Güncelleme Tarihi:
Ama farklı bir rol arayışında olan Kutman, üzülerek tüm tekliflerini reddediyor Gani Müjde’nin... Bir yılın sonunda yine yemek sırasında Müjde ellerini yıkıyor ve masaya döndüğünde “Sana bir Osmanlı kadını yazayım mı?” diye soruyor. Ve işte Perran Kutman’ın gözlerini parlatan bu rol, ünlü oyuncunun “Deli Saraylı” dizisiyle dört yıllık sessizliğe son verip ekranlara dönmesini sağlıyor.
Nerelerdesiniz bunca zamandır?
- Ben bile dört yıl ara vereceğimi tahmin etmemiştim! Hep iki yıldır benim dizi aralarım. Ama bu dört yıl içinde içime sinen bir proje gelmedi. Yazıp yollayan firmalara da haksızlık etmeyeyim ama gelen tüm roller daha öncekilerin birebir aynısı veya tekrarıydı.
Bir yıl boyunca sizi ikna etmeye çalışmış Gani Müjde duyduğum kadarıyla... Bir yılın sonund nasıl ikna oldunuz?
- Aslında Gani ile başka bir proje konuşmak için yemek yiyorduk. Ellerini yıkamaya gitti, geldi. Bana “Sana bir Osmanlı kadını yazayım mı?” diye sordu. O an “Bunu istiyorum” dedim. Gerçekten çok heyecanlanmış, çok sevinmiştim. “Ama bana bir hikaye yazman lazım” diye devam ettim. Çünkü bu kadın nedir, ne yapar? Diğerlerini el yordamıyla bulabiliyorum ama o dönemi bilmiyorum. Bilmediğim dönemin kadınını ben de kendimce araştırmam gerekir sonuçta... Ve tabii öyle de oldu, çok araştırdım. O dönemde İstanbul’da yaşayan bir kadın ne hissediyor? Anadolu’ya nasıl yardımcı olabilecek? Medeni kanun yok. Kadına “Boş ol” denildiğinde boşanılıyor. Kadın o dönem çok ezik. Bu eziklik içinde ne kadar başını yukarıda tutabiliyor? Bütün bunların dozunu ayarlamam gerekti.
SOKAKTA KARŞILAŞTIĞIM KADIN GÖZLERİMİ YAŞARTTI
İlginç bir dizi olacağa benziyor. Dilerim reyting aletine kurban gitmez!
- O alet nedir, nerelerde vardır, neyle ölçülür bilmiyorum ama işte her şeyi o alet belirliyor ne yazık ki!
Yurtdışı kaynaklı sit-com’lar çok fazla tutmuyor. Bu dizi tamamen bizden ve komedi unsurları da var. Belki bu reytingleri olumlu etkiler...
- Evet ben de böyle düşünüyorum. Dizi yayından kaldırılınca “Amerika’da yıllardır oynuyor bu. Bizde niye tutmadı?” diyorlar. E o dizi ancak Amerika’da oynar. Amerikan esprilerine gülmez ki Türk halkı... Anlamayız, bilmeyiz çünkü.
Dört yıldır ekranlarda yoksunuz ve şu an Büyükada’da gördüğüm kadarıyla halk sizi çok özlemiş. Her şeyin çok çabuk tüketildiği bir dönemde unutulmamak nasıl bir his?
- Teşekkür ederim. Gerçekten çok güzel tabii. Geçenlerde genç bir hanım iki çocuğuyla yanıma geldi. Çocuklarına beni gösterip “Çok dikkatli bakın. Biz Perran Hanım’la büyüdük. Bize çok güzel şeyler öğretti” dedi. Sonra da iki çocuğunu göstererek, bana “Sizden rica ediyorum Perran Hanım. Bunları mahrum etmeyin. Bizi güzel yetiştirdiniz ama benim çocuklarım sizi bilmiyor. Bilmemeleri onların ayıbı olmasın, lütfen bir şeyler yapın” dedi. Çok duygulandım. Burnumun direği sızladı, gözlerim doldu. “Mutlaka elimden geleni sağlığım elverdiğince yapacağım” dedim.
TANRI İZİN VERİRSE, İKİ KARAKTER DAHA YARATIRIM
Sıra dışı rollerde oynamayıp, marjinal karakterleri canlandırmamanıza rağmen bu denli sevilip akıllarda kalmanız da enteresan, öyle değil mi?
- Gerçekten de bu karakterleri çok büyük farklarla oynamıyorum. Küçücük bir kostüm değişikliği, o kadar... Saç rengi aynı, her şey aynı, ama buna rağmen değişik bir karakter yaratıp onu kabul ettirmekten çok keyif alıyorum. Ben gerçekten de sıra dışı kadınlar canlandırmadım. Ama bütün karakterler unutulmayan, yaşayan karakterler oldu. Seneler acımasız ilerliyor. Bunlara en az iki tane daha karakter eklemek istiyorum. Dilerim Tanrı buna izin verir.
Yıllar önce yaptığımız röportajda bana “Güzel şeyleri hafızamda saklarım; örneğin güzel bir gül... Canım sıkkın olduğunda hafızamdaki o güzel görüntüleri hatırlayıp sıkıntımı geçiririm” demiştiniz. Yaşam felsefeniz halen aynı mı?
- Evet, aynen devam ediyorum. Bir de çok sevdiğim bir huyum var. Beynimde Tanrı vergisi çok çok güzel bir mekanizma var. Kötü olan şeyleri unutuyorum. Tüm kötülükleri beynimdeki güzele bağlıyorum. Beynim öyle yapıyor tüm montajları! Perran’ı üzmek istemiyorum, o yüzden güzeli güzele bağlayıp, aradakileri kesip atıyorum.
YETER Kİ ONURSUZ OLMASIN AŞK
Sizin canlandırdığınız kadınlarda dikkatimi çeken bir şey daha var: Hepsi de aşk acısını içinde yaşayan ama gururundan taviz vermeyen kadınlar...
- Yeter ki onursuz olmasın aşk, öyle değil mi?
Aşık Perran nasıldır peki? Dizilerde canlandırdığı gibi mi?
- Öyledir. Aynen canlandırdığı kadınlar gibi!