Güncelleme Tarihi:
Zehir PorsiyondadırBüyük zorluklar aşarak verilen kilolar ve ardından gelen yepyeni bir kıyafet dolabı ile
mükemmel bir dönem başlar. Her şey güzeldir, en sonunda o kadar zorluktan sonra tartıya
çıkıldığında, gözlerin gördüğü tek şey, istenilen o müthiş rakam kombinasyonudur.
Evet, işte bu, en sonunda başardım, bundan sonra her şey farklı olacak!
Özellikle de kıyafetlerde olacak değişiklikler en çok dikkat çeken durumlardan biridir. O
ceket, o tişörtler, o pantolonlar, o etek ve gece kıyafetleri artık hayal değildir.
Güzel zamanlar başlamıştır, eğlenceli arkadaş ortamlarında öz güven tavandır ve başarı
hikayesi ile başkalarına feyz verir. Yaşanmışlıklar ile insanların dikkatini çeker ve başarısını
anlatmaktan bir an olsun bile sıkılmaz.
Bu süreç içerisinde uzun zamandır yanına bile uğramadığı ve normal şartlarda limitsizce
tükettiği tatlılara da göz ucu ile bakar ve içinden gizliden gizliye "Sanırım artık bunları hak
ettim" der. Elbette canı çektiğinde bu tip ürünleri tüketmeli, yoksa sonrasında "Bugün tatlı
yemeyeli 16.gündeyim.” diye gururlu ama bir o kadar da acı çeken yorumlar yapmak zorunda
kalacaktı. Aralarda canı çekip yediğinde hiç olmazsa bu tip gün sayma durumları olmuyordu.
Ek olarak şunu da biliyordu ki; “Zehir porsiyondadır.” Yani tükettiği besinlerin türünden
ziyade miktarı önemliydi. Tüm bu kiloları bu şekilde vermişti, canı istediğinde ufak da olsa
tüketmiş ve nefsini köreltmiş ve bu, onu birkaç gün idare etmişti. Bu tip şeyler yediği
zamanlarda da şuna özellikle dikkat ediyordu, günün en hareketli olduğu zamanlarda, bunları
tükettiğinde hiçbir sorun olmuyordu çünkü hareketliydi ve metabolizması yüksek olduğu için
aldığı besinleri enerji olarak harcayabiliyordu.
Ancak şu sıralarda durumunda bir gariplik vardı, kendini bazen sınırları aşarken buluyordu ve
o sırada limitlerini fazlası ile geçiyordu. Zehrin porsiyonda olduğunu bilen ve bunu uygulayan
kişi olmaktan çıkıyordu. Ancak şunu da düşünüyordu “Bugünden bir şey olmaz. Zaten nasıl
harcayacağımı da biliyorum. Yarın dikkat ederim ve toparlarım.” Bu anların arka arkaya bir
hafta içerisinde birkaç günden, her güne yayılması fazla uzun sürmedi. Aynaya baktığında
yanaklarındaki dolgunluk ve elleriyle belini yokladığında eline gelen hafif can simidi sarmalı,
moralini biraz bozmuştu. Ancak kendine olan güveni ve çözüm anahtarının kendisinde
olduğunu bilmesi onu rahatlatıyordu, ta ki uzun zamandır odasında duran tartıya çıkana
kadar. “O da ne! Orada yazan kilo benim kilom olamaz, bu dijital tartıların durduğu yer
önemli. Biraz eğim olsa değerler değişiyor, bunu bir de şurada deneyelim.”
Tartıyı odanın başka bir yerine götürür ve bir daha adımlarını nazikçe tartının üzerine koyar:
“İnanamıyorum değişiklik yok! Tartıdan aşağı inerken yüzündeki şok ifadeyi atması uzun
sürer, çünkü beklediği sonuçtan çok uzak bir rakamdadır kilosu. Bu durumda kendini…
Evet sizce bu durumda kendini nasıl hissederdi?
Sanırım pek de mutlu değil!
Bu süreç, birçok kez yaşanmış ve “Ne yapabilirim?” ya da “Neden böyle oluyor?” Soruları ile
yeniden ve yeniden bana soru soran insanların ortak hikayesidir.
Başarı, bir şekilde elde edildikten sonra yapılması gereken o başarıyı sahiplenmek ve
korumak olmalıdır.
Hayat biçimi haline getirmek dediğimiz bu içi dolu ama nasıl olması gerektiği konusunda
emin olmadığımız süreç için şunu söyleyebilirim ki; her şey sizin hakkınızdır. Evet tüm
gıdalar, tüm besin öğeleri sizin hakkınızdır. Fast food dediğimiz ya da kalorisi yüksek besinler
ya da ne olursa olsun hepsi ama hepsi hakkınızdır. Ancak unutulmaması gereken şudur,
“Zevkler kalıcı olursa zevk olmaktan çıkar.” Ve “Zehir porsiyondadır.”
Kontrolü elden bıraktığınızda, sistemin sizi nereye sürükleyeceği belli ise, bu durumda bunu
yaşamak ya da yaşamamak sizin elinizde.
Kendiniz için doğru seçimi yapın.
Sağlıcakla kalın.
Sağlıklı Yaşam ve Spor Koçu