Gay’liğin kitabını yeniden yazdı

Güncelleme Tarihi:

Gay’liğin kitabını yeniden yazdı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2008 00:00

Her makalesi olay yaratıyor. Sadece bilim dergileri değil, Time, Guardian, NY Times, BBC, Independent, Washington Post ya da Businessweek gibi dünyanın önde gelen medya kuruluşları mülakat için peşinden koşuyor. Çalışmaları İngiltere Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından destekleniyor. Eşcinsel araştırmaları deyince bütün dünyada parmakların bu genç araştırmacıya dönmesinin nedeni de bu.

Londra Queen Mary Üniversitesi Psikoloji Programları Direktörü Dr. Qazi Rahman "Sonradan eşcinsel olunmaz, öyle doğulur!" diyen yeni ekolün en parlak temsilcisi. Son olarak İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılan gay-lezbiyen çalışmasıyla gündeme geldi. Bu araştırmada eşcinsellerin beyin yapılarının diğer hemcinslerinden farklılığı röntgenle kanıtlandı. İşin ilginç yanı bu oluşumun daha anne karnında başladığının anlaşılması.

İran’da eşcinsel yok diyen Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a bir iyi, bir de kötü haber var. İyi haber şöyle: Artık isterse İranlıların tomografilerini çektirip bu iddiasını ispatlayabilir. Kötü haberse şu: Her toplumdaki gibi, İran’da da yüzde 4 civarında eşcinsel var ve yeni eşcinseller de doğmaya devam ediyor. Ahmedinejad’ın sinirlerini hoplatacak haber İsveç’ten geldi. Bir araştırma gay ve lezbiyen beyinlerinin hemcinslerinden farklı geliştiğini ortaya koydu. Hem de ana rahminden itibaren!

İddianın sahibi bu alandaki araştırmalarıyla dikkati çeken Londralı genç bir bilim adamı: Queen Mary Üniversitesi’nden Qazi Rahman, 15 yıldır bu alandaki çalışmalarıyla tanınıyor ve eşcinsellik konusunda bildik bilmedik ne varsa altüst ediyor. Ulaştığı çarpıcı sonuçlar dünyanın her yerinde yankı buluyor çünkü psikolojik ve çevresel etkenlere bağlı olarak sonradan geliştiği varsayılan eşcinselliğin aslında anne karnında başladığına dair ikna edici bulgular sunuyor.

YENİ EKOL 1990’DA DOĞDU

Sorularımızı yanıtlayan Dr. Qazi Rahman her bilim adamı ve psikolog için bu konuların ilginç meseleler olduğunu söylüyor: 1990’da Simon LeVay, gay ve heteroseksüel (düzcinsel, çoğunluk) beyinlerin farklı olduğuna dair ilk araştırmanın sonuçlarını yayınladı. Üç yıl sonra daha ileri araştırmalar, kromozomlarda da farklılaşmalar olduğunu ileri sürdü. O zamandan beri bu alanda yapılan araştırmalarda bir patlama yaşanıyor. Bu araştırmalardan belki en çok ses getireni İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılandı. Dr. Rahman "Bu çalışmada araştırdığımız nokta beynin iki tarafının nasıl organize olduğu, daha doğrusu beynin hangi bölümlerinin hangi bölümle iletişimde bulunduğuydu," diyor:

Gay’lerde ve kadınlarda beynin iki yarısı boyut olarak daha simetrik. Yani beynin iki tarafı birbirine benziyor. Oysa lezbiyenlerde ve erkeklerde beyin yapısı sağ tarafa doğru asimetrik (yamuk). Bu da demek oluyor ki gay erkeklerin beyin yapıları heteroseksüel kadınlara benziyor; buna mukabil lezbiyen kadınların beyni de heteroseksüel erkeklerin beynine benziyor.

Dr. Rahman bu durumu şöyle açıklıyor: "Amygdalla ismini verdiğimiz kısımla ilgili bulgularımız özellikle önemli. Çünkü bu kısım, çekici bulduğumuz insanlar, tercih ettiğimiz yemek veya cins gibi eğilimlerimizle ilgili. Burada cinsel yönlenmeyi sağlayan beyin ağı, lezbiyenlerde erkeklerinkine, gay’lerde ise kadınlarınkine benziyor. Bu eğilimler sosyalleşme ya da öğrenme yoluyla edinilmiyor. Başka fiziksel farklılıklar da var: İçkulakta küçük seslerin duyulması, göz kırpma gibi. Bu bulguların hepsi, sonradan tercihle gay olunmadığı, gay doğulduğu fikrini destekliyor."

Araştırmaya göre, bu beyin asimetrisi sadece insanlarda değil, hayvanlarda da mevcut. Heteroseksüel erkeklerde görülen bu asimetrinin, bebeğin henüz ana rahmindeyken aldığı testosteron hormonundan kaynakladığı düşünülüyor.

Araştırma 90 kişi üzerinde yapıldı

Araştırmayı kaç kişi üzerinde yaptınız?

- Yetişkin ve sağlıklı erkek ve kadınlar arasından eşcinsel olan ve olmayan 90 kişi seçildi.

Peki bu sonuçlar ne kadar kesin?

- Sunduğumuz bu verilere inancım tam. Beyin görüntüleme çalışmasının sonuçları güvenilir, yararlandığımız yöntemler ise sofistike ve sağlam.

Bugün kullandığınız bu metotların gelecekte hamilelikte eşcinsellik testlerine dönüşme ihtimali var mı?

- Hayır, çünkü cinsel yönlenme birçok başka faktör tarafından belirleniyor. Gelecekte bu tür testler yapılacağını sanmıyorum.

PSİKOBİYOLOG NEYLE UĞRAŞIR?

Psikobiyoloji vücudumuzdaki biyolojik olayların nasıl psikolojik sonuçlar doğurduğunu inceliyor. Psikobiyolog da günlük hayatta algılama, öğrenme, davranış gibi temel insan özelliklerinin kökeninde yatan biyolojik nedenleri arıyor.

RAHMAN’DAN TESPİTLER

Freud işe yaramaz çöplük

Baskın anne ve silik baba figürüyle hayal edilen klasik bir gay fikri var. Bu fikir Freud’un Ödip Kompleksi teorilerinden yola çıkıyor. Bir fizikçiye astroloji nasıl geliyorsa Freud’un bu teorisi de biz bilimsel ruhbilimciler için öyle... Başka türlü ifade etmek gerekirse işe yaramaz, çöp.

Eşcinsellik sonradan öğrenilmez

Gay ailelerin çocukları akranlarından daha gay olmuyor. Psikoloji, nöroloji, genetik, endokrinoloji alanlarında yapılan taramalar cinsel yönelimin genetik ve hormonal aktivitelerin bir karışımı olduğu sonucuna varıyor. Yetiştirme tarzı, çocukluk deneyimleri ve kişisel tercih pek önem teşkil etmiyor.

Kadınlar daha biseksüel

Nüfusun yüzde 2-4’ü eşcinsel doğuyor. Bu oran toplumdan topluma farklılık göstermiyor. Erkekler genelde ya homoseksüel ya da heteroseksüel olmaya yatkın. Biseksüellik (çiftcinselllik) oranı erkeklerde çok düşük. Kadın eşcinseller ise daha karma bir tercih sergiliyor.

ERKEK ADAM DEDİĞİN

Kadın gibi göz kırpmaz Beklenmedik bir gürültüye maruz bırakılan herkes gayri ihtiyarı göz kırpar. Fakat erkek ve kadınlar ürkütüldüğünde farklı göz kırpıyor. Bunun için Dr. Rahman’ın yaptığı bir araştırmada teste tabi tutulan denekler teker teker az aydınlatılmış bir odaya alındı. Göz kırpmasını sağlayan kasların üzerine elektrodlar bağlandı. Kulaklıktan aniden korkutucu bir ses verildi. İşte erkek ve kadın cinsleri arasında doğuştan gelen bir farklılık da burada ortaya çıktı: Heteroseksüel erkekler bu şekilde korkutulduğunda daha yumuşak göz kırpıyor. Bilin bakalım başka kim? Tabii ki lezbiyenler! Bu da beynin göz kırpmasını yöneten kısmının daha ana rahmindeyken erkekleşmiş olduğunu gösteriyor.

Bir bakışta harita çözer Erkeklerin kadınlara göre daha kuvvetli bir yön-mesafe algısı var. Yani, daha önce gitmedikleri bir yerde araç kullanırken kadınların gidecekleri yeri bulması erkeklerden daha uzun sürüyor. Kadınlar yollarını daha çok çevredeki işaretlerle buluyor. Çeşmeyi geç, meşe ağacından sağa dön gibi. Bu deney için deneklerden üzerinde resimler bulunan bir haritada bir noktadan başka bir noktaya nasıl gidileceğini tarif etmeleri istendi. Erkekler tariflerinde tam da beklendiği gibi daha çok mesafe tahmini ve yönden faydalandılar. Kadınlar ise haritanın üzerindeki işaretlerden. Tariflerinde bu işaretlere başvuran başka kim vardı dersiniz? Tabii ki gay erkekler!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!