Güncelleme Tarihi:
Galerist ve Melkan Tabanlıoğlu’nu birleştiren isim, ortak arkadaşları ressam Haluk Akakçe. İki yıl önce, İstanbul Bienali sırasındaki Akakçe sergisi; sanatçının koleksiyonerleri arasında hatırlı bir yere sahip Tabanlıoğlu’nu Murat Pilevneli’ye yaklaştırdı. Tabanlıoğlu Mimarlık, sergiye mekan desteği verdi, kitabının hazırlanmasına katkıda bulundu.
Aralarında İstanbul Modern ve Sapphire’in de bulunduğu pek çok mühim projeye imza atmış Tabanlıoğlu’nun yolunun gayrimenkul yatırımcısı Taha Tatlıcı ile kesişmesi de kaçınılmazdı elbette. Fakat yakın arkadaşlıklarını, biraz da ortak tutkuları sanata borçlu olduklarını itiraf ediyorlar.
Her ikisi de koleksiyonerlik yapan Tabanlıoğlu ve Tatlıcı ile Galerist’in güçlerini birleştirme projesiyse geçen yazdan beri gündemdeydi. Nihayet bu yılın başında ortaklık ete kemiğe büründü ve adı kondu: ‘Galerist Anonim Şirketi’.
PROFESYONEL YÖNETİCİ GELİYOR
Başına yakın zamanda profesyonel bir yöneticinin geçmesi planlansa da, bir sanat kurumuna yakışacak türden esnek bir yapısı olacak yeni Galerist’in.
“Bir galeriyi on senede sıfırdan böyle bir yere getirmek hiç kolay bir iş değil. Galerist çok önemli bir marka. Çizgisini devam ettirebilmesi için Murat’ın yarattığı ruha ihtiyacımız var. Bizim için bir danışmandan öte, adeta bir fikir makinesi Murat” diye anlatıyor yeni yapılanmayı Tabanlıoğlu.
Tabanlıoğlu Mimarlık’ın Tepebaşı’nda, Passage Petits Champs binasındaki ofisinde konuşuyoruz Pilevneli, Tatlıcı ve Tabanlıoğlu üçlüsüyle. Bu arada Galerist’in en yeni şubesi de bu binada ve kapsamlı bir Andy Warhol sergisine diğer Galerist’lerle eşzamanlı ev sahipliği yapıyor. İlgilenenlere duyurulur.
Sanat aşkının 2004’te İstanbul Modern’in binasını inşa etmeden çok önce başladığını söylüyor Tabanlıoğlu. 2003’teki Expo Hannover Fuarı’ndaki heykeltıraş İlhan Koman’ın ilk ilk sergisiyle birlikte Türkiye Pavyonu’nu tasarlamışlar mesela. Mimari, tasarım ve sanat arasındaki sınırların pekala farkında ama bunları zorlamaktan hoşlandığını anlatırken heyecanlanıyor: “Şehrin uzak bir köşesinde yaptığımız bir alışveriş merkezinin bile, mutlaka sanatla iç içe olmasına dikkat ediyoruz. Sanatı farklı katmanlar olarak ele alıyoruz. Sanat mekanlara değer katıyor. Ayrıca sınıf ayrımı gözetmeyen, müthiş bir dönüştürücü gücü var.”
Hüseyin Çağlayan, Julian Opie, Taner Ceylan, Erinç Seymen ve Mentalklinik gibi isimlerin yanı sıra genç sanatçılara destek vermesiyle de tanınan Galerist, bu misyonuna devam edecek. Gündemlerinde daha fazlası da var. Mesela Ortadoğu’daki çağdaş sanatın İstanbul üzerinden dünyayla buluşmasına aracı olmayı planlamak...
“Dünyadaki sanat alıcısının profili hızla değişiyor. Çinliler ve Hintliler öne çıkıyor. Hatta Kafkaslar ve Balkanlar gibi coğrafyalara neden yönelmeyelim?” diyor Taha Tatlıcı gülerek. Yani yakın bir zamanda Dubai ya da Bakü’de Galerist’in yeni bir şubesinin açıldığını duyarsanız hiç şaşırmayın. Bu arada Tophane’ye de göz koyduklarını ve bu mekanın özellikle genç sanatçılar için bir platforma dönüşmesini düşündüklerini de çıtlatıyor.
RANT DEĞİL İTİBAR PEŞİNDE
Tatlıcı yaklaşık 20 yıldır sanat eseri topluyor. “Rahmetli amcam Salih Tatlıcı ve Vitali Hakko’nun yönlendirmesiyle başladım. Rant peşinde koşan bir koleksiyoner değilim, sadece sevdiğim eserleri topluyorum. Fakat şans yüzüme güldü ve iyi bir koleksiyon oluşturdum. Ömer Uluç’un eserleri de var, en son Art Basel’dan aldığım Richard Serra da... Mesela şimdi Art Basel’den aldığım eseri nereye asacağımı düşünüyorum” diyor.
Galerist ortaklığında yer almasınıysa ‘sevdiği bir işin içinde olma isteği’yle açıklıyor. Tıpkı Melkan Tabanlıoğlu gibi... Türkiye’de bir sanat fonu kurulabileceğini de söylüyor fakat bunun için biraz zamana ihtiyaç olduğunun altını çiziyor.
Uzun süre bebek adımlarıyla ilerlerken birden bire sıçrama yapan sanat dünyamıza iş hayatında uyguladıkları yönetim anlayışını getiriyor Tabanlıoğlu ve Tatlıcı. Ekibin sanat danışmanı Pilevneli ise Galerist’in sonbahardaki bombasının, sansasyonel sanatçı Marina Abramoviç olduğunu fısıldıyor...
TÜRKİYE’DEKİ SANAT PİYASASI 120 MİLYON DOLAR DEĞERİNDE
Murat Pilevneli Türkiye’deki sanat piyasasının ekonomik manzarasını şöyle tasvir ediyor:
-Kayıt dışı işlemler de söz konusu olduğu için, sanat piyasasının hacmi konusunda kesin bir rakam vermek çok zor. Fakat yaklaşık 100-120 milyon dolar civarında bir rakam döndüğünü söyleyebilirim.
-Sanat piyasası yılda ortalama yüzde 15 civarında büyüyor. Dolayısıyla eserlerin fiyatları da aynı oranda artıyor.
-Türkiye ekonomisinin büyüme hızı göz önünde bulundurulursa bu rakam 250-300 milyon doları bulabilir. Ancak beş yıl içinde doyma noktasına ulaşması da mümkün.
-Bu rakama müzayede ve galericiler dahil. Müzayedelerin payına yaklaşık 50 milyon dolar düşüyor.
-Ortalama 1000 civarında aktif alıcı var, bunların 200 kadarı koleksiyoner. Koleksiyonerler arasındaki ‘büyük oyuncu’ların sayısıysa 20’yi geçmiyor.
-Tahminimce kişisel koleksiyonların en büyüklerinin değeri 15-20 milyon dolar civarında.