Tolga TANIŞ
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2008 00:00
Hasan Doğan ile bundan iki yıl önce yüz yüze konuşmuştuk. O zaman Levent Bıçakcı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, o da başkan vekiliydi ve 2006’nın Ocak ayında olağanüstü genel kurul kararı alınmıştı. "Hasan Doğan başkan olacak" söylentisi ilk kez o dönemde çıktı. Sonra başkanlığa Haluk Ulusoy seçilince bu söylenti havada kaldı. Ama kısa sürede böyle parlayabildiğine göre Hasan Doğan’ın ilginç bir hikayesi olduğu kesindi.
Başbakan’la o meşhur Ekinlik Adası’nda çekilen balık tutma fotoğraflarından belliydi bir defa. Nitekim ne yapıp edip ’Hükümetin düşüremediği tek kale’ denilen TFF’yi sonunda Ulusoy’un elinden almayı başardı. İşte bu yazı, üç buçuk yılda bir kişinin bir kurumda en tepeye nasıl tırmanabildiğinin hikayesi. Balık tutma seansları dışında, Başbakan’ın oğluna da 500 bin doları peşin, geri kalanı 36 ay boyunca 50 bin dolar taksitle ’gemicik’ satan adamın geldiği yeri ve kurduğu ilişkileri anlatan kısa bir biyografi. Buralara has bir başarı öyküsü.
Hasan Doğan 1956 Kastamonu doğumlu. O, bir yaşındayken İstanbul’a göç eden baba Mustafa Bey ile anne Ferhan Hanım, önce Alibeyköy’e yerleşiyor. O sırada üç yaş büyüğü Nevin var bir tek. Sonra beş yaş küçüğü Hüseyin doğacak, üç kardeş olacaklar. 8 yıl Alibeyköy’de kaldıktan sonra Fatih’te dedesi ve üç teyzesinin oturduğu apartmana taşınıyorlar. Aslında anne tarafı da Kastamonu Abanalı ama 1924 mübadelesi sonrası Yunanistan’a göç eden Rumların yerine hükümet Ekinlik Adası’nda yer verince, aile oraya geçiyor. Oradan da İstanbul’a. Ekinlik o dönemden beri sadece yazlık.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde makine mühendisliği okuyor. Bu arada ablası Nevin Hanım, Remzi Gür’le evleniyor. Gür’ün İngiltere Londra’da ufak bir konfeksiyon atölyesi var. Okulu bitince Aysel Hanım’la evleniyor Hasan Doğan ve ablasının yanına Londra’ya gidiyor. Bir yıl kalıp İngilizce öğreniyor. Dönüşte, eniştesi Remzi Bey Londra’dayken ortak bir makine alım-satım işi yapıyorlar. Tutturamayınca askere gidiyor. Askerden sonra Koç Grubu’nun Beldesan şirketine girip 7 yıl burada bisiklet satıyor, pazarlama koordinatörlüğüne kadar yükseliyor. Bu arada çocuklar doğuyor. Bilgi Üniversitesi’nde ekonomi okuyan Selim (25) ve İtalya’da işletme eğitimi alan Zeynep (23).
Kardeşi Hüseyin Doğan da okulunu bitirince kendi işini kurmak için tekrar harekete geçiyor. Eniştesinin desteğiyle kurulan Gürmen Grup’a kardeşiyle küçük ortak oluyor. Günde 100 ceketle başlayan ufak konfeksiyon atölyesi, Kastamonu Araç’ta ve Karabük’te iki fabrikaya dönüşüyor, günde 2500 ceketlik bir üretim kapasitesine ulaşıyor.
TİPİK BİR SOSYAL İLİŞKİ CANAVARIAma Hasan Doğan’ın TFF başkanlığına nasıl ulaştığını anlamak için, iş dünyasındaki başarısı kadar, sosyal ilişkilerine da bakmak gerek. Bir defa Kastamonululuk, yaşamında çok önemli: Kastamonulular Dayanışma Derneği’ne giriyor. Derneğin başkanı Sudi Topal, Doğan’ı çevresine tanıştırıyor. Bir yandan da meslek örgütlerine kaydoluyor. İstanbul Tekstil Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, İSO Meclisi, TOBB Sanayi Konseyi... Gürmen Grup adına yürüttüğü üyelikler sürekli hale geliyor. Kısa sürede tipik bir "sosyal ilişki canavarı"na dönüşüyor.
Hemşerisi Topal, onu Türkiye Boks Federasyonu yönetim kurulu üyesi yapınca Doğan bir de spora adım atıyor. Boks Federasyonu’nun bir başka ilginç özelliği, Kastamonulular ve AKP’lilerin içerideki ağırlığı. Yönetim kurulu üyelerinden Kastamonulu Kemal Akar’ın AKP İstanbul İl Başkan Yardımcılığı var. Başkan Halil Caner Doğaneli, üyeler Fatih Recep Saraçoğlu (müteahhit) ve İbrahim Çağlar (İTO’ya başkan adayı olacakken çekildi) da, Akar gibi AKP’ye yakın isimler, partinin kurucuları arasında.
1997’de de Sinan Erdem ile tanışıyor. Erdem o dönem Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı. Gürmen Grup, Akdeniz Oyunları için sporculara kıyafet verince, Erdem de, Doğan’ı TMOK üyesi yapıyor. Boks, olimpiyat derken sıra futbola geliyor. Uki’nin sahibi Turan Sarıgülle sayesinde Türkiye Futbol Adamları Derneği’ne üye oluyor.
BAŞKANLIĞA DOĞRU ADIM ADIMHasan Doğan 2002 genel seçimleriyle birlikte tam anlamıyla boyut atlıyor. Bu sırada Kastamonulu bir başka hemşerisi Serdar Güzelaydın ile samimi oluyor. TFF’deki ilişkilerini artık Güzelaydın yürütüyor.
Bu süreçte başka bir cepheden de destek görüyor. Başkan Yıldırım Demirören’in ve eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’nun çabalarıyla alelacele
Beşiktaş Kulübü’ne üye yapılıyor. Sonra Beşiktaş kontenjanından federasyon delegesi atanıyor. Hasan Doğan, dönen müthiş kulisin arasından sıyrılıp 22 Temmuz 2004’teki genel kurulda, hemşerisi Güzelaydın ile Levent Bıçakcı’nın listesinden yönetim kurulu üyesi seçiliyor. Seçilince de Bıçakcı’nın başkanvekili oluyor.
Yönetimde tamamen Güzelaydın ile beraber hareket ediyorlar. Kendilerine en yakın isim de bir dönem
Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’a karşı başkanlığa soyunan Davut Dişli oluyor. Aynı zamanda AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kuzeni olan Davut Dişli kamuoyunda Sedat Peker ile yaptığı telefon konuşmaları ve Kasım 2005’teki İsviçre maçında stadyuma provokatör soktuğu iddialarıyla tanınıyor. Rivayete göre Levent Bıçakcı yönetiminin 2006 Ocak’ında olağanüstü kongre kararı almasına neden olan süreç de Hasan Doğan’ın Davut Dişli’yle kurduğu bu yakınlıkla başlıyor. Hasan Doğan, Davut Dişli’yi başkanvekilliğine öneriyor, Bıçakcı kabul etmeyince ipler kopuyor ve yönetim kongre kararı alıyor.
Sonrasında Haluk Ulusoy 2006’da TFF’yi tekrar devralıyor. Bunun üzerine Hasan Doğan kendini nadasa çekiyor. 2007 sonunda TBMM, TFF’nin yapısıyla ilgili yasa değişikliğini yaptı. Hasan Doğan da, Kulüpler Birliği’ne başkan seçtirdiği Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın sayesinde, kulüplerin desteğiyle başkanlığa kadar yükseliyor.
Ekinlik kliğiHasan Doğan’ın ilişkilerinde Ekinlik Adası’nın yeri başka. Ekinlik’te Doğan’ın ve Remzi Gür’ün birer evi var. Tayyip Erdoğan yazları Ekinlik’e gidince Gür’ün evinde kalıyor, kliğin dördüncü ismi, Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer ise Doğan’ın evinde. Bu dörtlü tekneyle açılıp balık tutuyor ve halı sahada futbol oynuyor.
Erdoğan ile ilk yakınlaşan aslında Remzi Gür. Gür, Londra’dan gelince Hasan Doğan’ın İstanbul Bahçelievler’deki evinin alt katında kalıyor. Fırsat buldukça Erdoğan ile de görüşüyor. Bu gelişlerden birinde, 1996’nın bir kış günü gece vakti Gür yine Erdoğan’ı arıyor. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan ile bir anda Hasan Doğan’ın evine geliyor. Acıkan Erdoğan mutfağa girip kendine yemek bile yapıyor. Sonra Doğan ile Erdoğan’ın samimiyeti gelişiyor. Beraber maçlara gidip karşılıklı ev gezmeleri düzenliyorlar.
Doğan’ın Cihan Kamer’le tanışması ise 2002’deki
Dünya Kupası’na rastlıyor. Doğan, Japonya’ya gidip Türkiye ile Güney Kore’nin üçüncülük maçını seyretmeye karar veriyor. Tayyip Erdoğan da Hasan Doğan’ı arayıp Cihan Kamer’le beraber gitmelerini tavsiye ediyor. Doğan ve Kamer, Tokyo’da beraber dolaşınca samimi oluyor. Daha sonra bu samimiyet ortaklığa dönüşüyor. 2004’te yüzde 50-50 ortaklıkla toplam 10 milyon dolara, 5 biner tonluk iki yük gemisi satın alıyorlar. ’Cihan’ ve ’Kamer’ adı verilen gemiler için iki şirket kuruluyor: Gürdeniz ve Gürdoğan. Sonra işten vazgeçiliyor, gemiler satılıyor. Ancak Hasan Doğan’ın kardeşi Hüseyin’le kurduğu Gürgem’e ait Safran-1 gemisi bir süre daha kalıyor. Sonra Doğan, işte o gemiyi, geçen yıl şubat ayında Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Burak Erdoğan’a satıyor. Tam milletvekili seçimi öncesi "gemicik" diye lafı çıkan kuru yük gemisini.