Oluşturulma Tarihi: Kasım 28, 2004 00:00
ÜÇ hafta önce Kanat Atkaya aradı: ‘Abi, Ford’un maç arasında yayınlanan ‘Alt yapılı, çift vuruşlu, ters köşeli’ reklamlarının benzerini Eurosport’ta gördüm.Bu reklamların ilk önce Türkiye’de üretildiğinden emin olmak istiyorum’ dedi. ‘Evet’ dedim. Kanat, bu konuyu ‘bir reklam başarısı’ başlığıyla köşesinde yazdı, ayrıntıları benim yazacağımı söyledi.Kanat’ı yalancı çıkarmamak lazım. Ayrıntıları yazayım. Ford Otosan, 2003 yılında, Lig TV ile bir sponsorluk anlaşması yapmış. Bu anlaşma gereği, maç sırasındaki reklam kuşaklarının başı ve sonunda yer alan 5 saniyelik "reklam" jenerikleri Ford'a ayrılacakmış. Bu iş için Ogilvy İstanbul'a brif verilmiş. Beklenti 5 saniye içinde Ford logosunu dikkat çekici biçimde ekrana taşıyacak basit bir masaüstü uygulamasıymış.Ogilvy Ajans farklı, iki sezondur izlediğimiz, öneriyle gelmiş. Futbol izleyicileri tarafından büyük beğeniyle karşılanan jenerikler, ilk aşamada 6 adet yapılmış. Ancak Ford Otosan'ın istekleri sonucunda, sezon ortasında 6 jenerik daha çalışılmış. Ve sonra 5 tane daha... Toplam 17 adet.Ogilvy İstanbul beğenilen kampanyayı yurtdışıyla paylaşmış. Jenerikler Avrupa Ford tarafından da alkışlarla karşılanmış. Öyle ki, 14 senedir Şampiyonlar Ligi sponsoru olan ve en uzunu 10 saniyelik olan spot alanına sahip Ford, Ogilvy’nin yarattığı jenerikleri Şampiyonlar Ligi'nde kullanma kararı almış.Böylece, daha önce Lig TV sponsorluğu için yapılmış olan spotlar daha geniş yapım olanaklarıyla yeniden çekilmiş. Ancak bu sırada bir sorun ortaya çıkmış. Avrupa'nın bazı ülkelerinde, Ford’un Lig TV’de kullandığı alan reklam kuşağı sayılmıyor ve ürünün gösterilmesi yasak. Yasağın üstesinden gelmek için bu kez Ogilvy İstanbul, futbol sahasındaki mizansenlerle otomotiv terminolojisi arasında benzerlikler kurulmuş. Örneğin bir futbolcu bir başkasını arkadan eliyle çektiğinde "El freni" yazısının belirmesi ya da açış seremonisinde uzun saçlı futbolcular arasında kısa boylu ve kel bir futbolcu görüldüğünde "Sunroof" yazısının belirmesi gibi..Ogilvy İstanbul tarafından tasarlanan ve tamamı Türkiye'de çekilen ürünlü ve ürünsüz 15 spot, şu anda Avrupa'nın tamamını kapsayan 43 ülkede yayınlanıyor. Dünyanın en prestijli mecralarından biri sayılan Şampiyonlar Ligi'nde maç sırasında gösterilen spotlar, tüm ülkelerde büyük ilgiyle karşılanıyor.Kısacası küçücük bir projeden çıkan bu işler, şu anda tüm dünya tarafından ilgiyle izlenen dev bir projeye dönüşmüş durumda. Anlayacağınız Kanat’ın, benim ve çoğumuzun ‘Türkiye malı’ olduğunuz inanmadığımız Ford spotları yüzde yüz Türkiye malı. Sorun bizde galiba. Kendimize güvenmiyoruz, iyi şeyler yapabileceğimize inanmıyoruz. Bu nedenle de Türkiye malı birçok ürün bizi dünya markası olduğuna inandırmaya çalışıyor. Sorarım size biz kendimize inanmazsak kim bize inanır? Türkiye’nin sorunu bu. Bize güven aşılayacak, kendimize güvenmemizi sağlayacak liderimiz yok. Var mı?Bizi kim keşfetti?GEÇENLERDE bir partinin genel başkan yardımcısı ile konuşuyoruz. ‘Hoca’ dedi ‘Biz siyasi partiler olarak Ertuğrul Özkök’ün ağzına bakıyoruz. Toplumun seyir defterini ondan takip ediyoruz. Bizim yeni bir şey düşündüğümüz, yeni bir şey getirdiğimiz yok.’ Geçen perşembe akşamı da sevgili Osman Müftüoğlu ile konuşuyoruz. ‘Hoca’ dedi, ‘Son yıllarda Türk insanı beslenme ile uzun yaşam, reklam ile satış arasındaki bağlantıyı keşfetti.’ ‘Doğru’ dedim ilkinin ürünü sen ikincinin ürünü benim. Sanki sözleşmişiz gibi ağızlarımızdan aynı sözcükler çıktı: ‘Peki bizi kim keşfetti?’. Birbirimizin yüzüne bakarak hönkürdük: ‘Ertuğrul Özkööökkk’.Hürriyet, Türkiye’deki toplumsal değişimin en büyük tetikleyicisi. Hürriyet’in sarsılmaz gücü burada. Peki, bu gücü nereden alıyor? Hadi onu da siz bulun bakalım...İlerfiş mi? Buyur?CEM Yılmaz ve Ali Taran ortak bir reklam ajansı kurduklarını, geçen hafta gazetelere reklam vererek onayladılar. Ajansın adı ‘Beyin Reklam ve Bireysel Faaliyetler A.Ş’. Reklamın sonundaki cümle şöyle: ‘Beyin’le görüşme internet üzerinde oluşuyor. Adres ve telefon yok. İşbirliğinin kesinleşmesiyle ilerfiş telefon sistemi giriyor.’Bundan bizim anladığımız Cem Yılmaz beyninin bir reklam ajansı aracılığıyla internet üzerinden pazarlandığı. Ortada sanal bir durum var yani. Bir de ‘ilerfiş’ gibi ne idiği belirsiz bir sözcük. Bu sözcük bozması bize ‘Beyin’ reklam ajansının gelecekteki işleri hakkında ipucu veriyor. Güzel Türkçe’mizi fazlasıyla şenlendirecekleri çok açık. Bekleyelim, görelim.Aşağıdan yukarıya OGILVY İstanbul'un ‘Hedef Futbol’ konsepti çerçevesinde gerçekleştirmiş olduğu diğer proje ‘stadyumlar’ reklam filmi. Bu filmde dünyaca ünlü statların etkileyici gece görüntüleri yer alıyor. Her stadın, kaç kişinin hedefi olduğu belirtiliyor ve sonunda Ford, "Biz, sizi hedefinize götürürüz" diyor. Bu
Film, Cannes Reklam Festivali’nde finale kalamadı, teselli ödülü diyeceğimiz "National Diploma"yı aldı. Olsun, önemli olan Ford Türkiye’nin ve Ogilvy İstanbul’un ‘aşağıdan yukarıya pazarlama’yı (buttom-up marketing) başarıyla hayata geçirmeleri. İster misiniz bir reklam fikri bir süre sonra ‘Hedef Futbol’ diye bir otomobil fikrine dönüşsün. Olur mu olur. Sonuç: Başarılı olmuş küçük projelerinize dikkat edin. Niye bu küçük projeler daha büyük çapta uyguladığınızda başarılı olmasınlar ki? Fırsat kapınıza gelmiş, siz uyuyor olabilirsiniz. Aman dikkat!Nerede bu ofisWILKINSON’ın ‘dört bıçaklı jilet’ lansmanı üst üste yayına giren reklamlarla devam ediyor. Dört bıçaklının daha ‘sinek kaydı’ yaptığını anlatmaya çalışan yeni reklamda, bir ofis ortamı var. Herkesin içinde sarışın bir afet bir delikanlının önüne çıkıyor ve boynundan koklamaya başlayıp, yüzüne sürtünüyor. Bu arada Wilkinson demonstrasyonlarla ‘sinek kaydılık’ duygusunu geçirmeye çalışıyor. Klişe bir reklam, ürün yeni, iş yapar. Benim merak ettiğim reklamdaki ofisin adresi. Yoksa soru yanlış mı oldu? ‘Nerede böyle bir sinek kaydı tıraşa önümüzü kesecek sarışın afetler?’ diye mi sormalıydım. ÇekirgelikÖzgür toplum popüler olmayanların kendilerine güvende hissettikleri toplumdur. (Adlai Stevenson)
button