Geçmişi aşıyorlar

Güncelleme Tarihi:

Geçmişi aşıyorlar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2004 00:45

Son yıllarda Türkiye ve Yunanistan ilişkilerindeki yakınlaşma, eğitimde de yansımalarını gösteriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve merkezi Midilli’de bulunan Yunanistan’ın Ege Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen yaz programının başlığı, ‘Türkiye ve Yunanistan: Geçmişi Aşıp Geleceğe Bakmak’. Türk ve Yunanlı öğrenciler ağırlıklı olmak üzere toplam sekiz farklı ülkeden öğrencilerin devam ettiği programla, Türkiye ve Yunanistan arasında uzun süredir yaygın olan önyargılara karşı yeni yaklaşımlar geliştirilmesi hedefleniyor.

Birbiri için ‘Suyun öte yanı’ olan Yunanistan ve Türkiye arasındaki, özellikle 1999 depreminden sonra ivme kazanan yakınlaşma, eğitim alanında da kendini gösteriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ile merkezi Midilli’de bulunan Yunanistan’ın Ege Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen ‘Türkiye ve Yunanistan: Geçmişi Aşıp Geleceğe Bakmak’ konulu yaz programı, ‘iki kıyıdan’ öğrencileri buluşturdu. Programa, 21 Türk ve 10 Yunanlı öğrencinin yanı sıra, Bulgaristan, Romanya, Kırgızistan, Moldova, Ukrayna ve Amerika’dan gelen öğrencilerle birlikte, toplam 37 öğrenci devam ediyor. Ege’nin iki kıyısıdaki sosyal, kültürel, politik, ekonomik ve kültürel gerçekler konularında ortak anlayış ve hassasiyet geliştirmek amaçlanıyor.

İstanbul Bilgi ve Ege üniversitelerinden akademisyenlerin katıldığı seminerlerin başlıkları arasında, ‘Yaygın kültürel konular: Benzerlikler ve farklılıklar’, ‘Soğuk savaştan sonra Türk-Yunan yakınlaşması’, ‘Yunan Bağımsızlık Savaşından Birinci Dünya Savaşına’, ‘Bizans’tan Osmanlı İmparatorluğu’na: Süreklilikler ve Değişimler’, ‘Türk-Yunan ilişkileri: Meydan okuma ve sınırlamalar’ yer alıyor.

37 ÖĞRENCİ VAR

Programa, Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra Bulgaristan, Romanya, Moldovya, Kırgızistan, Ukrayna ve Amerika’dan toplam 37 öğrenci katılıyor. Duyurusu üniversiteler aracılığıyla yapılan programa, 117 kişi başvurdu. Değerlendirme komitesi tarafından belirlenen öğrenciler, programa katılmaya hak kazandı. Eğitimleri ise, iki üniversitenin akademisyenleri veriyor.

Bu yıl ikincisi düzenlenen programa katılan öğrenciler, 6-23 Temmuz arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler, diplomasi, tarih, sosyoloji ve kültür sanat konusunda yapılan derslere katılıyor. Programın 25-30 Temmuz tarihlerinde Midilli Adası’nda devam edecek olan ayağında ise, ‘STK’lar ve barıştaki rolleri’, ‘Film yapımı’ ve ‘Ege’nin gastronomik gelenekleri’ başlıklı atölyeler gerçekleştirilecek.


GERÇEKÇİ OLMALIYIZ


Paraskevi Demourtzidou (Aristotle University-Yunanistan): Üniversitede, Türk-Yunan ilişkilerinin düzeltilmesinde sivil toplumun rolünü araştırıyorum. Son beş yılda sivil toplumun işbirliği o kadar gelişti ki, birbirleriyle anlayış içerisinde, her iki tarafa da yarar sağlayacak projeler gerçekleştirmek istiyorlar. Türk-Yunan ilişkilerinde gerçekten yeni bir dönem başladı ama bu yakınlaşma konusunda daha ‘gerçekçi’ olmamız lazım. Tarihe baktığımızda, Atatürk-Venizelos gibi birçok yakınlaşma görüyoruz ama bunlar bir şekilde sona ermiş. Şu anda elimizde olanı tutabilmek için bence biraz daha gerçekçi ve temkinli davranmamız gerekli. Popüler anlamda yakınlaşma oluyor ancak, siyasi diyalogda Kıbrıs, kıta sahanlığı gibi geçmişten süregelen birtakım ciddi problemler var. Yakınlaşmayla kazanılan ivmeyi bu konuları çözmek için kullanmalıyız.


HİÇBİR ŞEY İMKANSIZ DEĞİL


Ali Bilgiç (Bilkent Üniversitesi): Ege’nin iki yakasında yaşayan, bu kadar yakın iki kültürün birbirinden bu kadar uzak olmasının, ülkeler arasında aşılmaz duvarlar oluşturduğuna inanıyorum. Bence kişisel yakınlıklar bu duvarların yıkılmasında çok önemli. Yunanistan’ı 500 sene Osmanlılar yönetmiş. Bunları unutmak çok büyük çaba gerektiriyor. Geçmişi öğrenip ondan ders alarak, geleceği daha düzgün kurabilmeliyiz.

10 yıl önce, Almanya ve Fransa’nın AB’nin temelini atacağını kimse düşünemezdi. Gördük ki hiçbir şey imkansız değil. Zamanında dar görüşlü politikacıların -ne yazık ki- oluşturdukları kalın duvarlar da aşılamaz değil. Genel olarak kullanılan terim, ‘yeniden yakınlaşmak.’ Yani zaten yüzyıllarca birlikte yaşamışız. Yapmamız gereken, cesur olup dostluk kurmak.


YAKINLAŞMA DEVAM EDECEK


Gerasimos Antypas (Universite De Montreal-Kanada): Yunanistanlıyım ancak Kanada’da doğup büyüdüm. Yunanistan’a çok sık gidiyorum. Toplumdaki değişiklerde, kültürlerararası diyaloğun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii ki iki ülke arasında görmemezlikten gelemeyeceğimiz düşmanlıklar olmuş bunları bir yana koyamayız. Ancak, iki ülkeyi birleştiren tarihi ve kültürel çok önemli şeyler de var. 1999’da başlayan yakınlaşmayı çok olumlu buluyorum. Bizim jenerasyonun önündeki zorlu görev, bunun bir döngüden ibaret olmamasını sağlamak ve bunun devamını getirmek.

Son yıllarda dünyada Türk-Yunan ilişkileri üzerine literatüre baktığımızda, akademisyenler gelişen ‘dostluğu’ inceliyorlar. Demek ki bir dostuk gelişebilir. 99’daki deprem ve Yunanistan’ın kazandığı kupada Türklerin nasıl davrandığına baktığımızda, halkın da bu dostluğa destek verdiğini düşünüyoruz.


AYRIMA GEREK YOK


Alexander Trifautan (State University-Moldova): Buraya gelmeden önce önyargılarımı sıralayan bir defterim vardı. Yönetim anlayışı ve toplumun, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gibi olduğunu düşünüyordum. Programa geldiğimden beri önyargılarım yok oldu. Gelişmiş ve demokratik bir toplum olduğunu gördüm. Amacım, öğrendiklerimi ülkemde sorunları nasıl çözeceğimiz konusunda faydalanmak. Ülkeler arasındaki sorunların çözümlenmesine yönelik Latin Amerika’da bir programa ve İsrail-Filistin çatışmasını irdeleyen bir programa katıldım.

Bu bölgede günümüzün en güncel ülkeler arası anlaşmazlık giderme yöntemleri uygulanmış. Bence bugünkü durumun nedenleri tarihten ders almamak ve tarihi tek taraflı okumak. Konulara farklı açılardan, objektif olarak bakmak gerekiyor. Sorunlar devam ediyor olabilir ama bu, çözülmeyeceği anlamına da gelmiyor. Önce sorunların olduğunu kabul etmek, sonra objektif olarak anlayabilmek ve bunlara çözümler getirebilmek gerekli.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!