Fransızdı ama bizim için de söyledi

Güncelleme Tarihi:

Fransızdı ama bizim için de söyledi
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 04, 2004 00:00

Gitarı ve sesiyle olduÄŸu kadar, Bridget Bardot’yla beraberliÄŸiyle de konuÅŸulmuÅŸtu. Ãœnlü Fransız ÅŸarkıcı Sacha Distel’in ölümü, Türkiye’de de üzüntüyle karşılandı. Distel, sözlerini Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı ‘Kime Derler Sana Derler’ adlı ÅŸarkıyı Türkçe söylemiÅŸti.60’lı yıllarda radyolara sık sık konuk olan Fransız aksanlı tatlı bir ses vardı. Bu sesin sahibi Sacha Distel’di. ‘Kime derler sana derler, benim sevgilim bir içim su, fidan boylu...’ diye müziÄŸi kendisine ait, sözlerini Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı Türkçe bir ÅŸarkıyı seslendiren Distel, Türkiye’de çok sevilmiÅŸti. Hatta dönemin Turizm Bakanı Zekai Dorman, genç ÅŸarkıcıyı tebrik etmiÅŸti. Aranjman modası onunla birlikte doÄŸdu Bir süre önce hayatını kaybeden ünlü Fransız ÅŸarkıcı Sacha Distel’in ölümü, onu yakından tanıyan Sezen Cumhur Önal’ı da eskilere döndürdü. Önal, eski arkadaşını Kelebek’e anlattı: ‘Fransa’nın en iyi jazz gitaristiydi. Ãœlkenin bir dönem en iyi ÅŸarkıları olan Scoubidou, Personnalites, Oh Quelle Nuit, Mon Beau Chapeau gibi eserler hep onundu. Dostum Sacha Distel sözlerini benim yazdığım ‘Kime Derler Sana Derler’ adlı ÅŸarkıyı söyleyerek, Türk müzikseverlerinin de kalbini kazanmıştı. Bu ÅŸarkı Türk popunun ilk ürünlerindendi. Aylarca sevilen ezgiler listesinde bir numara oldu. O dönemde, bizim yerli sanatçılar, dış kaynaklı müziklere yazılan, Türkçe sözlü ÅŸarkılara pek sıcak bakmazlardı. Sacha Distel’in söylediÄŸi ‘Kime Derler Sana Derler’ ve rahmetli Fecri EbcioÄŸlu’nun yazdığı, Adamo’nun seslendirdiÄŸi ‘Her Yerde Kar Var’ adlı ÅŸarkılar, Türk Pop MüziÄŸi’nin kaderini deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Yabancıların okudukları Türkçe ÅŸarkılar tutulup sevilince, iÅŸin rengi deÄŸiÅŸti. Hatta ‘aranjman’ tabir edilen bir moda doÄŸmuÅŸ oldu. Radyo Günleri’nde tüm sanatçılar bu ÅŸarkıları okudular.’Türkçe telaffuzu Timur Selçuk öğretti Dönemin en güzel kadınlarından olan Brigitte Bardot’yla aÅŸk yaÅŸayan Sacha Distel, hatta Bardot’yla ‘Soleil De Ma Vie’ adlı ÅŸarkıyı da seslendirmiÅŸti. Gitarı ve sesiyle dünyayı peÅŸinde sürükleyen Distel’in Türkiye’deki ünü ise sinema filmlerine bile taşındı. Ajda Pekkan, Vahi Öz, Tamer YiÄŸit ve Süleyman Turan’ın birlikte oynadığı ‘Babamız Evleniyor’ adlı filmin gazino sahnesinde Ajda Pekkan, onun ÅŸarkısını dans ederek söylemiÅŸti. Çolpan Ä°lhan da, kendi sesiyle Filiz Akın ve Ayhan Işık’la birlikte çevirdiÄŸi ‘Kolejli Kızın AÅŸkı’ filminde, bu ÅŸarkıyı seslendirmiÅŸti. Åžarkı, Sacha’nın yorumu ile dört filmde daha kullanılmıştı o günlerde. Sezen Cumhur Önal, Sacha Distel’in Türkçe telaffuzu ünlü müzisyen Timur Selçuk’tan öğrendiÄŸini de ÅŸu sözlerle anlatıyor:‘Paris’te o günlerde Ecole Normale’e giden Timur Selçuk, stüdyoda Sacha Distel’in Türkçe telaffuzuna yardımcı olmuÅŸtu. Ãœstelik o gün Timur’un doÄŸum günüydü. Ama baba dostu olan, vefakar Timur benim hatrımı kırmayıp doÄŸum gününü stüdyoda Sacha’ya Türkçe öğretmekle geçirmiÅŸti. Sonradan öğrendiÄŸime göre kayıt bittikten sonra Sacha Distel, artistik yönetmeni Maurice Teze ile birlikte Paris’te bir kahvede Timur’un doÄŸum gününü, birer kadeh konyakla kutlamış.’L’Olympia’da sahneye çıktı29 Ocak 1933’te dünyaya gelen ünlü ÅŸarkıcının tam adı Sacha Alexandre Distel’di. Amcası ünlü orkestra ÅŸefi Ray Ventura’ydı. 14 yaşında, Paris’te Claude Bernard Lisesi’ne giderken elinde gitarı, arkadaÅŸları ile ‘Les Noise Makers’ grubunu kurdu. Henüz 15 yaşındayken, ünlü müzisyen Juliette Greco’ya sahnede gitarıyla eÅŸlik etti. 17 yaşında, girdiÄŸi ‘En Ä°yi Amatör Jazz Gitarı’ yarışmasında birinci oldu. 1953 yılında Fransa’nın ‘En Ä°yi Jazz Gitaristi’ seçildi. 6 Kasım 1953’te 20 yaşında üzerine giydiÄŸi Fransız askeri üniformasını, 10 Åžubat 1955’te çıkarınca kendisini yine müziÄŸin içinde buldu. Jazz’ın dünya markası ‘Modern Jazz Quartet’le buluÅŸtu, Quartet’in piyanisti John Lewis ile ‘Afternoon in Paris’ adlı albümü yaptı. Jazz’ın devleriyle olan randevusu, Modern Jazz Quartet’ten sonra Lionel Hampton, Stan Getz, Dizzy Gillespie, Sarah Vaughan, Ella Fitzgerald, Oscar Peterson ile devam etti. Daha sonra artistik yönetmeni Maurice Teze’nin de teÅŸvikiyle ÅŸarkı söylemeye baÅŸladı. Bruno Coquatrix’in sahibi olduÄŸu L’Olympia’da sahneye çıktı. SöylediÄŸi Ä°ngilizce, Almanca, Ä°spanyolca birbirinden güzel ÅŸarkılarla, müzikseverlerin kalplerini kazanmasını bildi.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!