Fransız usulü mutluluk

Güncelleme Tarihi:

Fransız usulü mutluluk
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2013 00:00

‘Fransız Usulü’ adlı müzikalle ‘Mutluluk’ adlı oyun bir ay arayla Paris’in en popüler tiyatrolarından Marigny’de perdelerini açtı. Bu iki tiyatro gösterisi de imkânsızın peşinden giden günümüz insanını anlatıyor.

Haberin Devamı

‘...a la française!’ bir Edouard Baer gösterisi. Son Asterix ve Obelix filminde Asterix’i canlandıran Baer, Fransa’nın gözde oyuncu/yazar/yönetmenlerinden biri.
Lea Drucker, Lionel Abelanski, Vincent Lacoste gibi tanınmış oyuncularla birlikte sahneye çıkan Edouad Baer’in asistanı rolündeyse Fransız sinemasının son yıllarda büyük çıkış yapan oyuncularından Cesar ödüllü Leila Bekhti var.
‘...a la française!’in konusuna gelince...
Bir gün Fransız Dışişleri Bakanı, Edouard Baer’in kapısını çalıyor ve Baer’den Paris’te gerçekleştirilecek olan G20 zirvesinin açılışı için Fransa’nın imajını düzeltebilecek bir gösteri hazırlamasını istiyor. G20 zirvesi için arkadaşlarıyla biraraya gelen Edouard’ın imkânsızı başarması için sadece bir gecesi var.
Skeçler ve şarkılarla Fransa’nın eski ihtişamlı günlerindeki pırıltısını yakalamaya çalışan topluluk, sonunda gösteriyi Fransız usulü sahnelemeye karar veriyor.
Eyfel Kulesi, Fransız aşıkları, parfümler ve 400 çeşit peynirin ‘suratsız, pis, yaşlı, küstah Fransız imajını’ silip silemeyeceğinin tartışıldığı ve iki saat süren ‘...a la française!’de Edouard Baer, modern ve mutlu bir Fransa’nın izini sürüyor ve eleştirmenlere rağmen seyircilerden bol alkış alıyor.
Bu arada oyunun açılış gecesi olan 21 Eylül akşamı ilk kez sahneye çıktığı için biraz heyecanlı olan Leila Bekhti, tiyatro sınavından başarıyla geçti. Genç oyuncu özellikle Edith Piaf şarkısını söylerken seyircileri şaşırtabilecek kadar başarılıydı...
Ülkesini sevmenin yanlış bir şey olmadığını düşündüğünü söyleyen Edouard Baer, son sondajlarda Fransızların mutsuz olduklarını söylemeleri ve kendilerini sevmediklerini açıklamaları üzerine bir terapi niyetine ‘...a la française!’i yazıp sahneye koymaya karar vermiş.
Modern ve mutlu bir Fransa’nın peşinden giden Edouard Baer’in bugünkü hayatla ilgili problemiyse sanal dünyayla ilgili. Kafelerde yaşanan hayatın, tanışmaların, karşılaşmaların artık sona ermeye başladığını düşünen Baer, bugünün gençlerinin sanal dünyayı tercih etmelerini eleştiriyor. Baer, Facebook’ta bir kahve ya da bir bistrodan daha çok kişiyle karşılaşılabildiğini ama karşılaşılan insanların ya arkadaşlar ya da kişinin kendisine benzeyen insanlar olduğuna inanıyor.
Her şeye rağmen sanal dünyanın ancak bir yere kadar geçerliliği olduğuna düşünen sanatçı, insanların duymaya, dokunmaya, aynı havayı solumaya ihtiyaçları olduğu için sinema ve tiyatro salonlarının dolup taşmaya devam ettiğini söylüyor...
Birbirine ihtiyaç duyan Alexandre’la (Sam Karmann) Louise’in (Marie-Anne Chazel) ‘mutluluk’ hikâyesiniyse Eric Assous, yeni oyunu ‘Le Bonheur’de anlatıyor. Yönetmen Jean-Luc Moreau.
Altı yıl evli kalan ve çocuğu olmayan Louise, bir akşam Alexandre’la tanışıyor. Birlikte geçirilen gecenin ertesi sabahında Louise’in kendisine kahvaltı hazırlamasına aldırış etmeyen Alexandre bir an önce Louise’in evinden gitmek istiyor. Kullanılmış olmak istemeyen Louise ise Alexandre’ın daireyi terk etmesini engelliyor.
Bir restoran sahibi olan Alexandre’ın üç çocuk sahibi olup eşinden boşanmak üzere olduğunu öğrenen Louise, bir çocuk kitapları yazarı.
Sam Karmann’la Marie-Anne Chazel’in düşünceli ve çok iyi oyunculuklarıyla taçlanan ‘Le Bonheur’de birbirine benzemeyen iki insanın hayatın cilvelerine aldırmadan aldıkları yolu ve yapmak zorunda kaldıkları fedakarlıkları seyrediyoruz.
Yalnız kalma korkusuna da değinilen ‘Le Bonheur’de 50’li yaşlardan sonra aşkın yaşanıp yaşanılamayacağı soruluyor. Günümüze ait bu komedinin cevabını aradığı bir başka soru ise mutluluğun bir son kullanma tarihinin olup olmadığı...

Haberin Devamı

BİR DE SIRT AĞRISI OLMASA

Haberin Devamı

Tony ve Grammy ödüllü efsane yorumcu Barbara Cook 85 yaşında. Bir bastonla sahneye çıkıyor ve sırt ağrıları yüzünden konserlerinde şarkılarını oturarak söylüyor. Ses zamanla biraz değişmiş olsa da asıl önemli olan her kelimenin nasıl söylenildiği, o çok tanıdık şarkıları dinlerken bizi saran heyecan ve şarkıları sanki ilk kez duyuyormuş hissi...
Barbara Cook son albümü ‘Loverman’de ‘If I Love Again’, ‘New York State of Mind’ ve özellikle acapella söylediği ‘House Of The Rising Sun’ şarkılarında dahiyane zamanlaması ve her kelimenin, her notanın hakkını vermesiyle müzikseverleri kendisine hayran bırakıyor ve günümüzün en iyi yorumcularından biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Haberin Devamı

JANINE JANSEN İSTANBUL’DA

XX. yüzyılın en önemli besteci ve piyanistlerinden Sergei Prokofiev, İkinci Keman Konçertosu ve İki Keman için Sonata’yı 1930’larda sürgün gittiği Paris’te, Keman ve Piyano için 1 No.lu sonatını ise 1946 yılında Stalin ve II. Dünya Savaşı’nın gölgesinde yazmış.
Prokofiev’in en kişisel ve en güzel müziği olarak tanımlayabileceğimiz bu eserleri 1978 Hollanda doğumlu Janine Jansen son albümü ‘Prokofiev’de büyük bir ustalıkla yorumluyor. 2012’nin sonlarına doğru çıkan ve Prokofiev hayranlarının dinlemek isteyecekleri albümde Londra Filarmonik Orkestrası’nı Vladimir Jurowski yönetiyor. Kemancı Janine Jansen’in bu albümüyle yetinmek istemeyen İstanbullu hayranlarına gelince... Kusursuz tekniği ve müziğe olan o eşsiz tutkusuyla tanıdığımız Janine Jansen, biletleri kısa sürede tükenen konseri için 1 Şubat’ta İş Sanat’a geliyor. Dünyanın en seçkin oda orkestralarından Academy of St Martin in the Fields’le sahneye çıkacak olan Janine Jansen, Mozart ve Bartok’un eserlerinin çalınacağı gece orkestrayı da yönetecek.

Haberin Devamı

INDIA’NIN FLAMENKOSU

Bugün Türkiye’de pek tanınmayan bir flamenko yorumcusundan bahsetmek istiyorum. 1985 doğumlu Jennifer Jessica Martinez Fernandez, İspanya’da India Martinez adıyla müzik yapıyor. Latin Grammy ödüllerine aday olan yorumcu, ekim sonunda çıkan albümü ‘Oltras Verdades’le İspanya listelerine iki numaradan girmeyi başardı. Yanık sesiyle dikkat çeken ve albümünde sevdiği yorumcuların şarkılarını seslendiren India Martinez ‘Suerte’yle Shakira’ya, ‘Canta Corazon’la Alejandro Fernandez’e, albümün en güzel şarkısı ‘Hoy’la da Gloria Estefan’a saygı duruşunda bulunuyor. India’yı keşfedin.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!