Gece çıkınca ya hep ya hiç

Güncelleme Tarihi:

Gece çıkınca ya hep ya hiç
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2007 00:00

Bu haftaki nöbet, iki asker yolu birden bekleyen biri olarak bende. Hem iş arkadaşım Savaş’ın, hem de kardeşimin tezkeresini bekliyorum. Ben "ya hep ya hiç" prensibiyle yaşadığım için gece gezmelerim de öyle oluyor. Ya evden adımımı atmıyorum, ya da güneş doğana kadar çalmadık kapı bırakmıyorum.

Bu hiperaktivite krizi genelde ayda bir kereye tekabül ediyor ve geri kalan üç hafta hiç sıkılmadan evde oturmama yetiyor. İçime kurt düştü mü bir kere, kendimi Beyoğlu’na atıyorum. İşte size bol alternatifli bir eğlence rotası.

Gece gezmelerim iki noktadan başlar: Mahalle barı Lucca’dan veya Beyoğlu’ndan. Evet, Lucca bir acayip yer ama gününe göre seviyorum ben. Önümüz arkamız sağımız solumuz medya ve magazin kalantorlarıyla ve "wanna be"leri ile çevirili; etraf, erkek arkadaşım yalnız gitmiş olsa aklımın kalacağı kadar çok kadınla dolu. Ama dedim ya, mahalle barı, eve iki adım. Çoğunlukla birlikte çıkacağımız arkadaşlarımızla Lucca’da buluşur, Beyoğlu’na oradan yollanırız. Lucca’nın dev bardakta sunduğu bir mojito veya satsuma ile çakırkeyif olunur ve ruh haline göre gecenin gidişatı belirlenir.

İlk durağımız Beyoğlu ise, işin içinde mutlaka bir yemek programı var demektir. Adresimiz ya Galatasaray Lisesi’nin arkasındaki Cezayir Lokantası olur ya da Tünel’deki House Cafe. Cezayir’in bahçesi ilk açıldığında, burası kışın nasıl olacak acaba diye endişelenmiştim ama korkularım yersiz çıktı. Kış bahçesinde ısıtıcıların altında oturup Dilara’nın nefis ötesi yemeklerini yerken harika sohbet edebilirsiniz. Biz son gittiğimizde Meyhane Mönüsü’nü denedik. O kadar güzeldi ki, balıklara doyamadık, birkaç porsiyon daha istedik. Yemeğin yanında bonus olarak sahiplenmek için yavru kedi de veriyorlar bazen ama kanmadık. Evde yeteri kadar dört ayaklı var... Bol müzikli bir yemek artı bar muhabbeti için üst katın bar bölümü daha uygun. Eğer daha sakin bir yemek ortamı istiyorsanız, şık yemek salonunda da yiyebilirsiniz. Ama rezervasyonunuz yoksa işiniz zor.

House Cafe’nin Tünel şubesi bu aralar hiç olmadığı kadar popüler. Ramazan işini biliyor... Mekanları eskimiyor, yemekler bıktırmıyor. Ne olduğunu bilerek sipariş ettiğiniz yemek bile, önünüze geldiğinde sunum şekli sizi her defasında şaşırtıyor.

TEOMAN VARSA BALANS’A

Yemekten sonra rotayı, eğer bir cumartesi gecesi ise ve Teoman sahnede olacaksa Balans’a çeviririz. Ama bu arada aklımızda hep Sefahathane vardır. Önce mi gitsek, arada mı, konserden sonra mı derken, Balans’ta buluruz kendimizi. Teoman’ın hem sahnesi çok iyi, hem de seyirciyle iletişimi. Geçtiğimiz aylarda Aylin Aslım’la birlikte program yaptılar, çok iyiydi. Devamını bekliyoruz!

Sefahathane’yi kendimi bildim bileli bilirim, giderim. Sevme sebebim, haftasonu askere yolladığımız kardeşim Demir. Sanırım Demir ve arkadaşları artık kısa adıyla Sefahat’in demirbaş listesindeler. Bilirim ki, tek başıma bile gitsem, ya Demir ya da yakın arkadaşları oradadır. Veda gecesini de orada yaptık, bütün yakın arkadaşlarının saçlarını üç numaraya vurdurması pek komikti.

Her şey bir yana, Sefahat süper müzik çalar. Rocksa rock... alası burada. Yeni açılan kulüplerin elektronik müziğine alışanlar sevmez burayı. Bangır bangır, çok iyi müzik çalar, tepine tepine dans edersiniz. Müdavimleri kim, burası neye benziyor derseniz, buyurun: Atlas Pasajı’nın girişinde, mermer sütunların arkasında gizli Sefahat. Çift kanatlı dev kapıları var ve ısıtıcılar sayesinde rahatlıkla kapının dışında da takılabilirsiniz. Kapıları birkaç sene önce kırmızıya boyamışlardı, pek afili olmuştu ama galiba sevmediler, yine beyaz yaptılar.

Sefahat’in, yukarıda da yazdığım gibi müşterisi yok, müdavimleri var. Gözlediğim kadarıyla reklam ve prodüksiyon dünyasının çalışanları ağırlıkta. En müdavimler genelde DJ’nin önündeki bölümde, köşede takılır.

Sefehat’ten sonraki istikametimiz, genelde İndigo olur. Yolda DogZtar’a da uğranabilir. Burası, evin salonu kıvamında, küçücük bir yer. Layıkıyla zevk almak için kandaki alkol oranın yüksek olması gerekiyor. Ama ara durak yapmak için iyi, içki fiyatları gayet makul. Bir de terası varmış ama ben gitmedim. Gidenlerin yalancısıyım, o kafayla dar merdivenlerden inmek hiç kolay olmuyormuş.

DogZtar’dan sonra iki adım ötedeki İndigo’ya attık mı kendimizi, filmin kopacağı an gelmiş demektir. Saatler nasıl geçer, içkiler nasıl birbiri ardına içilir anlamam. İndigo her hafta yurtdışından önemli DJ’ler getiriyor. Elektroniğin dibine vuran müzik, gerçekten çok iyi. Işıklar açıldığında bile gitmek istemiyorsunuz.

İndigo’nun pas geçilmesi durumunda eski Godet çok iyi bir kapanış seçeneği. Şimdi adı Klub Karaoke. Birbirinden komik isimli odalarda (Fetiş, Zoo, Tokyo) karaoke yapar, ya da o kafayla yaptığınızı sanip rezil oluyorsunuz.

FUNK SEVENLERE

Funkalaturca STNBL’da

Nişantaşı STNBL’un, avant-garde futuristik dekorasyonu, genç yüzlerden oluşan deneyimli kadrosu, haftanın beş gecesine ayrı ve özel oluşturulmuş konsepti var. 17-31 Ocak arasında her çarşamba Funkalaturca burada müzik yapacak. 2004 yılında Murat Tunalı ve Can Hatipoğlu tarafından kurulan grup, DJ altyapıları üzerine batı ve doğunun ritmlerini bir araya getiriyor. Tel: (212) 343 02 82

AVANGARD SEVENLERE

Betty Ween Galata Perform’da

Betty Ween, bu akşam 20:30’da Kuledibi Galata Perform’da bir konser verecek. Avangard müzik deneyimi yaşamak isteyenler kaçırmasın. Konser, özgür doğaçlama grubu Transsonance ile devam edecek. Biletler biletix’te sadece Betty Ween için 10, kombine 12 lira.

ROCK SEVENLERE

Direct-t Ekşi Limon’da

Direc-t, 2007’nin ilk konserini bu akşam veriyor. Enerjik sahne performansı ile dikkat çeken grubu 22.00’den itibaren Beyoğlu Ekşi Limon’da dinleyebilirsiniz. Biletler 15 lira.

ONNO TUNÇ SEVENLERE

Arto Tunç Boyacıyan Studio Live’da

Arto Tunç Boyacıyan ve Armenian Navy Band, 3 gece üst üste Onno Tunç anısına Onno şarkıları çalacak. 12, 13, 14 Ocak’ta Studio Live’da dinleyebilirsiniz. Kapı açılış saati 21.00, biletler biletix’te 25 lira. Tel: (212) 244 77 12
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!