Güncelleme Tarihi:
* Rüştü futbolu bıraktı ama şimdi Milli Takımlar Genel Koordinatörü oldu. Tam “kocam bana kaldı” diyeceğiniz bir zamanda yine yoğun çalışan biri olacak değil mi?
- Öyle oldu valla! Futbolcuyken 3-4 saat antrenmanı oluyordu, ondan sonra kampa veya maça kadar serbestti. Ama şimdi tam mesaili bir dönem başladı. Bütün gün yok.
* Futbolcuyken, yenildikleri bir maçtan sonra eve geldiğinde, nasıl bir hava oluyordu? “Sakın sesiniz çıkmasın! Babaya ilişmeyin, bir şey sormayın!” filan mı?
- Rüştü duygusaldır, yenilgilerden sonra içine kapanır. Aslına bakarsanız, çoğu futbolcu öyle. Evde sakinlik olsun isterler, kendilerini dış dünyaya kapatırlar. Ben de evde o sükunet ortamını sağlamaya çalışırdım. Ama çocuk dediğin bir nevi anti-depresan. Morali ne kadar bozuk olursa olsun, çocuklarla haşır neşir olduktan 10 dakika sonra neşesi yerine gelirdi.
* Futbolcu eşi olmanın inceliği nerede?
- Yapmanız gereken şey, eşinizin psikolojisinin iyi olmasını sağlamak. Çünkü mental olarak rahat durumdalarsa işlerini daha kolay, daha rahat kotarabiliyorlar. Her ne kadar fiziksel bir iş yapıyorlarmış gibi görünse de aslında her şey beyinde bitiyor. Kafalarında ne kadar az sorun olursa, sahada o kadar çok başarılı oluyorlar.
* Peki sizce futbolcuların güzel kadın merakı nereden kaynaklanıyor?
- Tamam ama bir de o futbolculara bakın! Hepsi de son derece bakımlı insanlar. Günde dört saat idman yapan adamlar onlar. Adamlar bu kadar fit olunca haliyle yanlarında kendileri kadar bakımlı, fit, hoş kadınlar olsun istiyorlar. Bence buna hakları da var.
FUTBOLCULARIN EŞLERİ BAKIMLI OLMAK ZORUNDA
* Eşinizin en baştan çıkarıcı özelliği ne?
- İnanılmayacak derecede sabırlı olması...
* Peki ya, en tahammül edilmez özelliği?
- Tahammül edemediğim hiçbir özelliği yok. Sadece klasik bir koç burcu olarak çok sabit fikirli olması beni biraz zorluyor.
* Mutlu evliliğinizin bir formülü var mı?
- Bizim sihirli formülümüz aşk evliliği yapmış olmamız. Birbirimizden çıkarımız yok. Özel alanlarımıza saygılıyız. Fedakarlığın da karşılıklı olması gerekir. Mesela ben eşim olmadan dışarı çıkmıyorsam eşimden de aynısını beklerim.
* Futbolcular da günümüzde pop starlar gibi...
- Ben onların tarzını çok beğeniyorum. Dünyaya baktığınızda da görüyorsunuz ki, celebrity denildiğinde ilk akla gelenler onlar. Tarzları, aileleri, gittikleri yerler insanlara örnek oluyor...
* Sizin tarzınızda bir “serseri hal” ve “protest duruş” var. Öyle misiniz gerçekten?
- Evet, öyle diyebiliriz. Yerinde duramayan, kıpır kıpır, her şeyin keyifli ve güzel olması için çaba sarf eden bir insanım. Enerji yüksekliğinden kaynaklanan bir durum. Çok feminen gözüksem de rock, hafif maskülen bir tarafım var. Mesela ben hep daha fazla spor yapayım daha kaslı biri olayım isterim ama eşim frenler.
BECKHAM’A BENZEMEK GİBİ BİR KAYGIM YOK
* İnsanların sizin için ne dediğine pek aldırmaz mısınız?
- Açıkçası çok aldırmam! Yetiştirilme tarzım böyle.
* Türkiye’nin Victoria Beckham’ı mısınız?
- Victoria Beckham’a benzemek gibi bir kaygım yok. Duruşunu ve tarzını beğendiğim bir kadın. Mutlu bir yuva kurup onu koruyabilmesi, hangi krizi nasıl yöneteceğini bilmesi, çocuklarına iyi bir anne olması açısından da çok takdir ettiğim biri...
* Bundan sonrası için kafanız-da ne tür projeler var?
- Eskiden beri birtakım teklifler geliyordu hep, “Rüştü, istemiyorum Işıl” dediğinde “neden?” diye sormadan reddediyordum. Artık o tekliflere, projelere oğlum da 6 yaşına geldiğine göre, daha rahat za-man ayıra- bile-ceğimi düşünüyorum. Artık o da görüyor, “Bu kadar çok talep varken sana haksızlık etmek istemem” dedi. Bazı sürprizler olabilir.
* Kendinizi 20 sene sonra nerede ve nasıl hayal ediyorsunuz?
- Ailemle, torunlarımla sürekli oradan oraya seyahat ederken... Torunlarımın peşinde koşarken... Hâlâ güzel görünen yaşlı bir anneanne olarak...
KIYAFETLER EŞ ENGELİNE TAKILABİLİYOR
* Bu kadar ön planda olmanıza eşiniz ne diyor? Kıskançlık olmuyor mu?
- Sesini çıkarmıyor ama içinden “doğru mu yapıyorum acaba” diye düşünüyor olabilir.
* Nasıl biridir, dışarı çıkarken kıyafetinize iltifat eder mi mesela?
- İltifattan çok “Döner misin, bir bakayım, içini gösteriyor mu, kısa mı, dar mı, bol mu?” diye sorar. Son yıllarda çok ilerleme kaydettik ama arada bir eskiye döndüğümüz oluyor.
* Kıskançlıktan size kıyafet değiştirttiği olduğu mu hiç?
- Tabii. Çook!
* Hızlı mı hazırlanırsınız, uzun mu sürer?
- Ne yavaş ne hızlı...