Güncelleme Tarihi:
Max Dergisi'nin bu ayki sayısı, yine dopdolu. Birbirinden değişik konular içeren dergi sayfalarının en ilginç konuğu ise, ülkemizde ve hatta dünyada moda fotoğrafçılığı denilince akla gelen ilk isimlerden olan Hasan Hüseyin. İşte Melek Alpak'ın gerçekleştirdiği röportajın bazı bölümleri...
Bir ayağı Türkiye'de, bir ayağı da Avrupa'da bir adam Hasan Hüseyin. İsimlerin ve tasarımların jet hızıyla değiştiği moda sektöründe, araştırmacı tavırları ve yaptığı yeniliklerle adını duyurdu. Ama uzun zamandır emek verdiği moda fotoğrafçılığını yaparken, hala aynı heyecanı duymadığını ve artık daha doğayla iç içe çalışmalar yapmak istediğini de itiraf ediyor Hüseyin...
Fotoğraf sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz?
1972'de Kıbrıs'tan İngiltere'ye göç ettik ailece. 10 yaşındaydım. Öğrenimimi İngiltere'de yaptım. Fotoğrafa hobi olarak 12-13 yaşlarında başladım. Karanlık odam vardı ve baskılar yapıyordum. Ondan da evvel çok küçük yaşlardan itibaren çiziyordum. Hayatımın geri kalanında ne yapmam gerekir düşüncesinin oluştuğu yaşa geldim. Matematiği çok seviyordum ve çiziyordum, bu ikisinin arasında karar vermem gerekiyordu. Üniversite imtihanlarına girdim ve matematiği kazandım ama okulun başlamasına iki hafta kala gitmemeye, fotoğraf okumaya karar verdim. Üç yıl fotoğraf okudum, üç yıl da asistanlık yaptıktan sonra profesyonel olarak çalışmaya başladım. 15 yıl oldu. 1993'de de Türkiye'ye geldim. Bir süre önce de geri dönmeye karar verdim; arada sırada geliyorum. Çalışmalarıma Almanya'da devam ediyorum şu anda. Sürekli dolaşıyorum yani.
Hangi tür fotoğrafı tercih ediyorsunuz?
Uzun yıllardan bu yana daha çok moda çekiyorum. Ama son zamanlarda moda fotoğraflarından bıktım aslında.
Neden?
Bu çok iyi bir piyasa değil. Moda çok yüzeysel birşey, biraz suni, hatta sahtekar gibi... Bazen diyorum ki, biz insanları kandırıyoruz. Profesyonel yalancılık gibi birşe y. Biraz daha gerçek birşey yapsam diye düşünüyorum. Dünyayı gezip fotoğraflamak, biraz daha doğayla ilgili şeyler yapmak isterdim. Böyle birşey yapabilirim tabii ama bir de yaşamı devam ettirme durumu var. Bu yüzden de en iyi bildiğimiz işi yapmaya devam ediyoruz şimdi.
İnsanla çalışmak işinizin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Peki daha özelleştirirsek, kadınla çalışmanın farklılıkları oluyor mu?
Hiçbir fark olmuyor. Kadın, erkek, çocuk fark etmeden o anda belirlenen projeye göre birşey çekiyoruz. İyi iş çıkarabilmek asıl amaç. Kadın fotoğrafı çekerken heyecan duymam. Bu beyinle ilgili birşey. İstediğimiz zaman canlandırırız ilgiyi, istediğimiz zaman söndürürüz. Çok nadir olarak karşımdaki kadın beni heyecanlandırır. Vücut dili diye birşey var, bazı mankenlerde bu doğal olarak çıkıyor. Bu benim işimi de kolaylaştırır. Ben herkesle çok rahat çalışırım. Karşındaki kişiyi çok çabuk ve iyi tanımak gerekiyor. 16-17 yaşlarındayken çok utangaç bir çocuktum, kızların yüzüne bakamıyordum. Ama tabii zamanla, insanlarla karşılaştıkça tanımaya başlıyorsun. Ben insanın yüzüne bakınca karakterini okumaya başlarım.
Model size ilham verir mi?
Karşındaki model gerçekten işini biliyorsa, projenin gereğine göre poz verir, yok eğer yeterince iyi değilse, biz onu gerektiği gibi poz vermesi için biçimlendirmeye çalışırız. Komedyen mi oluruz, yoksa yönetmen mi, orası belli olmaz.
Türkiye'deki fotoğrafı nasıl buluyorsunuz?
Yurtdışında fotoğrafçılar daha deneysel çalışabiliyor ama burada piyasa böyle bir deneyselliği henüz kaldıramıyor. Biraz daha klasiğe dayalı bir piyasa olduğu için yerinde sayıyor diyebilirim. Daha fazla fotoğrafçıya ihtiyaç var ama tabii bunlar için de imkan tanımak gerekiyor. Ben rekabeti severim, daha çok rekabet olmalı diye düşünüyorum. Piyasa bana göre bu şekilde canlanabilir.
Ekip kurma konusunda zorluk çekiyor musunuz?
İstediğim kalitede iş çıkarmak için gerçekten çok az insan var.
İyi modeller kim sizce?
İyi ya da kötü diye ayırdetmek istemiyorum, çünkü her modelin kendine göre iyi ya da kötü tarafları olabilir.
Nü çalışıyor musunuz?
Ben nü çalışmıyorum. Buna vaktim olmadı. Yapsam da gerçekten mükemmel olmasını isterdim. Nü fotoğraf bana göre zor birşey. Hayatım sağa sola koşmakla geçiyor, konsantre olamıyorum. Ayrıca pek de benim tarzım değil aslında.
Size neler ilham verir veya nasıl besleniyorsunuz?
Ben gezerek beslenebilirim. Pek öyle dergilere bakmıyorum. Değişik insanlarla tanışmak beni heyecanlandırıyor ve o zaman kafam daha çok çalışmaya başlıyor. Bizim fotoğrafçı olarak tek derdimiz, yaptığımız işe değer verilmesidir. İşimiz sanat olarak kabul ediliyorsa, değeri de verilmeli. Üzerinde manipülasyon yapılmaması gerekiyor.
Bundan sonra yapmayı istediğiniz farklı çalışmalar var mı?
Aslında artık uzun metraj filme geçmek istiyorum. Hayatı seviyorum. Komediyi seviyorum. Hayatı çok fazla ciddiye almak istemiyorum. İnsan olgunlaştıkça daha farklı şeyler görmek, yaşamak istiyor. Gezdikçe dünya küçülüyor ve daha fazla görmek arzusu oluşuyor. Komedinin yanı sıra biraz da politika yapabilirim. Bazen herşey anlamsız geliyor. Binbir tane fikir var kafamda.