Geç kaldık ama başaracağız

Güncelleme Tarihi:

Geç kaldık ama başaracağız
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 1999 00:00

Haberin Devamı

Birkaç aydır gündemdeki hızlı değişmelere rağmen lösemiyi gündeminden düşürmeyen ve her gün binlerce kişi sıraya girip kan vererek İlik Bankası'ndaki doku sayısını hızla arttıran Türkiye, son iki günde lösemiye dört kurban verdi. Bunlardan biri Amerika'da Oktar Babuna ile aynı hastanede tedavi gören ve onun gibi doktor olan 35 yaşındaki Adnan Şar'dı. Şar gibi, kendisine uygun ilik bulunamadığı için hayatını kaybedenlerden diğer üçü ise çocuktu: Beş yaşındaki Ahmet Yüksel, Asena Kanat ve Rabia...

Beyin Cerrahı Babuna'ya uygun ilik bulmak için başlattıkları kampanyayı, tüm lösemililer için umuda dönüştüren gönüllüler, daha birkaç gün önce uyarmışlardı: ‘‘Herkes katkıda bulunsun, bu sorunun üstesinden gelelim.’’ Ancak halktan büyük ilgi gören bu kampanya, ilgililerin ve yetkililerin dikkatini çok fazla çekemedi. Dolayısıyla, iyiniyetli çabalarla ölümlerin engellenemediği ortaya çıktı. Bu yüzden kampanyacılar şimdi ‘‘elinizi çabuk tutun’’ diye bir kez daha uyarıyor.

Daha beş altı ay önce kurulan küçük doku havuzunu, geniş çaplı bir İlik Bankası'na dönüştürmek için başlatılan kampanya hızla sürüyor ama kan örneklerinin daha hızlı taranması, Türkiye'de de batıdaki gibi akraba dışı insanlardan ilik nakli yapılabilmesi için daha fazla personele, cihaza ve uygun hastane ortamlarına ihtiyaç var. Kampanyanın gönüllüleri ‘‘Hastalar neden ülkemizde ameliyat olmuyor da, Avrupa'ya, Amerika'ya gidiyor, diye eleştirenler, onların Türkiye'de bu şartların oluşmasını bekleyecek zamanları olmadığını görmeli’’ diyorlar. Özellikle de işadamlarından yeteri kadar destek alamamaktan şikayetçiler.

İstanbul Tıp Fakültesi'nde bir ilik bankası var. Hem de Doktor Oktar Babuna ve lösemi ve de ilik bankası ihtiyacı, kamuoyunun gündemine böyle hızla girmeden önce kurulmuş. Ama sadece altı ay önce...

Profesör Mahmut Çarin, İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı. Uzmanlık alanı transplantasyon immunolojisi. Aynı zamanda Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği'ni yönetiyor. Türkiye'de kalp, karaciğer, böbrek nakli yapan 26 merkez olduğunu ve bu merkezlerden 16'sında immunoloji laboratuvarı bulunduğunu anlatıyor. ‘‘Demek ki 16'sında doku testi yapılabilir’’ diyor. ‘‘Biz geçen yıl Miral Sayınsoy adlı bir hastaya yardımda bulunduk. Ailesi Türkiye'de ona uygun bir verici bulmak istedi, ne yapabileceklerini sordular. Bu laboratuvarı kurup, bütün aletleri aldılar. Gerçi hastaya uygun ilik bulunamadı ve kaybedildi. Ama böyle bir banka kurulmuş oldu. Yaklaşık 10 bin veri toplamıştık ki Oktar Babuna olayı çıktı.’’

Lösemiye karşı kampanyanın, bu çalışmaya çok faydası olduğunu söylüyor Prof. Çarin. ‘‘Veri sayımız birden arttı. Günde 35 test yapıyorduk, 300 yapıyoruz şimdi. Kampanya son üç yılda yapacağımızı bir ayda yaptırdı bize. Yüz bine ulaşmak üzereyiz. Zaten normalde 40-50 binde birdir uygun doku şansı. Miktar arttıkça uygun dokuyu bulma şansı da o nisbette artıyor.’’

Organ naklini yapan uzmanlar hematologlar. Ancak transplantasyon immunolojisi bu ameliyatlarda çok önemli bir rol oynuyor. Çünkü doku gruplarını onlar tarıyor, nakli yapılacak organın uygunluğuna onlar karar veriyorlar. Laboratuvar, Hematoloji Anabilim Dalı ile birlikte çalışmalarına böbrek nakliyle başlamış; 1990'da Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı'yla birlikte akrabadan kemik iliği nakline geçmişler. Hematoloji Anabilim Dalı Başkanı Deniz Sargın, akrabalar dışındaki insanlardan kemik iliği nakli için altyapı olduğunu, laboratuvar, alet, personel konusuda desteğe ihtiyaç duyduklarını söylüyor. ‘‘Belli bir yere kadar getirdik, bazı teknik imkanlarımız var, ama aile dışı bireyler konusunda devlet bize yardım ederse biz de elimizden geleni yaparız.’’

DOKU TESTİ NASIL YAPILIR

Çarin'in başında olduğu ve Türkiye'nin ilk ilik bankası olan İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Laboratuvarı'nda kemik iliği için doku testi yapılmadan önce hastaya bir yazı imzalatılıyor: ‘‘Kendi hastama doku gruplarım tutmadığı takdirde başka hastalar için gönüllü olarak kemik iliği vericisi olmayı kabul ediyorum.’’ Oktar Babuna adı kamuoyunda duyulmaya başladığı andan itibaren Türkiye'nin hazırlandığı ‘‘bakış açısı’’ bu: Sadece kendi yakınları için değil, tanımadığı insanlar için de yardımda bulunmak ve birlikte bir ilik bankası oluşturmak! Kan alımı kampanyasının devam etmesi ve bankalara yapılan en az ‘‘bir milyonluk’’ yardımlarla sorunun kısa sürede çözülmesi mümkün görünüyor.

Tekrar doku testine dönelim. Vericiden kan alınmasıyla birlikte, uzun ve zahmetli işlem başlıyor: Kandaki kırmızı hücrelerle beyaz olanlar özel bir sıvıda yarım saat bekletiliyor ve birbirinden ayrılıyor. Çünkü ilik nakli için incelenecek HLA'lar beyaz hücreler içinde var. Ayrım işlemi tamamlandıktan sonra beyaz hücreler birkaç kez daha yıkanıp diğer hücrelerden tamamen arındırılıyor, özel kutulara konuyor. Üzerine bir madde daha eklenip iki saat daha bekletiliyor. Ardından bir ısıtıcıya konup yine iki saatlik bir bekleyiş var, reaksiyonların gerçekleşmesi için.

Ve okuma aşaması: mikroskopta pozitif ve negatif kuyuları belirleyebilmek için özel bir boyayla boyanıyor hücreler. Sayım işlemi başlıyor. En uzun süren bölüm bu. Çünkü tek tek sayılıyor. Türkiye'de 96 kuyuyu okuyabilen kişi sayısının az olduğunu söylüyor Profesör Mahmut Çarin: ‘‘Her bir kuyunun sonucunu sade bir mikroskoba bakıp tek tek kağıda yazıyorduk, kampanya sayesinde yeni bir cihaz geldi, hızlı bir şekilde okuyup bilgisayara geçiyor. Yaklaşık on kat daha hızlı.’’ Yeri gelmişken söyleyelim; Amerika'dan gelen bu aletler oldukça pahalı. Maliyeti beş altı milyar. Bu nedenle yapılan yardımlar çok önemli.

BY-PASS'TA DA GEÇ KALMIŞTIK

İşte Türkiye'nin ilk İlik Bankası burası. Profesör Çarin daha fazla alet ve personel takviyesiyle, kısa sürede batı standardına ulaşmanın işten bile olmadığını söylüyor. Ona göre bunun için çok büyük meblağlara da gerek yok. ‘‘Tabii bu arada yeni uzman yetiştirmek lazım.’’ İnsanların sıraya girip kan vermesi çok güzel ve çok da büyük paralar gerekmiyor ama yine de işin ekonomik boyutu önemli elbette. Çarin, ‘‘Bize yurtdışındaki Türkler'den de talep geliyor, uygun doku arıyorlar. Ama yurtdışında böyle her aramadan para alınır. Çünkü maliyeti yüksek olan bir test bu. Nereden baksanız ayda 10 milyar gideri var. Kim verecek bunu? O zaman diyorsun ki, arıyor musun, git bankaya bin dolar yatır. Böylece aylık masraf çıkıyor. Avrupa'da vakıflar böyle çalışıyor’’ diyor.

Ama banka kurmak kadar nakilleri yapabilmek de önemli. Türkiye'de 26 merkezde karaciğer, böbrek, kalp, kornea; dokuz merkezde de kemik iliği nakli yapılıyor. Çarin akrabalar dışındaki insanlardan da ilik nakli yapmaya başlayınca önemli bir yol alınacağını söylüyor: ‘‘Geç kaldık evet, herşeyde olduğu gibi. Ama bunlar yapılmayacak şeyler değil.’’ İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Faruk Erzengin de onu şöyle destekliyor: ‘‘By-pass'ta da geç kalmıştık, ama şu anda harikalar yaratıyoruz. Bunu da başaracağız.’’

İlik vermek hiç zor değil

Türkiye'de şu anda üç bin civarında lösemili var. Her yıl çoğu çocuk 2 bin 500 kişi bu hastalığa yakalanıyor. Lösemi ya da diğer deyişle kan kanseri, vücutta kan hücrelerini üreten kemik iliğinde gelişen bir hastalık; kemik iliğinde çok sayıda anormal akyuvar ürüyor ve bu da normal hücre üretimini engelliyor. Böylece vücut enfeksiyona karşı savaşma, dokulara oksijen taşıma ve kanamayı engelleme yetilerini yitiriyor. Löseminin en temel tedavi şekli kemoterapi. Bazı durumlarda radyoterapi de uygulanıyor. Hasta bu tedavilere cevap vermezse kemik iliği nakli yapılıyor. İlik naklinde uygulanan birkaç farklı yöntem var: İlki kişinin kendi iliğinin kanserli hücrelerden temizlenerek tekrar vücuduna verilmesi. İkinci yöntem kişinin kardeşlerinden ya da akrabalarından ilik alınması. Ancak altıda altı uyumlu ilik her zaman bulunamıyor. Bu durumda iliğin akraba olmayan bir kişiden alınması gerekiyor. Uzmanlar hastanın en uygun iliği kendi ırkından insanlar arasında bulabileceğini söylüyorlar: Diğer ırklarda uygun ilik bulma oranı on milyonda birken, aynı ırkta bu oran 50 binde bire düşüyor.

Test için kan vermek zor değil ama korkmayın, ilik vermek de değil. Türkiye'de ve Almanya'da ilik kalça kemiğinden alınıyor. Amerika'da ise yatıyorsunuz, kolunuza seruma benzer birşey takıyorlar, hücreleriniz oradan alınıp, diyaliz makinesine benzer bir makinede toplanıyor, siz bu arada televizyon seyrediyorsunuz. Ameliyat filan değil yani. Acı yok. İşlem normalde birkaç saat sürüyor ama kemik iliği hücreleri kendini beş on günde yenilediği için, bu sürenin steril ortamda geçmesi gerekiyor. Kalça kemiğinden alınması işleminin de, belki birkaç gün kalça ağrısı duymaktan başka zorluğu yok.

Yarın Çorlu'dalar

Yarın da Çorlu Kapalı Spor Salonu'nda ‘‘toplu kan alma organizasyonu’’ gerçekleştiriliyor. Organizasyon için Tekirdağ Valisi Zeki Şanal'dan Emniyet Müdürü Osman Çapalı'ya ve Sağlık Müdürü Aytekin Uluhan'a kadar pek çok yetkili seferber oldu. Saat 08.00-21.00 arasında kan vermek isteyen vatandaşlar için Tekirdağ Büyükşehir ve Çorlu belediyeleri ücretsiz ulaşım sağlayacak.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!