Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2004 00:00
TAM bayram öncesi postadan çıkan Sevim Gökyıldız’ın mektubunu bayramın son günü sizlerle paylaşmak istedim.Daha önce bu köşede yer vermiştim. Sevim Gökyıldız tek başına, ‘Gastronominin kábesi’ Fransa’da Türk Mutfağı’nı tanıtma peşinde.Tek başına diyorum zira Mutfak Dostları Derneği’nin Başkan Yardımcısı olan Sevim Gökyıldız, herhangi bir kurum ya da kuruluşun sponsorluğu, desteği olmadan bu işi yapıyor.İki yıldan beri Fransa’da, Annecy’deki Imperial Palace Oteli’nde iki haftalık ‘Türk Gastronomi ve Kültür Festivali’ düzenliyor.Bu yıl mart ayında aynı festivali yeniden düzenleyecek.Sevim Gökyıldız gönderdiği mektupta ‘Güçlü ve iyi niyetli sponsor bulursam bu festivali Fransa’nın diğer şehirlerinde düzenleyebilirim’ diyor.Gökyıldız’ın bu çağrısına başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere hepimiz kulak vermeliyiz, çünkü Türk Mutfağı Avrupa’da, Amerika’da hiçbir yerde tanınmıyor.Oysa Türkiye’yi yurtdışında tanıtmak için elimizdeki kozlardan en değerlisi belki de Türk Mutfağı.Yurtdışında Türk Mutfağı denince akla hemen kebap, döner vesaire geliyor.Geçenlerde İspanya’nın Valencia şehrini turlarken gözüme ‘Kilim’ diye bir lokanta ilişti. Tabelaya ayrıca ‘Türk Mutfağı’ ilave edilmişti ve içerde satılan Almanya’dan getirtilmiş olan fabrika üretimi dönerdi.İspanyollar yedikleri dönerden pek mutlu olsalar da ben mutlu olmadım.Çünkü tabeladaki ‘Türk Mutfağı’ sözleri beyinlerine kazınmış olacak.Kanımca, döner ve kebap satılan lokantalara ‘Türk Mutfağı’ tabelasının asılması kesinlikle yasaklanmalı.Tanıtım açısından zararı faydasından fazla.Dönerin ve kebabın tek başlarına Türk Mutfağı’nı temsil etmelerine artık son vermeliyiz.Bu arada, Sevim Gökyıldız’ın festivali düzenlediği otelde İspanya’dan gelen zeytinyağı kullanılıyormuş. Meselá Tariş sponsorlardan biri olursa Türk zeytinyağını da tanıtmış oluruz.Fena mı olur?Bir taşla iki kuş.İskandinav ülkelerinin laiklik kadın ve sendika merakı17 Aralık tarihi yaklaştıkça bizde heyecan, Avrupa’da da Türkiye ilgisi artıyor.Geçenlerde İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan ‘Türkiye Semineri’ işte böyle bir ilginin ifadesi.‘Türkiye Semineri’ İsveç’in ılımlı sağ partisi Moderate yani Ilımlı Parti’nin vakfı Jarl Hjalmarson tarafından düzenleniyor.Çoğunlukla İskandinav ülkelerinden siyasilerin, akademisyenlerin ve işadamlarının katıldığı iki günlük seminere Türkiye’den Devlet Bakanı Mehmet Aydın, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, yine komisyondan CHP milletvekilleri Algan Hacaloğlu ve Gaye Erbatur davetli.İsveç’in Ankara Büyükelçisi Anne Dismorr, Arı Grubu’ndan Özgül Erdemli, Rana Birden Güneş ve Nigar Göksel de seminerin katılımcıları arasında.Peki bu iki günlük seminerde neler konuşuluyor?Bir kere İskandinav ülkelerinden Türkiye’nin üyeliğine olumlu mesajlar geliyor.Ancak müzakerelerin zor ve uzun bir zaman dilimine yayılacağı işareti de veriliyor.Seminerde ele alınan konulardan biri de Türkiye’de laiklik.Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Türkiye’de dine bağlılığın siyasi olmadığını, kültürel gelenekten kaynaklandığını vurguluyor.Laiklikle birlikte merak edilen iki konu daha var: Kadın hakları ve sendikalaşmanın hangi boyutlarda olduğu.Avrupa Birliği’nin kadın ve kadın haklarına gösterdiği hassasiyeti biliyorduk.Nitekim seminere katılan Ilımlı Parti milletvekili Charlotte Cederschiöld, Türkiye’de kız çocukları arasında okuma yazma oranlarının ne zaman yüzde yüze ulaşacağını özellikle soruyor. Kadın haklarınına ilaveten Stockholm’deki seminerden Avrupa’nın önümüzdeki günlerde sendikalaşma meselesini de gündeme getireceği anlaşılıyor.Hazırlıklı olalım.Troya Vakfı kuruldu darısı diğer antik şehirlereTROYA kazılarının başkanı Profesör Manfred Osman Korfmann nihayet muradına erdi.Troya Vakfı kuruldu.Geçen akşam Alman Konsolosluğu’ndaki imza töreninden sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Profesör Korfmann baktım kendisine ‘Osman Bey’ diye hitap edilmesinden pek mutluydu.Biliyorsunuz 1988 yılından beri Troya kazılarını sürdüren Profesör Korfmann yaklaşık bir yıl önce Türk vatandaşlığına geçmişti.Troya kazılarına beş yıl süresince sponsorluk yapacak olan Siemens’ın desteğiyle kurulan Troya Vakfı ne yapacak?Vakfın üç amacı olacak.Troya kazılarının korunması.Bilimsel çalışmaların düzenli olarak sürmesi.Ve tabii en önemlisi bir Troya Müzesi kurulması.Troya buluntuları 50 müzeye dağılmış.Troya’yı ilk ortaya çıkartan Heinrich Schliemann’ın kaçırdığı şu ünlü Troya Hazinesi ise 9 müzede.Hepsinin bir Troya Müzesi’nde biraraya gelmesi
rüya gibi bir şey.Bu rüyanın ilk adımı atıldı.
button