Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2009 00:00
“Paris, Texas”, “Buena Vista Social Club” ve “Million Dollar Hotel” gibi başyapıtların yönetmeni Wim Wenders’in yeni filmi “Palermo Shooting” (Palermo’da Yüzleşme) hakkında Reha Erus’a önemli açıklamalarda bulundu.
Wim Wenders, “Palermo’da Yüzleşme”de fotoğrafları müzelerde sergilenen ve dergileri kaplayan, uluslararası üne sahip fotoğrafçı Finn’in hikayesini anlatıyor. Finn, sanat dünyasının rock yıldızı gibidir ancak hayatında bir şeylerin eksik olduğunun da farkındadır. Palermo’da bir çekim esnasında cehennemin içinden geçen gerçekdışı bir seyahat yaşar ve hemen ardından hayatına Flavia adında, güzel ve gizemli bir melek girer. Flavia, Finn’in en büyük korkusuyla karşılaşmasına yardımcı olacaktır. Cannes
Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne aday gösterilen ve geçtiğimiz hafta ülkemizde vizyona giren filmde, Campino, Milla Jovovich, Dennis Hopper, Patti Smith ve Lou Reed rol alıyor.
? Yeni filminizde daha öncekilerde olduğu gibi yine müzikle bir özdeşleşme kuruluyor. Özellikle de rock müziği ve kültürüyle...
- Benim kafamdaki sinema anlayışı Rock and Roll’dan doğar. Genelde özel ve kişisel temalı bir film yapmayanın sonu ya patetik ya da seyircilerin ıslıklarına hedef olarak biter. Sinema sanatında girişken olduğun kadar cesaretli olacaksın ve risk almayı bileceksin. Filmin ana karakteri Finn’i canlandıran Campino’nun müzik grubu ölümle ilgili harika besteler yapmış. Bu yoldan çıkarak Lou Reed’in şarkılarına ulaştım. Lou Reed benim çok sağlam bir dostum, o harika bir rock şairidir.
? Sanki bu film anlatım tarzı olarak biraz “Tokyo-Ga” ve “Lisbon Story” kokuyor.
- Ben asla filmlerini tekrarlamam. Benzetmem de. Onun için geçmişe dönerek üslup arayışına girmek hata olur. Bu filmin kökü fotoğrafçılık dışında Palermo kentindeki duvarlarda, müzelerde, sokaklardadır. Görüntülerden yola çıkan bir anlatım tarzı tercih ediyorum. Bu tarz yönetmenin her zaman seyircisiyle göz temasında olduğunu bir göstergesidir.
? Campino Almanya’da çok tanınmış bir rock star.
- Campino’yu boş yakalamak imkansız gibiydi. O kadar çok konser veriyor ki, çekim yapmak için çok kısıtlı bir süre bulabildik. Ama bir yönetmen senaryoyu oturturken kafasında bir isim veya bir kahraman vardır. Ben Campino’dan başkasını düşünemedim. Campino ile çalışabilmek için de onun boş zamanını bekledim. Sonuçta Campino harika bir oyun çıkardı. Tabii Dennis Hopper da unutmayalım. O da çok iyidi. Hopper’ın Frank karakterinin kabus dolu saplantılarından ve yaşadığı kimlik krizinden yola çıkarak kusursuz bir portre çizdi.
? Filmde Dennis Hopper’ın canlandırdığı karakterin adı Frank. Tıpkı David Lynch’in “Blue Velvet”teki ismi gibi?
- Bu bir şakaydı. Ona “Ölüm” adı yerine geçmişteki adını verdik. Bu, Dennis gibi bir ikona hak ettiği bir göndermeydi.