Güncelleme Tarihi:
Cansel Elçin (Selim) / Aşk ve intikam peşinde
Yeni dizinizde bir dolandırıcıyı canlandırıyormuşsunuz, doğru mu?
- Evet, eskiden dolandırıcılık yapmış Selim adında bir adamı canlandırıyorum. Hapishaneye düşmüş, tahliye oluyor. Aşkın peşinde koşan biri Selim ama kendisi de farkında değil aslında aşkın peşinde koştuğunun... Tabii bir de intikam peşinde...
Selim karakteri için bir hazırlık süreciniz oldu mu?
- Proje belli olduktan sonra çekimlere kadar 2,5 aylık bir sürem vardı. O süreyi hazırlık yaparak geçirdim. Karakterin yürüyüşü, kompleksleri, travmaları üzerinde çalıştım. Konuları biraz benzediği için “Raydan Çıkanlar” ve “Yetenekli Bay Ripley” filmlerini izleyip oradaki karakterler üzerine düşündüm. Bir de Selim bir dönem barmenlik yapıyor, o yüzden uluslararası yarışmalarda ödüller kazanmış bir kişiden şişe çevirme hareketleri üzerine dersler aldım. Böyle dönemlerde karakterinizle birlikte yaşıyorsunuz, hep onu düşünüyorsunuz. Ben de hikâyeyi ve rolümü anlatmayı seviyorum. Bu süreçte arkadaşlarıma sürekli rolümü anlattım. Zaten anlattıkça iyice içselleştiriyorsunuz karakteri. Senaryoyu da tekrar tekrar okudum.
KÖTÜLER, KÖTÜ OLDUKLARINA İNANMIYOR
Bize de anlatır mısınız biraz Selim’i?
- Selim, kendisini suçlu görmüyor. Galiba kötüler kötü olduklarına inanmıyorlar. Amaçları var, onların peşinden gidiyor. Amaçları uğruna nereye kadar gider bilemeyiz ama onun için en önemli şey, tutkulu bir aşkın peşinden gitmek. Selim, Zeynep’i tutkulu bir aşkla seviyor, onu sahipleniyor, kıskanıyor. Çok zeki biri, zaten kendisi de “Ben çok akıllı bir adamım ama hak ettiğim yerde değilim” diyor. Zekasını kullanma biçimi biraz farklı. Zenginliğin ve paranın peşinde koşuyor. Zeynep’e de “Batsak da beraberiz, çıksak da” diyor. Hikâyenin en güzel yeri de bu.
Zeynep’le aşk yaşıyor ama sonra terk ediliyor sanırım...
- Bonnie ve Clyde gibiler. Deli deli bir aşk yaşıyorlar. “Bonnie ve Clyde”da kadın kötü. Bir yere adım attığını biliyor ama orası o kadar heyecanlı bir yer ki, ona çok eğlenceli geliyor. Hem adam kıza, hem de kız adama hayran...
GÜLME KRİZİNE GİRMEMİZ YASAK
Bodrum çekimleri nasıl geçti?
- Keyifliydi, çünkü geçmişi çektik orada. Geçmiş çok eğlenceliydi. Selim’in 10 sene önceki halini canlandırdım. İstanbul’daki çekimler de çok eğlenceli geçiyor. Güzel bir ekip olduk, çok gülüyoruz. Ama yönetmenimiz disiplinli ve otoriter, o yüzden gülme krizine girmemiz yasak.
Projeyi kabul etmenizin ilk nedeni neydi?
- Senaryo. Ben ilk senaryoya bakarım, “Aşk Tesadüfleri Sever”de de o yüzden rol aldım.
Fahriye Evcen (Zeynep) / Sevdiğim kişi için kendimden ödün veririm
Zeynep’i anlatır mısınız bize?
- Zeynep, karakter olarak çok statik ve bilinçli bir yapıya sahip. 17 yaşındaki karakteriyle şimdiki arasında bir değişiklik yok. Genç yaşta olgunluğa erişmiş. Zaten bu olgunluktan ötürü 17 yaşındayken hayatını değiştirecek bir karar veriyor. Bu da ilk bölümün sürprizi. Öte yandan ailesiyle çok mutlu, kocasını da çok seviyor.
Zeynep, gençliğinde Selim’le aşk yaşıyor. Onun yaptığı bir dolandırıcılığa ortak ya da alet mi oluyor?
- Zeynep, Selim’e âşık olduğu ve hayatını onunla birleştirmek istediği için onunla dolandırıcılık yapmaya karar veriyor. Selim de Zeynep’e “Bir kere yapacağız” diye söz veriyor. Ama olayın arkası geldiğinde Zeynep kendini kullanılmış hissediyor ve “Ben bunu yapmak istemiyorum” diyor.
YAŞIMIN GEREKTİRDİĞİ KADAR OLGUNUM
Çoğu kadın, aşkı için her şeyi yapar. Siz aşk hayatınızda kendinizden ödün verir misiniz?
- Aslında Zeynep de kendinden ödün veriyor diyemem, çünkü çok mantıklı davranıyor. Ödün verseydi, Selim’le ilişkisine devam ederdi. Böyle bir konuda kendi adıma konuşamayacağım ama genel olarak şunu söyleyebilirim; sevdiğim kişi için de, ailem için de kendimden ödün veririm. Ama beni suiistimal edecek kişiyi hayatımda barındırmam.
Kadınlar, erkeklere göre daha erken olgunlaşır derler, siz de çok ağırbaşlı duruyorsunuz...
- Ben yaşıma göre inanılmaz olgunluğa erişmiş görmüyorum kendimi. Yaşımın gerektirdiği kadar olgunluğa sahibim. Bilinçli davranırım, istediğini bilen biriyimdir. Bu noktada Zeynep’le örtüşüyoruz.
Cansel Bey sette çok eğlendiğinizi söyledi, sizin için de geçerli mi bu durum?
- Ben de çok eğleniyorum, çok harmonize bir ekibiz.
Serkan Ercan (Mehmet) / Seyirci yeni bölümleri heyecanla bekleyecek
Sizi “Yalancı Bahar”da Zeynep’in eşi Mehmet rolünde izleyeceğiz...
- Evet. Mehmet, varlıklı bir ailenin tek çocuğu. Babası tüm işleri ona devretmiş. Beş yaşında bir çocuğu var. Hayatındaki her şey iyi giden bir adam Mehmet.
Her şey yolunda gidiyor ama aniden bozulacak sanırım...
- Aniden mi bozulacak, zamanla mı bozulacak, orası dizinin gidişatına bağlı. Bu, Mehmet’in sınavı gibi olacak. Selim, hayatlarına yavaş yavaş girecek ve Mehmet’e şunu diyecek: “İyi bir ailede dünyaya gelmişsin, iyi bir iş sahibisin, iyi bir yuva kurmuşsun ama ya hayatın benimki gibi başlasaydı? Şartlar iyiyken iyi olmak kolay, bakalım ben hayatına girdikten sonra da iyi olabilecek misin?”
Yeni sezonda birçok iddialı dizi yayına başlayacak. Sizce “Yalancı Bahar” aralarından sıyrılabilecek mi?
- Ben bu diziyi hem kadrosunda beğendiğim oyuncular yer aldığı hem de iyi bir yapım şirketinin işi olduğu için kabul ettim. Senaryoyu okuduğumda da uzun sürecek ve yorgunluğuna değecek bir iş gibi geldi bana. Biz senaryoyu beğendik, ekipteki herkes birbirini sevdi, yayına çıkınca seyirci de sevecektir. Her bölüm bir diğerinin teaser’ı gibi oluyor. Bittiği yerde, devamını heyecanla bekliyorsun. Biz senaryoyu okurken de hemen ikinci, üçüncü bölüm gelsin diye bekliyoruz. Seyirci de heyecanla bekleyecek gibi geliyor.
http://twitter.com/hurriyetmagazin