Futbol kadın oyunudur

Güncelleme Tarihi:

Futbol kadın oyunudur
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 17, 2010 00:00

Futbolu Türkiye’de sadece erkekler bilir ve konuşur düşüncesinin aksini kanıtlamak için sekiz kız biraraya geldi. Bu kızlar www.biyiksizlar.com isimli internet sitesinde futbol yorumları yapmaya başladı. Yaptıkları işi tüm kadınlar adına bir spor hareketi gören ekibin sloganı da “Bıyıksızlar hareketi engellenemez”

Bıyıksızlar sitesi bu ayın başında hayata geçti. Her ne kadar yazarları kadın olsa da sitenin kurucusu bir erkek. Oğulcan Akbulut sitenin ortaya çıkış hikayesini şöyle anlatıyor: “Dünya kupası maçlarını Yeşilköy’deki çay bahçesinde plazma ekranların karşısında izliyorduk. Birden kadınların erkeklerden daha çok tezahürat yaptığını ve kendilerini kaptırdıklarını farkettim. Ve kadınların futbol maçlarına olan ilgisi beni bu fikre yönlendirdi. Doğru zamanın ve doğru insanların biraraya gelmesini bekledikten sonra bunu siteyi kurmayı karar verdim.” Akbulut ardından, sosyal medya da takip ettiği kadın blogger’lar arasından futbol yazanlarını buldu. Onlarla irtibata geçti. Birçoğu konuya sıcak yaklaştı ve 15 gün gibi kısa bir zaman dilimi içinde şu andaki takım oluştu.

FUTBOLU ANLADIKLARI DİLDE YAZIYORLAR

İlk başta birçok blog yazarı arasından tıpkı bir futbol takımı gibi 11+1 kişi olarak 12 kız seçilmesine karar verildi. Ama bazıları işlerinin yoğunluğu yüzünden siteden ayrıldı. Şimdi sitede sekiz kadın yazar var. Sitenin içeriğine gelince; Bıyıksızlar kendilerini bir futbol hareketi olarak tanımlıyor. Sitelerinin, futbolu ülkemizde sadece erkeklerin bildiği ve takip ettiği yanılgısına tokat niteliğinde bir cevap olduğunu söylüyorlar. Kızların her biri futbolu anladığı ve sevdiği dilden yazıyor. Ya da acımasızca eleştiriyor. Yakında sitede ünlü sporcular ve yöneticilerle yapılacak röportajlar olması da planlanıyor. Bu röportajların bazılarının yazı, bazılarınınsa video olarak siteden takip edilebilmesi düşünülüyor.

İNSANLAR BÖYLE BİR SİTE BEKLİYORMUŞ

Oğulcan Akbulut internet üzerinde kadın ve futbolun yanyana geldiği bir oluşuma rastlamadıklarını söylüyor: “Biz bu boşluğu doldurduğumuza inanıyoruz. Kadınların spor konusundaki fikirlerine karşı varolan algıyı değiştirmek için ihtiyaç vardı. Çünkü bugüne kadar futbol izleyicisinin sadece erkekler olduğu düşünülmüş. Halbuki bıyıksızlar hareketi bunun tam tersini ispatlıyor. Ayrıca birçok takım yöneticisinin de söylediği gibi kadınların sahada olmasının küfür ve kötü sözlerin önüne büyük bir engel olduğu kanaatindeyim. Bir de insanlar böyle bir site bekliyormuş. İlk gün 30 bin tekil ziyaretçi aldık. Ve sunucu değiştirmek zorunda kaldık.”
/images/100/0x0/55eb049cf018fbb8f8a5a14f

Bir kadının futbola ilgisine inanmıyorlar
TUBA KİRAZ (25)


İstanbulluyum. Tek idealim olan gazeteciliği Ankara Üniversitesi’nde okudum. Ankara’da bir süre Avrupa Gazeteciler Cemiyeti’ne bağlı bir dergide çalıştım. Benden sekiz yaş büyük bir ağabeyim var. Benim çocukluğum onun sokak aralarında futbol oynama zamanına denk geldi. Babam da bir futbolsever olunca futboldan uzak kalmak benim için imkansızdı. Anlamasam da hep ilgiyle seyrediyordum. Sporun bütün dallarına ilgi duydum. Artistik patinaj şampiyonalarını, tenis turnuvalarını hiç kaçırmam. Mümkün olduğunca Formula 1 izlerim. Eğer zamanım varsa NBA’yi takip ederim. Tabii futbolun yeri ayrı. Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Ama yanlışlarını göremeyecek kadar kör etmiyor bu sevgi gözümü. En beğendiğim futbolcu Messi. Çok büyük bir yetenek ve çok daha iyi olacağına inanıyorum. Yakın arkadaşlarım artık spora olan ilgime alıştılar. Yeni tanıştığım erkekler genelde bu ilgiye pek inanmıyorlar. Bir kadının böyle bir ilgisi olması onlara inanılmaz geliyor. Sanırım uzun süre de bu görüş hakim olmaya devam edecek. Sitede şu anda futbolla ilgili yorum ve yazılarım var. Ama bunu geliştirmek ve spora dair her şeyin bulunabileceği bir yer yapmak istiyoruz. Dünya Kupası’yla ilgili yazılar yazdık, lig başlayınca da onunla ilgili yazacağız.

Fener yüzünden zona oldum
ASLI AKER (23)


İstanbul doğumluyum. MSGSÜ Arkeoloji bölümünde uzatmalı öğrencilerden biriyim. Daha önce çeşitli edebiyat dergilerinde yazdım, bir yayınevi ve dergide editörlük yaptım. 2005’de Shakespeare ve Mevlana üzerine hazırladığım iki kitabım yayımlandı. Ardından reklam yazarlığı yaptım. Şimdilerde freelance metin yazarı olarak yaşamımı sürdürüyorum.
Spor ve özellikle futbol çocukluğumdan beri evimin vazgeçilmezi. İlkokulda sınıf arkadaşlarımla başlayan didişmelerle yükseldi futbol sevgim. Ama futbol dışında birçok sporun da iflah olmaz takipçilerindenim. Basketbol, tenis ve snooker gibi... Olimpiyatları ya da çeşitli turnuvaları da izlemeyi severim, zerre kadar anlamadığım birçok sporu da. Ama takım oyunlarına karşı daha fazla ilgi duyuyorum. Futbola gelirsek, büyüsü önce taraftar olmakla gösteriyor kendini. Bir takımı desteklemeye, bir futbolcuya hayran olmaya başlıyorsun, ardı çorap söküğü gibi geliyor. Kendimi bildim bileli Fenerbahçeli’yim. Hem de Fenerbahçe maç kaybetti diye çocuk yaşta 40 derece ateşlenip zona olacak cinsten! Üstelik bir kere de değil hani... Fenerbahçe maçlarını da son üç yıldır kombine biletle izlemeye çalışıyorum. Onun dışında gidemediğim her maçın özetini, tekrarını izlemeye çalışıyorum. Gözü kapalı, kulağı sağır futbol yorumcularını izleyip okuduktan sonra insanda baş gösteriyor biraz da futbol yazma isteği. Sitede ağırlıklı olarak Fenerbahçe, Avrupa futbolu, özellikle La Liga ve Serie A, bir de tribün kültürü üzerine yazılar yazıyorum. Tüm zamanların en seksi sporcusunun da Fredrik Ljungberg olduğunu düşünüyorum. Uzun yıllardır birlikte olduğum, görüştüğüm insanlar elbette spor aşkıma aşina. Ama yeni tanıştığım insanlara durumu izah etmek biraz güç. Ben konuştukça “Oo bunu da biliyor..”, “Nasıl yani, sen Bundes Liga da mı takip ediyorsun?!” gibi şaşkın sorular ve tepkilerle de karşılaşabiliyorum. Erkeklerin bu konuda reaksiyonları değişken. Kimi arkadaşlarım “evet, kadınlar futbolla ilgilenmeli, tribünde de olmalı” derken, kimileri de “hayır, ne münasebet, bizim kendimizi en rahat hissettiğimiz yer stadyumlar, lütfen uzak durun” diyor.

Erkek arkadaşımın futbolla hiç ilgisi yok
ELİF EVREN KUYU (21)


Sosyal medya iletişim danışmanlığı yapan bir şirkette iş geliştirme sorumlusu olarak çalışıyorum. İşletme son sınıf öğrencisiyim. Sporla ilkokuldan beri ilgileniyorum. Maalesef teneffüslerde ip atlayamayacak kadar topluydum. Ben de kendime alternatif olarak futbolu seçtim. Yüzmeyle uğraştığım seneler de oldu ama bu daha ağır basıyor tabi ki.
Site ilk açıldığında daha genel konularla başladım; benim gözümden taraftar olmak, futbol aşkı gibi.. Birkaç yazımda transferleri ve Dünya Kupası maçlarını da yorumladım. Bıyıksızlar haricinde sosyal medyada ve çevremde sporu seven çok kişi var ama buna rağmen garipseniyor mu? Evet. Hele konu futbolsa kızlar daha naif sporlar arıyorlar kendilerini beğendirmek için. Erkeklerse ciddiyetime zar zor inandıktan sonra bu sevgiyi paylaşmaktansa “Hımm iyiymiş” demekle yetiniyor. Erkek arkadaşımın futbolla hiç ilgisi yok. Onun için bunu sevmem ya da anlamam bir avantaj değil. Eğer ilgilenmeseydim avantaj olurdu gözünde. Blogumda yazdığım her yazıyı anında okuyup yorum yaparken, Bıyıksızlar’daki yazılarıma “Hımm güzel” demekle yetiniyor. Yani bizde durum tam tersi.

Spor merakım ilişkilerime de yansıyor
NİHAN BORA (26)


İstanbul doğumluyum. Gazetecilik mezunuyum, yüksek lisansımı da gazetecilik üzerine yaptım. Liseden beri birçok gazete ve dergi için röportaj ve haberler yaptım. En son Hürriyet Kampus’un editörlüğünü üstlendim. Yaklaşık iki yıldır Radikal Cumartesi ve Newsweek Türkiye için dışarıdan haber ve röportajlar yapıyorum. İşten vakit kaldıkça da blog yazıyorum. Sporla izleyici olarak ilişkim futbol maçları izleyerek başladı. Ortaokulda arkadaşlar arasında sıkça voleybol oynardık. Lisedeyse okul takımında pasör olarak üç yıl voleybol oynadım, maçlara çıktım, sahanın tozunu yuttum. Sitede diğer birçok arkadaşımın aksine maçlar hakkında pek yorum yapmıyorum. Mesleğim icabı daha çok futbolun insanlar ve bununla beraber toplumlar üzerindeki yansıması üzerine yoğunlaşıyorum. Ayrıca uzmanlık alanım olan kültür ve sanat içinde sporun nasıl yer aldığına değiniyorum. Misal, ilk yazımda Nazım Hikmet ve futbolu bir arada görebileceğiniz bir konu işlemiştim. Bıyıksızlar’da yazan yazarların çok iyi yorum yaptığını gören karşı cins bu durumu oldukça olumlu karşıladı. Tabii eleştiriler de aldık ama o kadar da olacak. İkili ilişkilerimde spor merakımın nadir de olsa işe yaradığını söylemem mümkün.

Kimi ciddiye almıyor kimi sayfı duyuyor
PELİN İPÇİOĞLU (22)

İstanbul Aydın Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı mezunuyum. Bir internet dizisi projesinde yönetmen yardımcılığı yapıyorum. İki senelik bir blogger olarak sosyal medyada aktif bir şekilde bulunuyorum. Sporla çocukluğumdan beri ilgileniyorum. Tabii sporla ilgili başı çeken benim için futbol. Çünkü kültürümüze en yakın spor dalı. Ama basketbol da ağzımı sulandırmıyor değil. Herhangi bir takımı tutmuyorum. Tarafsız bölgede kalmak daha doğru. Ama futbolculara gelince iş değişiyor. Her ne kadar Dünya Kupası’nda beni hayal kırıklığına uğratmış olsa da Messi’ciyim. Tabii seksilik diyorsak Harry Kewell’ı ve Freddie Ljungberg’i de es geçmemek lazım. Sitede diğer arkadaşlarım gibi spor yorumları yapıyorum. Teknik yorumlardan ziyade daha renkli yorumlar yapmak istiyorum. Spor seven arkadaşlarım bu durumdan gayet hoşnutlar. Hele yanlarında takım tutmayan biri olunca... “O zaman seni Fenerli yapalım” gibi ikna cümleleri sinir bozmuyor değil!
Erkekler de bu konuda ikiye ayrılıyor; ciddiye almayıp dalga geçenler ve sevinip heyecan duyanlar. Ciddiye almayıp dalga geçenler grubu, futbolu benimsemiş ve erkek sporu olarak görmüş, futbolu paylaşmak istemeyen bir grup. Diğer grupsa etraflarında sporla, özellikle futbolla ilgilenen kadın sayısının azlığından dolayı haklı bir heyecan ve sevinç yaşıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!