Filmde de birlikte

Güncelleme Tarihi:

Filmde de birlikte
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2012 04:00

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde kötü karakterleri canlandıran Wilma Elles ve Sercan Badur, 23 Mart’ta vizyona girecek “El Yazısı” filminde de birlikte rol aldı.

Haberin Devamı

* Elele dergisinin mart sayısı için objektif karşısına geçen ikili, hem birbirinden renkli pozlar verdi hem de film ve kendileriyle ilgili merak edilenleri anlattı.

Almanya’dan sizi buraya hangi rüzgar attı?
- Çok vahşi bir yaz rüzgarı. Hiç öyle bir şey beklemiyordum ve aynı zamanda tam da böyle bir şey bekliyordum. Kader işte! Çok küçük parçalar, bir araya gelerek beraber hayat buldular; bulmaca, puzzle gibi. Mesela oyunculuk okudum ve aynı zamanda İslam bilimi, siyaset, film ve tiyatro teorisi. Hep bir dizide oynamak istedim. Uzun soluklu bir karakteri... Şimdi her şey birleşti!
Türkiye’de kalmanıza neden olan başlıca üç şey nedir?
- Çok iyi projelerde, çok iyi ekiplerle beraberim. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor. İnsanlar burada çok yetenekli, yaratıcı ve aynı zamanda eğlenceli. İstanbul bir dünya şehri. Zengin bir kültürü var. Çok büyük bir yaratıcılık getiriyor bu durum. Bunun dışında, İstanbul Boğazı’nı izlemek bana büyük bir huzur veriyor. Avrupa ve Asya arasında olmak gerçekten inanılmaz. Üçüncüsüyse, İstanbul ile ilgili çok çeşitli öneriler alıyorum. Daha keşfetmek istediğim çok şey var.
 
JULIE HEM HASSAS HEM DE KORKUSUZ

Biz size “Öyle Bir Geçer Zaman ki” desek, siz bize neler söylersiniz?
- Çok şanslı bir proje, herkes çok yetenekli ve disiplinli çalışıyor. Çok büyük bir armoni var; yazar, yönetmen, kostüm tasarımcısı, kuaför, ışıkçı, oyuncu, kameraman, çaycı, herkes... Ben de tam öyle bir ekip içinde, öyle bir dizide yer alıp öyle bir rol oynamak istemiştim. Çok mutluyum.
“El Yazısı” filminde Julie karakterini canlandırıyorsunuz. Nasıl bir tecrübe oldu sizin için?
- Çok zevkli! Öncelikle Julie bir Fransız kadını ve ben Fransızca konuşuyorum. Bu beni çok heyecanlandırdı. Julie aynı zamanda çok hassas, kırılgan bir karakter fakat bir yandan da korkusuz! Aylarca tek başına dünyayı geziyor ve yeni insanlarla birlikte hayatı paylaşıyor.
Bize kendinizi hangi sıfatlarla anlatırsınız?
- Aşk, gök, ağaç, aslan, coşku...
  
AŞK İÇİN İNSAN HER ŞEYİ YAPAR    

Aşk sizin için ne ifade ediyor?
- Evrensel ve sonsuz; zaman ve mekan bitiyor ve sadece iki kişi beraber kalıyor. Gerçek aşk, karşılıklı ve iki kişi için de aynı kuvvetle olmalı, yoksa gerçek aşk olmaz. Bazen düşünüyorum da, aşkı anlamak dünyadaki en kolay şey. İlk bakışta aşka da kesinlikle inanıyorum!
Aşkta ne zaman gaza basar, ne zaman frene basarsınız?
- Aşk için insan her şeyi yapar. Aşkı almak, vermek, bastırmak, unutmak...
Sizi hayatta first class’ta uçuran üç kişi?   
- Ne zaman bir insan kalbime gerçekten dokunuyor, o her zaman, hayatım boyunca galiba orada kalıyor. Ailem kesinlikle beni premium, platinium, diamonds first class uçuran kişiler!
Hayatınızda ne olsa, piyango çıkmış kadar mutlu olursunuz?
- Dünya için, ailem için, kendim için çok şey var. Oyunculuk anlamındaysa, bir romantik komedi filminde rol almayı çok isterim!
Hayatınız bir film olsa; komedi, gerilim, romantik, macera, hangisi olurdu?
- Bir gerilim! Her zaman bir şeyi çözmekle meşgulüm.

Haberin Devamı

AKSANIMI TAKLİT EDİYORLAR

İzleyicilerden ya da hayranlarınızdan aldığınız en enteresan tepki?
Wilma Elles: Ne zaman ki beni taklit ediyorlar, bir mimik gösteriyorlar, aksanımı taklit ediyorlar, bu bana çok ilginç geliyor.

Haberin Devamı

Sercan Badur: Bir gün herkes beni konuşacak

Aklınızda canlanan ilk çocukluk anınız?
- Okuldayız. Parmağım kapıya sıkışıyor. Çok kötü kopacak gibi oluyor. Hemen beni okulun revirine indiriyorlar. Kapıyı bir açıyorum; karşımda ikiz kardeşim. Elini uzatmış, “Elimde bir şey yok ama çok acıyor” diyor...
Rol yapabilme kabiliyetinizi ne zaman fark ettiniz?
- Çocukken insanları kandırmayı çok severdim. “Anne ocak yanıyor”, “Anne kalk hırsız girdi”... Bir de inandırırmışım. Sonunda biraz büyüyüp ben ne yapabilirim diye düşününce, çocukluğumdan beri sevdiğim şeyin insanları kandırmak, yani oyunculuk olduğunu anladım. Ancak nokta atışı, ÖSS’ye girdiğim zaman kardeşimle aynı puanı alıp aynı üniversiteyi kazanmam oldu. “Ben aynı bölümde okumak istemiyorum artık” dedim ve 10 günde bir mucize eseri, yetenek sınavıyla tiyatro bölümüne girmeyi başardım.

KEŞKE GEÇMESE ZAMAN Kİ...

Nasıl Necati oldunuz?
- Patatese aşkımı ilan ettiğim bir reklam filminde, dizinin yönetmeni Zeynep Günay Tan’ın dikkatini çekmişim. Çağırdılar, gittim. Farklı roller için de konuştuk ve sonunda Necati oluverdim.
Siz kimin keşfisiniz?
- Harika Uygur’un. Facebook’tan hem de. Harika Uygur’un arkadaşı, babamın kuzeni. Bir gün fotoğraf çektirmiştik babamın kuzeninde, Facebook’a koymuştu.

Haberin Devamı

Bildiğiniz aile fotoğrafı. Harika Abla görüyor, bir şekilde babama ulaşıyor... Tesadüf işte.
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” desek, siz bize ne dersiniz?
- Keşke geçmese zaman ki! Ciddiyim.
Şanslı mısınız?
- Şansa da çok inanırım, kadere de. Benimki sanırım daha çok şeytan tüyü.
Yolun başında kötü karakterle tanınmak artı mı eksi mi?
- En zor şey aslında. Fakat ben çok keyif alıyorum. Necati benden çok farklı bir karakter. Sinsi, sürekli kavga ediyor. Çok severek oynadım. Kötü karakter oynamak risktir ama herkes deneyimlemeli.

FIRLAMA, GİZEMLİ, DÜRÜST VE ŞANSLI

Sizi tanımlayan sıfatlar?
- Fırlama, hem samimi hem çok gizemli, dürüst, mükemmeliyetçi ve şanslı.
Ahmet, ilk büyük rolünüz. Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Daha önce “Atlıkarınca” ve “Karanlıktakiler”de oynamıştım. Bu ilk başrol deneyimim. Ahmet, bana çok benziyor. Aşkı için her şeyi yapabilecek tüm örf ve adetleri yıkabilecek bir çocuğu oynuyorum.
Peki, “El Yazısı” filmini neden izleyelim?
- Film bence, görebileceğiniz en samimi ve en masum aşkları anlatıyor. Aşka başka bir açıdan, her açıdan bakıyoruz. Zaten Altın Portakal Film Festivali’nde Senaryo Geliştirme Ödülü almıştı...
Çok fazla genç oyuncu var. Nasıl sıyrıldınız aralarından?
- Kendimle gurur duyduğum en büyük şey, kendime olan güvenim. Cast’a uygunsam rolü alırım diye düşünüyorum. Bu, kendini beğenmişlik değil. Kendimi beğenmiyorum zaten. Benden çok daha yetenekli, benden çok daha yakışıklı oyuncular var, bunun farkındayım. Ama ben neyi yapabileceğimi biliyorum ve o konuda kendimden eminim. Şu anda kendimi tam anlamıyla gösterdiğimi düşünmüyorum ama bir gün gelecek, herkes beni konuşacak.

Haberin Devamı

SONSUZ AŞKA İNANMIYORUM

Aşkın Sercan’cası nedir?
Sercan Badur: Sonsuz aşka inanmıyorum. Önemli olan birbirine, o süre zarfında ne kattığın, ne paylaştığın. Ben mümkünse dışarı çıkmayayım, evde film izleyelim.

                                                                 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!