Güncelleme Tarihi:
Niye acıyorsun?
“Tamam Aydın’ın, Muğla’nın, Antalya’nın ‘velisi’ olanlar da var... Tamam onlar seçim gezisi diye bu tatil cennetlerine giderken, ben Kars’a, Ağrı’ya gidiyorum... Tamam şimdi oralarda hava insanın şeyini, yani burnunu donduracak kadar soğuktur... Ama ben seviyorum kardeşim...”
“Sonra, dedim, sen maşallah doğup büyüdüğün - senin deyişinle - Nişantaş’tan çıkıp da, mesela Fenerbahçe burnuna bir ‘kafe almaya’ gitsen, Himalayalar’ın K9 tepesini ele geçirmiş gibi havalara girersin. Gördün mü ki Anadolu’yu, Tavşancıl’ın doğusuna geçtin mi ki hayatında da bana...”
Baktı ki sinirleniyorum, “İyi iyi aman, ne halin varsa gör!” dedi kapattı telefonu çatlak. Ama arkasından bana bir fıkra göndermiş, vaktim yok, “Kel alaka abla, konumuzla nasıl bağladın bunu?” diye soramadım.
İşte fıkra.
Bakalım siz konuyla bir bağlantı kurabilecek misiniz...
*
Bir haham ile bir papaz, trenle seyahat ediyorlardı.
Papaz, bir ara çantasından domuz jambonlu bir sandviç çıkardı ve hahama da ikram etti:
- Buyrun, paylaşalım.
- Olur mu! dedi haham. Dinim bana domuz yemeği yasaklar, biliyorsunuz!
Muzip papaz şaşırmış gibi yaptı:
- Yaa! Ne kadar güzel bir şeyi kaçırdığınızı bilemezsiniz...
Yolculuğun sonunda, trenden birlikte indiler.
Hahamı karşılamaya karısı gelmişti. Haham karısına sarıldı, öptü; sonra papaza döndü:
- Sizin karınız nerede? Karşılamaya gelmedi mi?
- Rica ederim! Biliyorsunuz, dinimiz bize kadınlarla birlikte olmayı yasaklar...
- Yaa! Ne kadar güzel bir şeyi kaçırdığınızı bilemezsiniz...