Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2004 00:00
Hepsi hamileliği doğal bir dönem olarak kabul etse de ‘şımarmayı’ seviyorlar. Hülya Avşar da hamile hemcinslerine ‘Tabii şımaracaksınız, hem de istediğinizi yiyeceksiniz’ diye destek çıktı: ‘Bir kere hiç unutmuyorum, bebek oynamamaya başlamıştı. Doktorumu aradım ‘Çikolata ye, yan yat’ dedi bana. Ben bir çikolata yedim, bir çikolata yedim!!’Hülya AVŞAR: Ben çok şımarık bir hamileydim. Çocukmuş gibiydim. Bir kere her şeyi yedim. Her sabah mutlulukla kalktım. Hiç de mide bulantısı çekmedim, çok sağlıklıydım. Doğumdan sonrası fena. Sanki biri çocuğuma zarar verecekmiş gibi hissediyordum. Özellikle ilk 3-4 ay kocam bile kucağına alınca, egoistleşiyordum. Onu bile kıskanıyordum! Doktor gibi konuşuyoruz ama doktor bey hiç kızmasın, ondan daha tecrübeliyiz çünkü biz doğurduk! Eda ÖZÜLKÜ (Sanatçı): Evliliğimde 15’inci senedeyim, 5 aylık hamileyim. Tüp bebek yöntemiyle hamile kaldım. Doktor Bey, ‘Beş embriyo yerleştirelim mi’ demişti bana. Ben de ‘Son denemem’ diye düşünerek istemiştim hepsini, ama vücut üçünü elemiş. Beşiz olabilirdi yani! Çok büyük bir sorumluluk hissediyorum. Benim bebeklerim çok beklenen bebeklermiş ki herkes çok mutlu oldu. Tanıyan tanımayan insanlar gelip tebrik edince, dualar edince, sorumluluğum daha da artıyor. Her akşam kabuslar görüyorum. Bir japon bebek doğuruyorum, bir kedi çıkıyor. Duygusal açıdan zor bir dönem. Emine ÜN (Manken-Oyuncu): İsteyerek hamile kaldım. Evliliğimizde bir sene dolmuştu, öncesinde de bir flört dönemimiz vardı zaten. Emre evlenir evlenmez istiyordu, ben bir sene bekleyelim dedim. Hep genç anne olmayı hayal ederdim. Henüz iki aylık hamileyim ama tüm hayatım daha şimdiden kısıtlandı. Herkes kendi tecübelerini anlatıyor, aman uzanma, aman ağır kaldırma! Bazen eskisi gibi hissedip refleks olarak uzanıyorum. İdil Tarzi GENÇOĞUZ (Modacı): Eşim de ben de 30’larının üstündeyiz. Çok güzel bir beraberliğimiz var. Bu nedenle isteyerek hamile kaldım. 4,5 aylık hamileyim ve çok zor geçiriyorum. Yataktan kalkmıyorum hatta. İlk duygum hasta olduğumdu zaten. Migren var, burnum kanıyor, kusuyorum. Yemeğim geliyor tepsilerle, alınıyor tepsilerle. Evde
yemek pişmiyor, ısıtılmıyor. Son 15 gündür insan içine çıkmaya başladım. Ve yeni yeni anlamaya başladım hasta değil de, hamile olduğumu! İşte, göbeğime yapılan yorumlar, elbiselerimin üzerime olmaması falan, hoşuma gitmeye başladı. Geç anne olduğunuz zaman hayatta, çok tecrübeler yaşıyorsunuz. Evliliğin getirdiği sorumluluklar kaliteli bir şekilde algılanabiliyor. Şu anda bu bebeğe hazır hissediyorum. Doğduğunda ona sahiplenip, onunla geçirebileceğim vakitleri maksimum düzeyde tutacağıma inanıyorum. Yasemin ŞAHİNKAYA (Gazeteci-Yazar): İnsan hamile kalınca bir tuhaf hissediyor. Hatta son 8- 9’uncu aylarda kendimi anne gibi değil, uzaylı gibi hissettim. İnsan kucağına aldıktan sonra hissediyor anneliği. Anneme bile ‘Dikkatli tut ‘diyordum. Asıl maraton bebek doğduktan sonra başlıyor. Onun sayesinde ‘Annemi büyütüyorum’ diye bir de kitap yazdım. Şimdi herkese ‘24 saat açığız, bekleriz’ diyorum. Hülya AVŞAR: Nasıl besleniyorsunuz, aşeriyor musunuz? Bir kere hiç unutmuyorum, bebek oynamamaya başladı. Doktorumu aradım hemen. ‘Çikolata ye, yan yat’ dedi bana. Ben bir çikolata yedim, bir çikolata yedim!! Emine ÜN: Ben evde ‘Açım’ diye dolaşıp, açlıktan ağlıyorum. Yemek yemek istiyorum, ama mide bulantılarından dolayı yiyemiyorum. Erik ve turşu yiyorum. Eskiden kurabiyeler, tatlılar çok isterdim, şimdi hiç istemiyorum. Kilo almaktan da korkmuyorum. Kendi stilimi hamileliğim boyunca da sürdürmek istiyorum. Şimdiden tarzıma uygun giysileri nereden bulabileceğimi araştırıyorum. Eda ÖZÜLKÜ : Yiyorum, her şeyi yiyorum. Aşermedim ama iştahsız bir tip zaten değilimdir. Kilo konusunda normal gittiğimi düşünüyorum. Bakımlı bir hamileyim. ML adlı, hamile ve büyük beden giysiler satan mağazadan giyiniyorum. n İdil Tarzi GENÇOĞUZ: Aşerme bende yok! Bir ara çileğe ilgi duydum o da alerji yaptı. Neye el atsam bana zarar verir oldu. Aslında neler yemem gerektiğini, balık, et gibi biliyorum. Ama söz konusu bile edilemiyor, torbayla dolaşıyorum, kusacağım diye. Hiçbir şekilde lokantaya gidemiyorum. Hayatım böyle ama memnun ve mesudum, şikayet de etmiyorum. Aslında bana büyük bir lüks oldu. Kendimle geçirdiğim anlar arttı. Eşim de şişmanladıkça memnun olduğunu söylüyor. Bir avantajım da triko koleksiyonumdaki her tür elbiseye, eteğe esnetip esnetip sığabiliyorum. n Yasemin ŞAHİNKAYA: Doktorum bu bir hastalık değil, o psikolojiye sokma kendini demişti. Sadece meyveye ciddi bir ilgim oldu. Özellikle kış dönemi hamile olup da yaz dönemi meyveleri gözümde tüttü. Bir ara karpuz istedim, bir terlik reklamı vardı, karpuz kesiyorlardı durmadan. Ve kocam bulup getirdi, kabuğuna kadar yedim. İnsanın en rahat ve en güzel dönemi hamilelik! n Hülya AVŞAR: Nasıl doğum yapacaksınız, bir karara varabildiniz mi? n Emine ÜN: Annem, ablam bana normal doğumu hep çok güzel anlatıyor. Bir de o duyguyu hissetmek isteyeceğimi söylüyorlar. O anda bebeğin kendi vücudumdan çıktığını hissetmek istiyorum. Kendime acı konusunda çok güvenmiyorum. Epiduraldan da korkuyorum. Ben tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. n Eda ÖZÜLKÜ : Bebeklerim ikiz ve yaşım nedeniyle sezaryen yapacağım. n İdil Tarzi GENÇOĞUZ: Dünya geçmişinde tüm kadınlar bugüne kadar hepimizi normal doğumla dünyaya getirmişler. Çevremde de herhangi bir anneden hiç şikayet dinlemedim normal doğumla ilgili kötü tecrübeler hiç duymadım şimdiye kadar. Açıkçası duymak, dinlemek de istemiyorum. Teknolojinin gelişmesi bizlere alternatifler sunuyor belki ama sezaryeni ben biraz lüks buluyorum. Tabii bu bugünkü fikrim. O gün için de açıkçası şu şey beni çok cezbediyor: Yok suyun gelecek, eşini arayacaksın, anneni arayacaksın, hastaneye koşacaksın, tüm bu heyecanları yaşamak istiyorum. n Yasemin ŞAHİNKAYA: Benim kızım iri bir bebekti. Haftası da dolmuştu, böyle olunca sezaryene mecbur kaldım. Aslında son dakikaya kadar normal doğum istemiştim. Ben de yine de ilk gören ben olayım diye sezaryeni de epiduralla yaptım. Örtüyü kaldırıp bakıyordum hakikaten, cesurdum da! n Hülya AVŞAR: Ya baba adayları ne durumda? Kaya, bir kere sinemaya giderken kahyanın biri arabayı uzağa parketmemizi istedi diye, adamın üstüne yürümüştü. ‘Sen görmüyor musun benim karım hamile’ diye. Bu tür davranışları dışında genelde stresli olmamamı istiyordu. Bebeğe müzik dinletirdi. Tenis topunun sesini dinletirdi çocuğa. n Emine ÜN: Emre inanılmaz titiz, ve çok pinpirikli bir insan. Bebekle birlikte evhamları arttı. Araba kullandırtmıyor. Ağır kaldırma, uzanma! diye kurallar koymaya başladı. Doktora gitmiştim, Emre’nin durumunu ona anlattım. O da eşime telefon açıp, bazı açıklamalar yaptı. Şimdi daha sakin davranabiliyor. n Eda ÖZÜLKÜ: Metin ilk ultrason görüntüleriyle karşılaşınca olayın farkına vardı. Ve titizlenmeye başladı. Beni üzmemek için tedavi sırasında belli etmiyordu ama bebeklerin varlığını öğrenince çok acayip heyecanlandı. Hatta bebekler benim önüme geçecekler biliyorum, ben buna da alışkınım. Evlendiğimizde müzik, futbol ve ben vardım, üçüncü sıradaydım. Şimdi bazen sayıyorum, ‘Ben ilk 10’a giriyor muyum’ diye soruyorum eşime. n İdil Tarzi GENÇOĞUZ: Eşim üzerime titriyor. Gece kalkıyorum, bir ses ‘Terliklerini giydin mi’ diye sesleniyor. Bir koltukta oturuyorsam arkam düzeltiliyor. Mesela ben hiper bir insanım, koltuğa biraz hızlı mı oturuyorum o an bir şey demiyor ama ilk doktor kontrolünde, ‘Doktor Bey, İdil koltuğa çok hızlı oturuyor, bunun bir etkisi olur mu’ diye hemen soruyor. Tüm kontrollere geliyor. Bana düşkün ve ben de bundan istifade ediyorum açıkçası. n Yasemin ŞAHİNKAYA: Eşim çabuk panik olan biriydi, hamile kaldığım gün itibariyle daha da panik oldu. İlk üç ay doktor kontrolüne sayfalarca soruyla gittik. Bir de o ‘Bir şeyleri kaçırdım’ diye düşünüp, olayın içine tam dahil olmaya çalıştı galiba. Kızım benimle süt bağı, babasıyla gaz bağı kurdu. Gazını çıkarmak için, emzirmem bitsin diye başucumda beklerdi. Bebeklere mesajımız var Ben çok merak ediyorum bir kere, nasıl bir şey olacağını! Bir an önce gelmesini istiyorum. Çok sabırsızlanıyorum. Herkes diyor ki, 9 ay göz açıp kapayana kadar geçecek. Ama bu iki ay bile çok zor geçti benim için. Zor bir hamilelik, kusmalar, mide bulantıları! Zaman zaman kendimi kötü hissettiğim dönemler şikayet etsem de, biliyorum ki bunun sebebi bir bebek. Bu da bana mutluluk veriyor. Günün her saatinde eşim yanımda. Ben kusarken elimi tutuyor. Her gece elimi karnıma koyup dua ediyorum, kıymet bilen bir evlat olsun. En azından ilk etapta annesi ve babası için. Ben kendimin kıymet bilen bir evlat olduğuma inanıyorum. Hem iş, hem de özel hayatında sorumlu bir insan olsun, mutul olsun. Hiç merak etmesin, şimdi nasıl onu koruyorsam, doğduktan sonra daha da fazlalaşacak bu! Diyorum ki hem onları dünyaya getirmek için hem de onları dünyaya getirdikten sonra birçok fedakarlıkta bulundum ve bulunmaya devam edeceğim. Onlar belki bunun bilincine 20’li yaşlardan sonra varacaklar. Umuyorum ki en kısa zamanda bunun farkına varacaklar ve ülkemize hayırlı birer evlat olacaklar. Vefakar olsunlar, ama şunu düşünmüyorum tabii, yaşlandığımda benim garantim diye bakmıyorum. Onlar birer fert. Kendi ayakları üstünde dursunlar. Bunları diliyorum. Tüm hayatımızı onun çevresinde planlayacağımızı biliyorum. Onun için bir an önce gelsin diyorum. Stresten uzak bir hamilelik öneriyorum herkese. Bu 9 ay çok özel. Kendimize bakalım, bakımlı olalım, kocamızın yanına da kilo alıyoruz diye bakımsız çıkmayalım. Bu bile stres. Benim gibi bu kadar zor geçiren bir anne adayı olarak 4 ayımdan hiç şikayetçi değilim. Bundan sonrası daha da güzelleşecek diye düşünüyorum. Babası çok titiz bir insan. Bebeğimin çok dengeli bir hayatı olacağını düşünüyorum. Prof. Dr. Mustafa Bahçeci (Bahçeci Kliniği ve Alman Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü)Annelik her kadının hakkı-Hamilelikte de
diyet yapılabilir mi? Kadının canı ne isterse, en özgür yemek yediği dönem gebelik dönemidir. Hem kendi, hem de bebeğinin sağlığı için stressiz ve keyifli geçirmesi gereken çok özel bir zaman dilimidir. Hamilelik döneminde diyetisyenlerin araya girmemesi lazım. Gebenin diyetine doğum ekibinin karar vermesi gerekiyor. Bir müdahale edilecekse o da ancak endokrinolog, metabolizma uzmanı olabilir. Türkiye’de diyetisyenler zaten işin fizyolojisini çok iyi bilmiyorlar, hele gebelik apayrı bir fizyoloji, bu işe o yüzden hiç bulaşmasınlar. - Yumurta bağışı veya taşıyıcı annelik konusundan ne düşünüyorsunuz?Yumurta bağışı ülkemizde yasal olarak uygulanmayan bir yöntemdir. Herhangi bir nedenle erken yaşta menopoza giren veya bir operasyon sonucu yumurtalıklarında yeterli kalitede ve sayıda yumurta üretemeyen hastalara önerilir. Hasta başkasının yumurtası ile anne olabilir. Bu uygulamalar gelişmiş ülkelerde yaygın olarak uygulanmaktadır. Fakat bizim ülkemizde, gelenekler, dinsel etkiler nedeniyle kabul görmemektedir. Batılı ülkelerde de dinse olarak bu uygulamalara kilise ve ilgili kuruluşlar karşı çıkmaktadır. Fakat her şekilde bebek sahibi olmak isteyen çift kendine alternatifler arayarak başka ülkelere gitmektedir. Her kadının anne olma hakkı vardır, eğer bu yolla anne olmak istiyorsa bu yol açılmalıdır. Buna yasalar değil, kendisi karar vermelidir. - Sezaryen mi, normal doğum mu?ileri yaşlarda doğum yapıp fazla sayıda çocuk sahibi olmayı planlamayan hastalarımıza, kısırlık problemi olup da tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olan anne adaylarımıza, çoğul gebeliklerde biz hekimler sezaryen öneriyoruz.İki farklı doğum şeklinin etkileri anne ve bebek açısından düşünülürse; doğum ağrılarından çok korkan anne adayları sezaryeni tercih ediyor. Bunun karşılığında normal yolla doğurup bu duyguyu özellikle yaşamak isteyen bir grup da var. Normal doğum isteyen gebeler için epidural anestezi iyi bir seçenektir ancak tamamıyla tehlikesiz ve masum bir yöntem de değildir. Ağrıları hissetmeyen anne iyi ıkınamadığı için doğum süresi uzamakta vakum kullanma gereği doğabilmektedir. Omurilik iltihabı, geçici felç, hipotansiyon gibi yan etkiler çok nadirdir. Benim düşüncem; gebeliği normal seyreden anne adaylarına normal doğum önerilse de, tıp teknolojisindeki gelişmeler ve günümüz şartları düşünüldüğünde sezaryenle doğum hem konforlu hem de güvenli bir yöntemdir. - Hamilelik için ideal yaş nedir? Doğurganlığın azalması 30 yaşın üzerinde başlamakta, 35 ile 40 yaş arasında hızlanmakta ve 45 yaş üzerinde ise neredeyse hiç görülmemektedir. Düşük yapma şansı da yaş ile beraber artış göstermektedir. Ayrıca ilerlemiş yaşla beraber bazı genetik bozukluklar da sıklıkla görülmeye başlamaktadır. Kadın yaşlandıkça yumurtalıklarındaki yumurtalar da yaşlanmakta ve daha az döllenme kapasitesine sahip olmaktadırlar. Çok geç kalınmadığı takdirde, olgun yaşlarda anne baba olan çiftler, geleceğe yönelik bir takım kaygı ve stres yaşamadıklarından çok daha bilinçli anne-baba olacaklardır.
button