Gece kulübü seksi olmalı

Güncelleme Tarihi:

Gece kulübü seksi olmalı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 1999 00:00

Haberin Devamı

Papermoon'dan Havana'ya, Buddha'dan Kashmere'e gecelerin mimarı Ali Kemali

Daha otuzunda. Ama şimdiden İstanbul gece hayatına imzasını atmış durumda. Ortağı Barbara Pensoy ile birlikte Atelye 5 olarak, bakın hangi mekanları yarattı: Papermoon, Da Mario, Max, yazlık kışlık Havana ve Matchka. Sırada Paris'te şubesi olan Buddha ve Ankara'da açılacak olan Kashmere var. Harvard mezunu Ali Kemali'yle gece mekánları ve gece hayatının trendleri üzerine konuştuk.

Gece hayatına meraklı olduğunuz için mi bu uzmanlık alanını seçtiniz, yoksa şartlar öyle zorladığı için mi gece hayatı mimarı oldunuz?

- İkisi de. Bu işte başarılı olmak için herşeyden önce iyi bir müşteri olmak lazım. Bir sürü meslektaşım dünya güzeli yerler yapıyorlar, yapıyorlar ama esas olan bir kere gelenin tekrar oraya gelmesini sağlamak. Öyle değil mi? Tıpkı bir kadın gibi. Bir sürü kadın görüyorsunuz, inanılmaz güzel kadınlar, ama bir kadın var ki, ona hep geri dönüyorsunuz. Tamam temiz mimari, güzel detaylar önemli ama daha da önemlisi atmosfer. Onu yaratmak. Ve kesinlikle tavır sahibi bir mekan tasarlamak. Bir gece mekanının seksi olması lazım.

TAVIRSIZ İNSANLAR

Nasıl yani?

- Herşey dönüyor seksapele geliyor. Kadında olsun, kumaşta olsun, kulüpte olsun. Havana dünyanın en iyi tasarlanmış, en muhteşem detayları olan mekanı değildi mesela, ama seksi bir yerdi. Oraya gelmek istiyor insan, orada görünmek istiyor. New York Times'a yemek kritikleri yazan biri bu yaz Türkiye'ye geldi. Hakkında kötü yazdığı yerlerin iş yapmadığı biri. Kadın resmen trendleri belirliyor; Havana için çok hoş şeyler söyledi. Mekanın güzel olması değil önemli olan, çekici olması önemli. Yani bir sürü lokanta var ki, jilet gibi, görüyorsunuz ve ‘‘Aaa ne güzel bir yer!’’ diyorsunuz; ama bir süre sonra farkediyorsunuz, aslında hastane gibi. Fazla steril.

Tavır önemli derken kastettiğiniz neydi?

- Türkiye'de insanların tavrı yok. Bir şey moda oluyor bakıyorsunuz, Nişantaşı'nda bütün kadınların üzerinde. Gece mekánı adı altında açılan bir sürü kulüp için de geçerli bu.

İyi de siz bir mekána nasıl tavır kazandırabiliyorsunuz?

- Borsada bu hafta hangi kağıt kazandırır gibi bir soru bu. Sürekli besleniyorum. Benim her ay satın aldığım dergi sayısı inanılmaz. Dünyada çıkan dekorasyon ve mimari tüm yayınlar bir yana, Cosmopolitan'a bile göz gezdiriyorum. Mesela New York'u küçük şampanyalar kasıp kavuruyormuş. İnsanlar gece kulübünde artık kadeh şampanya yerine şampanya açtırıyormuş.

İnsanların eğlence hayatını planlarken, dikkat edilmesi gereken, olmazsa olmaz şartlar neler?

- Biz yoktan da marka var ediyoruz. Öncelikle pazarda böyle bir talebin, potansiyelin olması lazım.

İnsanlardan söz ediyorsunuz. Kaç kişi bu insanlar?

- Çok değil. Kimsenin kalbini kırmak istemiyorum ama maalesef 700, 800 kişi. Onlar lokomotif grup. Bİr de 2 bin kişilik başka bir grup var. O lokomotif grup nereye gidiyorsa, onlar da peşinden gidiyor. O lokomotif grubun atmosfere katkısı var. Onlar, senede üç beş kere yurt dışına giden, iki dil bilen, bir şekilde tavır sahibi insanlar. Unsurlardan biri onları yakalamak. Çünkü görüyorsunuz ki, bu grubun gitmediği yerler yavaş yavaş yok olmaya başlıyor.

Bu lokomotif grup denilen arkadaşların, bir sezon bir yere saldırdığını ama diğer sezon bıraktıklarını düşünüyor musunuz? Yani maymun iştahlı mı onlar?

- Biraz nankör oldukları doğru. Ama bu ülkenin şartları bu. Hiçbir konuda istikrar yok, gece hayatında nasıl olsun? Bu anlamıyla Türkiye'yi Batı'daki herhangi bir ülkeyle kıyaslamak zor. Dolayısıyla süreklilik arz eden bir mimarlıktan söz etmek de haksızlık. İki jenerasyon sonraya kalacak bir bina yapabilmek için iki jenerasyon sonrayı hesaba katman lazım. Türkiye'de bu mümkün değil.

Harvard'da mimari eğitim alan Ali Kemali'yle Türkiye'de gece mekánlarını tasarlayan Ali Kemali arasında ne fark var?

- Zor bir oto kritik. Maalesef artık akademik bir şey yapacak durumda değilim. Evet, hepimiz mimarlık okurken çok büyük ideallere sahiptik, birer Mimar Sinan gibi hissediyorduk kendimizi. Ama çıkıp çalışmaya başlayınca şartların farklı olduğunu görüyorsun.

Türkiye'de gece mekánlarının müdavimlerinin mutlaka aradığı unsurlar neler? Matematiği var mı bu işin?

- Ne olduğunu manifestik bir şekilde ortaya koyan mekanlar istiyorlar. Ve mutlak bir tarzı, tavrı olan. Örneğin her yerde çalan müzikleri çalmayan: ‘‘Cher mi çalıyor orada!’’ ‘‘Cher, her yerde çalıyor, niye oraya gideyim!’’. ‘‘Gidip pizza yiyeceğim, öyle mi?’’. ‘‘Pizza yapan bir dolu yer var, ama iyi pizzaysa o başka!’’ İnsanlar netlik istiyorlar, sadece gece mekánlarında değil, artık her konuda. ‘‘Seni istemiyorum’’ de. Zamanımı, enerjimi harcama. Mekánda da net ol. Eğer duvarın kestane ağacıyla kaplıysa, öyle olsun. Işıkla göster onu o zaman. Biraz ondan, biraz bundan değil.

Yine gece mekánları tasarlayan sizin gibi insanlar için bu çok da olumsuz olmasa gerek.

- Evet ama doğru yatırımlarla girildiği zaman. Papermoon yıllardır ayakta mesela. Çünkü ilmi bir yatırım. Bir yerin şehir lokasyonu evet çok önemli. Arkasından mekánın kendisi. Sonra mimarı olarak neler yapabileceğiniz, derken dekorasyon. Ve tabii servisi, kurumun kendisi, mutfağı. Bunlardan biri olmadığı zaman ağırlığı başkaları alıyor. Şehirdeki yeri iyi değil mi? O zaman mekánın çok iyi olması lazım. Mekán mı iyi değil? Öyleyse, kurumun kendisinin ya da mutfağın çok iyi olması lazım. Ama çoğunlukla bunlar tutarlı bir biçimde biraya gelemiyor.

Ne tür abukluklar geliyor insanın başına, bu anlamda...

- Mesela Matchka'nın upuzun kábus gibi bir koridoru vardı. Ancak ışık o problemi çözerdi. Çözdük. Max'ın ise layout problemi vardı. Yani plan. Bir mekána girdiğiniz zaman, yavaş yavaş girmelisiniz. Kapıyı açtığınızda 30 santim ötenizde bir masa varsa ve birileri orada yemek yiyorsa ciddi bir problem var. Ne yapıyorsunuz? Bir fuaye. Sonra, barı lokantanın ortasına koyamazsınız, çünkü bir yere girdiğinizde önce barla karşılaşmalısınız. Barı da, kalkıp yemek yiyenin yanına koyamazsınız. Biri 80 santimde, öteki 110 santimde. Ve alçakta olan, ayakta duran adamın poposunu seyrediyor. Ne yapıyorsunuz? Bir lounge yaratıyorsunuz. Oradan lokantaya geçiyorsunuz. Öncelikle bu tür problemleri çözmek lazım. Renk bu olmuş, kumaş şu olmuş, onlar hikáye.

MALZEMENİN ÖNEMİ

Gece mekanı inşaa ederken en popüler malzemeler neler?

- Yerine ve konsepte göre değişir kullanılan malzemeler. Mesela deri. Üstelik çok da seksi. Tuşesini herkes çok seviyor. Barı, farklı renklerde, farklı şekillerde deri yapıyoruz. Ama bir cafe'yse söz konusu olan ve insanların orada geçirmeleri gereken vakit 5 ila 20 dakikaysa, dünyanın en rahat koltuklarını koymuyorsun, deriden vazgeçiyorsun. Bizi eleştiriyorlar ergonomik değil bazı sandalyeleriniz diyorlar. Oysa bu tamamen bilinçli bir tavır. Örneğin Mezzaluna'ya sıkışık diyemezsiniz. Çünkü orada bütün hedef, öğleyin aynı masayı 3 kere satmak. Yani siz koskocaman bir deri koltuk koyarsanız oraya, bir adam pizzayı, üç saatte yer. Mekána göre de değişiyor kullanılan malzemeler.

FERAHLIK

Yaşama alanı konusunda gelecekte ne tür yenilikler bekliyor bizi?

- Ferahlık. Kendi yaşam alanıma bakıyorum 80 metre kare! Ama dünyanın en ferah evlerinden biri. Ben ne mi yapıyorum evimde? Yemek yiyorum, biraz televizyon seyrediyorum ve olabildiğim kadar İnternet'in başındayım. Benim tüm bunları yapabilmek için aslında sadece 7-8 metre karelik bir yere ihtiyacım var. Daha fazla değil. Tabii doğru tasarlandığı takdirde. Gelecek böyle bir yere gidiyor. Örneğin bir masam var, ne masa ne de sehpa yüksekliğinde. O masada herşey yapılabilir. Etrafındaki koltuklarım farklı yükseklikte. Birinde oturduğum zaman o masada çalışabiliyorum, yemek yiyebiliyorum, diğerinde oturduğum zaman alçakta kalıyor, ayaklarımı uzatabiliyorum. Üzerinde lego da oynanabilir, ders de yapılabilir, hatta sevişilebilir de. Yani bütün mesele insanların yaşayabilecekleri alanları doğru yaratmakta. Objelere bu kadar bağlanmayacağız. Özel hayat gitgide daha önemli olmaya başlayacak. Başladı bile. İngiltere'de insanlar sevgililerini artık evlerine bile götürmek istemiyorlarmış. Özel oteller var bunun için. Öğleden sonra tarifesi uygulanıyor: 80 Pound. Buna pijama ve naylon çoraplar da dahil!

GECE TRENDLERİ

Gece trend'leri neler Türkiye'de?

- ‘‘Clanning’’. Klan veya kabileler halinde yaşamak olarak tercüme edilebilir. Türkiye'de hálá insanlar kendilerini belirli bir gruba ait hissetmek istiyor. Çünkü pek az insan evde sıkılmadan oturabiliyor. Bizler kendimizi meşgul edebilen, okumayı seven, saatlerce kimseye bulaşmadan İnternet'te saatlerimizi geçirebilen insanlar değiliz, ne yazık ki! Geçen gün bir yerde okudum gece hayatı bu ülkede bütün camiayı yönlendiriyor diye. Doğru. Hem de herşeyi. Sabah gece hayatına göre, kalkıyorsun ya da kalkamayıp işine gidemiyorsun. Gece hayatına göre mal satıyorsun, iş yapıyorsun. Bir gömlek alıyorsun ya da almıyorsun. Kaşmir ceketini bile satın alırken, geceleri gideceğin yere göre seçiyorsun. Pek çok insan bir klana ait olabilmek için spor yapıyor. Niye zannediyorsunuz? 1.50 boyundaki bir kadınla 1.75 boyundaki başka bir kadın aynı ayakkabıyı giyiyor? Aynı çantayı takıyor? Neden hiçbir şekilde arabasını araziye sokmayacak biri gidip, savaş aracı gibi olan Hummer denilen araçlardan satın alıyor?

EN SEKSİ KULÜP

Şimdi de Ankara'da Kashmere'i yapıyorsunuz. Neden Ankara?

- Bilinçli bir seçim bu. Ankara seçilmiş bir yer. Türkiye'de eğlence hayatının ilk operasyonu, Ankara. Çünkü Ankara bunu kaldırabilecek bir yer. Çünkü Ankara'da örnekleri yok. Bakir bir alan. Ve tahmin edemeyeceğiniz kadar potansiyel var.

Benim bildiğim orada lacileri giyen bürokratlar var. İstanbul'a benzemez orası. Üstelik insanlar dışarıya çıkmak yerine, evlerde toplanmayı tercih ediyorlar.

- Doğru Ankaralı bugüne kadar daha çok evinde yaşıyordu. Fakat kasımın ortasından sonra bu anlayış değişecek. Kashmere gibi bir yer vardı da, gitmiyor değillerdi ki. Yoktu. Çok inanıyorum Kashmere'e. Çok doğru bir konsept. Öyle bir tasarladık ki, Ankaralılar'ın hayat tarzı değişecek.

Neden adı Kashmere?

- Çünkü kaliteyi hatırlatıyor. Çünkü sıcak bir mekan ve sofistike. Uzun bir süre kaşmir bir şeyim olsun istedim ama ancak belirli bir yaştan sonra sahip olabildim. Dahası kişisel bir şey kaşmir. Orası da öyle olacak. İnsanların haftada üç, dört gece gelebilecekleri bir gece mekanı. Çok seksi bir kulüp. En az İstanbul'daki Havana kadar. Konseptlerden biri Matrix filmindeki boşluğun olduğu sahne. İçinde farklı yüksekliklerde olan ikibuçuk restoran var. Biri Cafe de Paris, diğeri bir İtalyan restoranı. Bir de ayrı girişi ve kulüp içinden de geçişi olan ikinci bir kulüp mevcut.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!