Güncelleme Tarihi:
YAPRAK DÖKÜMÜ'NDEN FOTOĞRAFLAR
YAPRAK DÖKÜMÜ BÜYÜK FİNAL - WEB TV
Neredeyse tüm ekibin aile haline geldiği sette, biraz senaryonun etkisi biraz da ayrılık vaktinin yaklaşması yüzünden hüzün hakim. Dizinin düşman kardeşleri Fahriye Evcen ve Gökçe Bahadır, meşhur köşte yaşananları Kelebek’e anlattı.
FAHRıYE EVCEN: BU VEDA BıZıM ıÇıN BıR MEZUNıYET GıBı
“Yaprak Dökümü”nde sona gelindi. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
- Tüm ekip ayrılık vakti geldiği için biraz buruk... Dile kolay; beş sene... Biz bu sette neler neler öğrenmedik ki. Bir okul bitirmiş kadar olduk. Gerçekten bu veda aynı zamanda bir mezuniyet gibi.
Neler öğrendiniz mesela?
- Dizinin ilk bölümlerini izleyip, bugünle kıyas yapma şansımız var. Bakıyorum da o günlerden bugünlere çok şey öğrenmişiz. Kendi adıma konuşmam gerekirse, en başta Güven Hokna, Halil Ergün gibi değerli oyuncularla bir arada çalıştım ve sadece onları gözlemleyerek bile çok şey öğrendim. Onun dışında, aynı ekiple uzun süre bir arada uyumlu bir şekilde çalışılabiliyormuş, onu öğrendim. Demek bütün gerekli unsurlar bir araya geldiğinde doğru işler yapılabiliyormuş, bunu da öğrendim.
Bunca yıldan sonra dizinin bitmesi, sadece izleyicinin değil sizin de hayatınızda önemli bir boşluk oluşturacaktır.
- Evet. Bu dizi bize rutin bir hayat ve iş düzeni sağlıyordu. ızleyici için de alışkanlığa dönüşmüştü. Dediğiniz gibi her iki tarafta da boşluk duygusu oluşacaktır.
HıÇBıRıMıZ AğLAMA SAHNESıNDE ZORLANMADIK
Hemen yeni bir diziye başlamayı düşünüyor musunuz?
- Aslında bu dönemi biraz kendime ayırmak istiyorum. Ama ayaklarımı uzatıp bütün gün yatabilecek bir karakter de değilim. Hiçbir işim olmasa bile kendimi oyalayacak şiylir bulurum. Zaten Boğaziçi Üniversitesi’nde okumaya devam ettiğim için zamanımın bir kısmını da okula ayırıyorum.
Okul arkadaşlarınızın size yaklaşımı nasıl? Sonuçta ünlü birisiniz...
- ınsanlardan ne negatif ne de pozitif anlamda farklı bir yaklaşım gördüm. Okuldayken çok rahatım. Birçok arkadaş edindim, hepsini de çok seviyorum.
Sizden final bölümüne dair bir tüyo alma ihtimalim var mı?
- şu kadarını söyleyebilirim; çok şaşırtıcı ve ağır bir final olacak. Bu sefer dozu biraz daha artıracak, musluğu biraz daha açacağız. Final çekimleri sırasında hiçbir oyuncu ağlamakta zorluk çekmedi. Kendi adıma ben çok rahatlıkla ağladım diyebilirim.
ÖZCAN’LA SEVGıLıYı OYNAMAK ıSTEMıYORUZ
“Ya Sonra” adlı filmde sevgiliniz Özcan Deniz’in eşini Deniz Çakır canlandırdı. Deniz, “Fahriye ile oynasaydık inandırıcı olmazdık” diye düşünüyor. Peki siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Açıkçası ikimize de öyle geldi. Bizim bu ya da bir başka filmde beraber oynama niyetimiz yok. Gerçek görünmez diye düşünüyoruz. Ama ileriyi düşünerek çok kesin konuşmak istemem.
Özcan Deniz’i bir başkasıyla öpüşürken izlerken kendinisi nasıl hissettiniz?
- Bu bizim işimiz, karşı çıkmak söz konusu bile olamaz. Gayet normal. Herkes işini yapıyor.
GÖKÇE BAHADIR: “YAPRAK DÖKÜMÜ” BıR EFSANE OLARAK KALACAK
“Yaprak Dökümü”nün bitmesi konusunda siz neler söylemek istersiniz Gökçe Hanım?
- Çok garip ama hâlâ bittiğine inanamıyorum. Bitmeyecek gibi geliyor. Sonra “Her güzel şeyin bir sonu var” diyerek kendimizi teselli ediyoruz. Bence “Yaprak Dökümü” bir efsane olarak kalacak. Bunca yıl bu kadar yüksek reytingle devam eden bir başka iş sanırım olmamıştır. Hepimizde garip bir hüzün var.
Dizinin eski bölümlerini izledirken aklınızdan neler geçiyor?
- Tabii ki insan zaman içinde çok değişiyor. Bu sette büyüdüm ben. ızlerken “şu halimize bak, ne kadar küçükmüşüz” diyorum, çok enteresan geliyor.
LEYLA’YI OYNAMAKTAN HıÇ SIKILMADIM
ızleyici bu dizide sizi hep gözleri yaşlı gördü. Bu kadar ağlamak, bu kadar ağır bir dramın içinde yer almak sizi yordu mu?
- Yordu tabii ki. Derinliği, duygu yoğunluğu çok fazla olan sahneler çektik. Ama sonuçta Leyla çok güzel bir roldü. Beni bir oyuncu olarak çok tatmin etti. Leyla’yı oynamaktan hiç sıkılmadım. Oyunculuğuma da çok şey kattı, bu rolle profesyonelleştim.
Leyla hırslı olmasına rağmen mağlubiyet yaşayan, kendi içinde çıkmazları olan bir karakter. Siz bu karakteri oluştururken kendi içinizdeki duyguları da kattınız mı?
- Elbette. Leyla’yı yaratan benim, tabii ki ondan benden parçalar var. Romanda “duygusal, zaafları olan, fırtınalı” diye ana hatlarıyla belirlenmiş bir karakter Leyla, ama sonradan eklenen detaylar, el kol hareketleri kendi karakterimde olan şeyler. Başka biri oynasaydı, o Leyla başka türlü olurdu.
Bundan sonraki projeler için tercihiniz yine dram mı olacak, yoksa artık biraz güldüreyim mi diyeceksiniz?
- Nasıl roller gelecek bilemiyorum ama keşke güldürsem.
EVLıLıK TARıHıMıZ HENÜZ NETLEşMEDı
Sevgiliniz Ali Sunal da son bölümlere doğru ekibe dahil oldu. Dizinin böyle de bir güzelliği var herhalde sizin için...
- Kesinlikle... Onunla oynamak çok keyifliydi. Birlikte oynarken ister istemez ona yabancılaştım ama sonuçta çok güzel bir anı oldu. Tekrar izlemek için birlikte oynadığımız bölümleri kaydettim hatta.
Geçtiğimiz günlerde Ali Sunal basın mensuplarının önünde size evlenme teklif etti, siz de kabul ettiniz. Evlilik için bir tarih belirlediniz mi?
- şimdilik kesin bir tarih yok. Belli olursa duyarsınız zaten.
Birçok davette Ali Sunal’ın annesi Gül Sunal ile birlikte görüntüleniyorsunuz. Aranız nasıl?
- Çok saygılı bir ilişkimiz var. Bu büyüyü bozmamak için gayret ediyoruz.