Röportaj: Dilek DALLIAĞ
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2005 01:28
‘Kadife sesli yorumcu’, ‘Çikolata renkli sanatçı’ tanımlamalarıyla bir döneme imzasını atan, 1985 yılında başladığı ‘Müzik Yelpazesi’ programına halen devam eden Sezen Cumhur Önal, geçtiğimiz günlerde Fransa Kültür Bakanlığı’nca Chevalier De L’ordre ödülüne layık görüldü.
Yazdığı şarkı sözlerinin yer aldığı 45’liklerle birçok ünlüyü şöhrete taşıyan ve yabancı yıldızlara da Türkçe şarkılar okutmayı başaran Önal, ‘Ben geçmişi satıyorum’ diyor.
- Kimler sizin sayenizde ünlü oldu?
45’lik plaklar döneminde, plağın tutmazsa ikinci plak yapılmazdı. Ve ben sözlerini yazdığım şarkıyı söyleyen her sanatçıyı sanırım ilk plağında şöhrete taşıdım. Tanju Okan, Kamuran Akkor, Özdemir Erdoğan, Selçuk Ural, Mehmet Taneri, Aydın Tansel gibi isimlerin ilk plağı benimdir. Radyo günlerinin en güzel şarkılarını şimdi satıyorum. Bir bakıma geçmişi satıyorum ben yani...
- Radyo günlerinin tadı başkaydı diyorsunuz yani...
Radyo günlerinden gelen bir rüzgar var hayatımda... O rüzgarda ise gençlik günlerimin en güzel anılarını süsleyen şarkılar yer alıyor. Onlar bir döneme tanıklık eden parçalar... Radyo günlerinin tadı ve keyfi başkaydı gerçekten. O dönemin şarkılarında ve şarkı sözlerinde seven, birbirini isteyen kalplerin, birbirini arzulayan dudakların, birbiri için çarpan yüreklerin sedaları vardı. Rahmetli Baki Süha Ediboğlu, Faruk Yener, Tarık Gürcan bizi imtihandan geçirmişti mikrofona çıkarmak için. O radyo günleri kimileri için çok uzaklarda kalmış olabilir. Ama onların tadına varmış insanların, o günleri unutması mümkün değil. Ben şimdi yazdığım şarkılarla, o şarkıları seslendiren sanatçı dostlarımın güzel soluklarıyla hayatımın bu döneminde, çok mutlu oluyorum. Tanju Okan, Ertan Anapa, Selçuk Ural, Özdemir Erdoğan, Aydın Tansel, Mehmet Taneri, Füsun Önal, Nilüfer, Kamuran Akkor benim yazdığım şarkılara hayat verdi. Onlarla gurur duyuyorum.
- Çok iyi isimlerle çalıştınız... Bir müzik adamı için bu büyük şans...
Ben geçmişi yüreğinde taşıyan, yaşatan ve yaşayan birisiyim. Bunlar da hiç eskimeyen şarkılar. ‘Müzik Yelpazesi’ programlarında konuk ettiğim sanatçılardan bu şarkılar dinlendiği zaman insanların gözlerindeki pırıltıdan kendime pay çıkarıyorum. Biz şanslıydık. Yaptığımız işin bilincindeydik, çalışkandık. Ve evet, en büyük şansım çok yetenekli insanlarla çalışmaktı. Saydığım isimlerin dışında Ayten Alpman, Yavuz Özışık, Selma Güneri, Nazan Şoray da var. Sesleri güzeldi, şarkıları şarkıcı gibi söylüyorlardı.
- Bir de yabancı starlar var...
Yurtdışına gittiğim zaman, yabancı şarkıları orada Türkçe okutmak gibi bir fırsatım oldu. Bu bir şans kapısıydı. Yani yıldızlarla buluşmak gibi bir şeydi. Önce Fransa’da, sonra İtalya ve İspanya’da... O şarkıcıların söyledikleri Türkçe şarkıların güzelliğini görünce, bizimkiler de uyandı! Hayata bir başka baktılar. Örneğin Zeki Müren Bey de benim yazdığım sözlerle batı müziği söyledi.
- Yurtdışında kimlerle çalıştınız?
Johny Hollday ‘Altın Yüzük’ ve ‘Yeşil Gözler İçin’ isimli parçalarımı söyledi. Patricia Carli ‘Bir Gün Sana Döneceğim’, ‘Özlerim İstanbul’u’, ‘Yedek’ ve ‘Mektup’u, Edith Piaf’ın kocası Yunan asıllı Theo Sarapo da ‘O Günler Nerede’ ve ‘Senden Emin Olsam’ı okudu. Ayrıca Sacha Distel’e yazdığım ‘Kime Derler Sana Derler’, Ajda Pekkan’ın Vahi Öz’le ‘Babamız Evleniyor’ filminde dans ederek söylediği, aynı zamanda ‘Kolejli Kızın Aşkı’ filminde Çolpan İlhan’ın Ayhan Işık’a söylediği parçadır.
- Bu çalışmalarınızın sonucunda da Chevalier De L’ordre ödülüne layık görüldünüz. Bundan bahsedebilir misiniz?
Fransa Kültür Bakanı Fransız-Türk dostluğuna ve çalışmalarına yaptığım katkı dolayısıyla bir onur ödülü verdi. Bu beni çok mutlu etti tabii... Bu gelişmeler, insanın yaşamındaki yeni ve ak sayfaların müjdesi oluyor. İnsan şevk duyuyor. Bu sanatçılara ve edebiyatçılara verilen çok önemli bir ödül, onur duydum.
Bir ekran klasiği
‘Müzik Yelpazesi’ programıma 1985 yılında, ikinci kanalla başladım. 1998’e kadar aralıksız devam ettim. Oradan ayrıldım ve bir yıl sonra Kanal D’ye geçtim. Şimdi yine TRT2’deyim. 48 program bitti, halen devam ediyorum. Genç kuşağın geçmiş günlerden kalan müziğe olan tutkusu sürüyor bence... Onların müthiş bir estetiği ve müzik zevki var. Müzik Yelpazesi’ne olan ilgiden bunu anlıyorum.