Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2004 00:00
IMF’nin isteği oldu ve Türkiye hiç olmadık zamanda, ‘Gelin yeni programı görüşelim’ talebinde bulundu. IMF Heyeti dün geldi, hemen çalışmalar başladı.Siz olsanız, tatile çıktığınız dönemde, birileri kapınızı çalıp, ‘Ne olur gel, şu işi halledelim’ dese, ‘Bu adam daha önce konuşalım dedim yanaşmamıştı, şimdi ‘acele gel’ diyorsa demek ki çok sıkışmış’ demez misiniz?Yani, IMF ‘Hükümet sonunda dediğimize geldi’ diye düşünüp, masaya oturduğunda kendi isteklerini kabul ettirmek için daha ısrarcı olacaktır. Peki niye böyle oldu? Daha önce ‘IMF’yle stand-by anlaşması yapacağınızı bir an önce açıklayın’ dendiğinde kendi bildiğini okumaya devam eden Hükümet, niye şimdi Heyeti alelacele çağırdı? Bu geçen süre içinde ne değişti? Peki, Babacan’ın dediğine göre eylül ayında karar verilecekken, zaten e-mail ile tablolar tartışılırken, neden Heyetin Ankara’ya yüzyüze görüşmeye çağrılması gereği duyuldu?Bu soruların yanıtları, Hükümetin artık sıkıştığını açıkca ortaya koyuyor.Çünkü dünya petrol fiyatları aldı başını gidiyor ve düşeceği yok. Çünkü cari açık beklenenin çok üstüne çıktı ve önümüzdeki yıllarda stand-by yapılmayıp yüksek IMF ödemeleri de gerçekleşirse, cari açığın finansmanında büyük sıkıntı duyulacağı açıkca görülmeye başladı. Çünkü reel faizler düşmüyor ve bunun en büyük nedeni IMF’yle olan belirsizlik.Peki bunlar şimdi mi anlaşıldı, zaten gidişat bunu göstermiyor muydu?Tabi ki gösteriyordu, yazıldı çizildi ama ‘yumurta kapıya gelmediğinde’ karar alınmadığı için, yine her şeyin üst üste gelmesi beklendi.Ne kadar tepki gösterseler de, Hükümetin Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin uyarılarından etkilendiği de belli. Demek ki iyi olmuş...Yani IMF Heyeti, piyasalara, ‘Bakın biz IMF’yle anlaşma yapacağız, bu nedenle tedirgin olmayın’ mesajı vermek için çağrıldı.BİLMİYOR MUYDUPeki Babacan bunları bilmiyor muydu, neden bu kadar bekledi?Babacan bunu biliyordu ve IMF Heyeti'ni daha önce çağırmak istedi ama yapamadı. Babacan’ın biriken bu sorunlar üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan’a ‘Artık çağırmamız lazım, aksi takdirde piyasalar kötü olacak’ diye uyarıp ancak ikna edebildiğini sanıyorum.Şimdi neler olabilir, ona bakacak olursak; her şeyden önce kimse artık yüzde 4-5’lik faiz dışı fazla hedefleri beklemesin. IMF’nin yüksek faiz dışı fazla konusundaki ısrarı biliniyordu, şimdi bu ısrarını IMF daha kolay hayata geçirebilecek. Yani artık 6’nın altında bir rakam olmaz. Sosyal güvenlik reformu, bankacılık reformu gibi alanlarda daha sıkı tedbirler gündeme geleceği gibi, mali disiplin konusunda da ek tedbirlerin gündeme gelmesi kaçınılmaz olacak. Yani IMF işi şimdi daha da sıkı tutacak.Zaten, hiç ilgisi yokken Devlet Bakanı Ali Babacan’ın dün Afyon’da ekonomik programın bazı parametlerine ve hedeflerine değinmesi de, IMF’nin bu isteklerini kabul ettireceğini ortaya koydu. Babacan, ‘çok yüksek faiz dışı fazla vermeye önümüzdeki yıllarda da devam edileceğini’ açıkladı. Yine enflasyon hedefi olarak 2005 için yüzde 8, 2006 için yüzde 5, 2007 için yüzde 4 rakamlarını verdi. Kimse şüphe etmesin ki; bütün bu rakamlar daha gelmeden önce IMF Heyeti ile üzerinde mutabık kalınmış hedeflerdir. Babacan, program açıklandığında, ‘Aslında bu hedefler bizim hedeflerimiz, biz bu hedefleri IMF’ye kabul ettirdik’ diyebilmek için, Afyon’da açıklamalarda bulundu.Aynı şekilde eylül ayında karar verileceğini açıklaması da, artık IMF’nin karar verilmesini istemesi nedeniyle...Neyse, gelinen nokta olumlu. Hükümet gelişmelerin arkasında sürüklenmek, sıkıştığında IMF’yi çağırmak yerine, kendi inisiyatifiyle bu işi yapsaydı, işi kolaylaşacak, başta reel faiz olmak üzere maliyeti az olacaktı ama olsun.Umarız Hükümet, ‘3 yıllık bir stand-by’ ile piyasaların yatışacağını da, artık görmüştür.
button