Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2004 00:42
Gitarı ve sesiyle olduğu kadar, Bridget Bardot’yla beraberliğiyle de konuşulmuştu. Ünlü Fransız şarkıcı Sacha Distel’in ölümü, Türkiye’de de üzüntüyle karşılandı. Distel, sözlerini Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı ‘Kime Derler Sana Derler’ adlı şarkıyı Türkçe söylemişti.
60’lı yıllarda radyolara sık sık konuk olan Fransız aksanlı tatlı bir ses vardı. Bu sesin sahibi Sacha Distel’di.
‘Kime derler sana derler, benim sevgilim bir içim su, fidan boylu...’ diye müziği kendisine ait, sözlerini Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı Türkçe bir şarkıyı seslendiren Distel, Türkiye’de çok sevilmişti.
Hatta dönemin Turizm Bakanı Zekai Dorman, genç şarkıcıyı tebrik etmişti.
Aranjman modası onunla birlikte doğdu
Bir süre önce hayatını kaybeden ünlü Fransız şarkıcı Sacha Distel’in ölümü, onu yakından tanıyan Sezen Cumhur Önal’ı da eskilere döndürdü. Önal, eski arkadaşını Kelebek’e anlattı:
‘Fransa’nın en iyi jazz gitaristiydi. Ülkenin bir dönem en iyi şarkıları olan Scoubidou, Personnalites, Oh Quelle Nuit, Mon Beau Chapeau gibi eserler hep onundu.
Dostum Sacha Distel sözlerini benim yazdığım ‘Kime Derler Sana Derler’ adlı şarkıyı söyleyerek, Türk müzikseverlerinin de kalbini kazanmıştı. Bu şarkı Türk popunun ilk ürünlerindendi. Aylarca sevilen ezgiler listesinde bir numara oldu.
O dönemde, bizim yerli sanatçılar, dış kaynaklı müziklere yazılan, Türkçe sözlü şarkılara pek sıcak bakmazlardı. Sacha Distel’in söylediği ‘Kime Derler Sana Derler’ ve rahmetli Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı, Adamo’nun seslendirdiği ‘Her Yerde Kar Var’ adlı şarkılar, Türk Pop Müziği’nin kaderini değiştirmişti. Yabancıların okudukları Türkçe şarkılar tutulup sevilince, işin rengi değişti. Hatta ‘aranjman’ tabir edilen bir moda doğmuş oldu. Radyo Günleri’nde tüm sanatçılar bu şarkıları okudular.’
Türkçe telaffuzu Timur Selçuk öğretti
Dönemin en güzel kadınlarından olan Brigitte Bardot’yla aşk yaşayan Sacha Distel, hatta Bardot’yla ‘Soleil De Ma Vie’ adlı şarkıyı da seslendirmişti. Gitarı ve sesiyle dünyayı peşinde sürükleyen Distel’in Türkiye’deki ünü ise
sinema filmlerine bile taşındı. Ajda Pekkan, Vahi Öz, Tamer Yiğit ve Süleyman Turan’ın birlikte oynadığı ‘Babamız Evleniyor’ adlı filmin gazino sahnesinde Ajda Pekkan, onun şarkısını dans ederek söylemişti. Çolpan İlhan da, kendi sesiyle Filiz Akın ve Ayhan Işık’la birlikte çevirdiği ‘Kolejli Kızın Aşkı’ filminde, bu şarkıyı seslendirmişti.
Şarkı, Sacha’nın yorumu ile dört filmde daha kullanılmıştı o günlerde. Sezen Cumhur Önal, Sacha Distel’in Türkçe telaffuzu ünlü müzisyen Timur Selçuk’tan öğrendiğini de şu sözlerle anlatıyor:
‘Paris’te o günlerde Ecole Normale’e giden Timur Selçuk, stüdyoda Sacha Distel’in Türkçe telaffuzuna yardımcı olmuştu. Üstelik o gün Timur’un doğum günüydü. Ama baba dostu olan, vefakar Timur benim hatrımı kırmayıp doğum gününü stüdyoda Sacha’ya Türkçe öğretmekle geçirmişti.
Sonradan öğrendiğime göre kayıt bittikten sonra Sacha Distel, artistik yönetmeni Maurice Teze ile birlikte Paris’te bir kahvede Timur’un doğum gününü, birer kadeh konyakla kutlamış.’
L’Olympia’da sahneye çıktı29 Ocak 1933’te dünyaya gelen ünlü şarkıcının tam adı Sacha Alexandre Distel’di. Amcası ünlü orkestra şefi Ray Ventura’ydı. 14 yaşında, Paris’te Claude Bernard Lisesi’ne giderken elinde gitarı, arkadaşları ile ‘Les Noise Makers’ grubunu kurdu.
Henüz 15 yaşındayken, ünlü müzisyen Juliette Greco’ya sahnede gitarıyla eşlik etti. 17 yaşında, girdiği ‘En İyi Amatör Jazz Gitarı’ yarışmasında birinci oldu. 1953 yılında Fransa’nın ‘En İyi Jazz Gitaristi’ seçildi. 6 Kasım 1953’te 20 yaşında üzerine giydiği Fransız askeri üniformasını, 10 Şubat 1955’te çıkarınca kendisini yine müziğin içinde buldu.
Jazz’ın dünya markası ‘Modern Jazz Quartet’le buluştu, Quartet’in piyanisti John Lewis ile ‘Afternoon in Paris’ adlı albümü yaptı. Jazz’ın devleriyle olan randevusu, Modern Jazz Quartet’ten sonra Lionel Hampton, Stan Getz, Dizzy Gillespie, Sarah Vaughan, Ella Fitzgerald, Oscar Peterson ile devam etti.
Daha sonra artistik yönetmeni Maurice Teze’nin de teşvikiyle şarkı söylemeye başladı. Bruno Coquatrix’in sahibi olduğu L’Olympia’da sahneye çıktı. Söylediği İngilizce, Almanca, İspanyolca birbirinden güzel şarkılarla, müzikseverlerin kalplerini kazanmasını bildi.