi kandırmak...HİÇBİR ŞEY YAZAMAMA SANATI... Geçen haftaki ‘‘Hiçbir şey yapmama sanatı’’ yazın, ‘‘Hiçbir şey yazamama sanatı’’na iyi bir örnek! Tuhaf bir şekilde sevgilinle ilgili tek bir kelime de yok o yazıda. Yoksa sevgilin seni... (Cevat E.)- Çok özür diliyorum ama henüz terk etmedi! Oysa, hep söylüyorum ‘‘Cevat Bey diye biri var benim mutluluğum onu sinir ediyor. Terk et ki, adam sevinsin.’’ Sevgilim de inat, 299 sene senden ayrılmayacağım diyor. N'yapacağız şimdi?!KIZLARIMIZI DEJENERE EDİYORSUN... Bakın hanımefendi, özel yaşamınız size kalsın. Da... Yeni yetişen kızlarımızı dejenere olmaktan koruyalım. Elbette, onların da flörtleri olacak ama belli ölçüler dahilinde! Şahsen ben kızımı Mikonos'a ya da Santorini'ye sevgilisiyle yalnız tatile göndermem. Ama sayenizde bunların hepsini öğrenmekteler. Yarın öbür gün karşımıza böyle taleplerle çıkacaklar. Gideceklerse kocalarıyla gitmemeliler zira... (Emre Ç.)- İlahi Emre Bey! Kızlarınızın sizin ‘‘tasvip etmediğiniz şeyler’’i yapmaları için Mikonos'a gitmeleri gerekmiyor ki! N'olur yani kızlarınıza güvenseniz ve diledikleri gibi yaşamalarına izin verseniz. Vermediğiniz takdirde, onlar yine kafalarına göre takılacaklar ve babalarını hep idare edecekler. Türkçesi yalan söyleyecekler! O sözünü ettiğiniz ‘‘belli ölçüler dahilinde flört’’ü onlar zaten kendileri ayarlayacaklardır, siz hiç merak etmeyin. Tercih size kalmış tabii ama bence baskısından kurtulmanın özlemle beklendiği zavallı bir baba haline gelmeyin...TUVALETTE KOZMETİK ÜRÜNLERİN ARKASINI OKUMAK... Ben de öyleyim. İlla ki bir şeyler yapmalıyım. Tuvalette bile otururken, sağda solda bulunan temizlik veya kozmetik ürünlerinin arkasını çevirip okumak zorundayım! Neden? Bedenen hareketsiz olduğum tek an uyku. Uykuda da boş durmuyorum aslında. Her gece gördüğüm rüyayı hatırlıyorum, orada da hep hareket halindeyim. Sen de zaman zaman avuçlarından enerji yayıldığın hissediyor musun? Hatta yanında oturan biri sana vücudundan bir ısı aldığını söyledi mi? Henüz menopoza giremeyecek kadar gencim. Nedir bu? Teşhisini koyarsan bana da söyle. (Zuhal K.)- Kafadan zorumuz var galiba! Bu sürekli bir eylem içinde olma halinin bir tür hastalık olduğunu düşünüyorum. Ama bizim gibi insanlar tahmin edemeyeceğin kadar çok. Muş yani. O yazı üzerine öğrenmiş bulunuyorum. Kelin merhemi olsa kendi kafasına sürerdi. Bir şey yapmam lazım ya! Seni öpüyorum. Eylemsiz bir hafta diliyorum!SEVGİLİNLE RÖPORTAJ YAP...Neden bu hafta, sevgilinle röportaj yapmıyorsun? Onca adamın aşk ve kadınlar hakkında düşündüklerini sayende öğrenmişken, sevgilinin başı kel mi! Onu neden aşka dair sorularla sıkıştırmıyorsun? (Binnaz Ç.)- 1. Evet başı kel. 2. Ama dünya güzeli bir kel. 3. Geç kaldım, Devrim Sevimay, Haftalık Dergisi'nde onunla bir röportaj yapmıştı. 4. Üstelik çok güzel bir röportajdı, kıskandım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!