Güncelleme Tarihi:
İsrail izlenimlerine devam… Güne bir helikopter turuyla başladım.
Ve “duvarın” ne olduğunu gözlerimle gördüm. Filistin ve İsrail bölgeleri, boydan boya, koca bir duvarla birbirinden ayrılmış durumda.
İsrailliler, duvar sayesinde yıllardır topraklarına intihar bombacısı giremediğini söylüyorlar. Filistinliler ise, duvarın insanlık dışı olduğunu savunuyorlar.
Ancak duvar duruyor iki halkın arasında: Soğuk, gri ve çok yüksek.
Sadece yükseklik de değil. Her yeri kameralarla izliyor İsrail. Biri duvara yaklaştığında, anında haberi oluyor İsrail güvenlik güçlerinin.
Filistinliler de çareyi, duvarın altından tünel kazmakta bulmuş. 5 yıl önce İsrail askeri Gilad Şalit işte bu tünellerden gelen Hamas militanları tarafından kaçırılmış. İki yıl önce bir görüntüsü yayınlanmış Şalit’in Hamas tarafından. Ancak daha sonra hiç haber yok. Görüştüğümüz İsrailli askeri yetkililer, “ölü mü, diri mi onu bile bilmiyoruz” diyorlar.
Duvar, şehir merkezlerinde kalınlaşıyor, otoyol boyu uzanıyor. Şehir merkezleri çıkışlarında bir tel örgü haline geliyor.
Ancak hem Filistinliler, hem İsrailliler duvarı mahkemeye vermişler. Gerekçe, mallarına ulaşmakta çektikleri zorluklar. Belli yerlerde İsrail yüksek mahkemesi de duvarın yıkılması kararı vermiş. Yıkılmış da. Ancak sadece biraz ileriye, ihtilafsız bir bölgeye kurulmak üzere.
ÇÖL OLMUŞ VAHA
“İsrail mucizesi” diye bir şey varsa, herhalde bu Negev çölü.
Helikopterden bakınca, ileri tarım teknikleri sayesinde İsrail’in Negev çölünü tarım ürünleri üretim merkezi haline getirdiği görünüyor. Her yerde, yapay göller oluşturulmuş. Sulama için su, bu yapay göllerden sağlanıyor. En ilginci ise, sulama suyu da, daha önce banyo, mutfak için kullanılmış sular, yeniden arıtılarak elde ediliyor. Çöl, vaha haline gelmiş...
FİLİSTİNLİ TURİZMCİLER DERTLİ
Duvarın öte tarafına da geçiyorum helikopter turundan sonra. Filistin kontrolündeki Batı Şeria’ya geçişi Takumia sınır kapısından yapıyoruz.
Batı Şeria’ya geçişler, Gazze’ye geçişlerden çok farklı. Daha az prosedür, daha az arama var.
İsrail’in Batı Şeria’daki sivil projelerini yürüten ekipten Yarbay Avi Şalev, “Kontrollerin azaltılması karşılıklı güvene dayanıyor. Sadece kontrolleri azaltmakla kalmadık. Bazı bölgelerde, tüm güvenliği de, sivil işleri de doğrudan Filistin yönetimine bıraktık Batı Şeria’da. Biz çekildiğimiz bu bölgeye ‘A bölgesi’ diyoruz” diye anlatıyor durumu.
Önce El Halil’e, ardından Bethlehem’e gidiyoruz.
En ilginç randevumuz Bethlehem’de. Filistinlilerle sohbet imkanı buluyoruz burada.
Türkiye’den olduğumuzu bildiklerinden, hemen ilk isteklerini söyleyiveriyorlar:
“Tüm bölge ülkelerine vizeyi kaldırdınız. Bize de kaldırın...”
BEN GURİON HAVAALANI FİLİSTİNLİLERE YASAK
Filistinli turizmcilerle sohbetimizde ilk söyledikleri, Batı Şeria’daki istikrar ortamının, bölge turizmine büyük katkıda bulunduğu. Hz. İsa’nın doğum yeri Bethlehem’in, Hz İbrahim’den, Yusuf Peygamber’e kadar pek çok peygamberin mezarlarının bulunduğu Batı Şeria bölgesinin turizm potansiyeli çok yüksek. Bu topraklar, hem Müslümanlar, hem Yahudiler, hem de Hıristiyanlar için önemli.
Ancak turist sayısı artsa da, turizm geliri aynı oranda artmıyor bölgede. İşte Filistinli turizmcilerinin de isyanı burada:
“Turistler, İsrail üzerinden geliyorlar. Kendileri bir araç kiralayıp, Kudüs’ten buraya geçemiyorlar. Çünkü aracın geçmesi yasak. Turları, İsrailli turizm firmaları ayarlıyor. Onlar da turistleri, burada değil, İsrail bölgelerinde geceletiyorlar.”
Sadece bu kadar mı?
Filistinlilerin turist olarak gidişi de müthiş sakıncalı. Mesela, Filistinliler Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion havaalanını kullanamıyorlar. Yasak.
Yurtdışına uçmak istediklerinde, Ürdün’e geçmek, oradan uçağa binmek zorundalar. İsrailli Albay Alex Rozensvieg bu durumu “Evet normal Filistinlilere Ben Gurion’dan uçuş yok. Ama işadamlarına ya da politikacılara kolaylık sağlıyor, onların uçmasına izin verebiliyoruz. Batı Şeria’daki Filistinliler isterlerse, Allenby sınır kapısından Ürdün’e geçip, uçabilirler” diye anlatıyor.
Hadi Batı Şeria’nın Ürdün’le sınırı var. Ya güneydeki Gazze? Oradakilerin durumu çok daha vahim.
Önce İsrail’den izin alıp İsrail topraklarına geçecek, tekrar aranıp, Batı Şeria’ya gidecek. Allenby sınır kapısından Ürdün’e geçip uçacak...”
Neyse ki Mısır, Refah kapısından geçişleri kolaylaştırdı. Böylece Mısır’dan uçma şansları ortaya çıktı Gazze’deki Filistinlilerin.
“PAPA’YI GETİRDİLER, DUVAR YÜZÜNDEN HZ. İSA’NIN YÜRÜDÜĞÜ YERDE YÜRÜYEMEDİ...”
Filistinli turizmciler en çok o soğuk, büyük, gri duvarlardan dertli. Bethlehem’de duvarların üzerine “peace-barış sözcüğü yazılmış. Ancak belli ki umutsuzluktan, hemen önüne de biri “no” sözcüğünü yazıvermiş: “Barış yok...”
Filistinli turizmci Kerim Haki, çok çarpıcı bir örnek veriyor:
“Papa kutsal topraklara geldi. Ancak Hz. İsa’nın yürüdüğü yollarda yürüyemedi. Çünkü Hz. İsa’nın doğduğu, yürüdüğü yerlere duvarlar diktiler...”
“Ben Müslüman’ım” diye ekliyor Haki, “Ama, Hz. İsa benim memleketlim. Bethlehem’li. Bırakın aynı memleketten, aynı dinden olmayı, insanlığa aykırı onun mirasına aykırı davranmak, bu duvarları dikmek...”
“VİZEYİ KALDIRIN...”
Ve Filistinli turizmcilerden bir başka çağrı. Doğrudan Türkiye’ye bu çağrı;
“Filistin’le vizeyi kaldırın. Türkiye’ye gelmek istiyoruz” diyor Mariana Al Atraş.
“Filistinliler, Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosluğundan vizeyi ancak 12-14 günde alabiliyorlar. Bir de buna İsrail’den alınacak izin prosedürlerini ekleyin. Çok zor Türkiye’ye gelmek. Türkiye pek çok ülke ile vizeyi kaldırdı. Neden hala Filistinlilere vize uyguluyor?”
RUSLAR ANTALYA’DAN GÜNÜBİRLİK BETHLEHEM’E GELİYOR
Ve bir şey öğreniyorum: Antalya’ya, ya da Türkiye’nin diğer turizm bölgelerine gelen Ruslar için bir günlük, hatta günübirlik İsrail-Filistin turları yapılıyormuş.
“200 dolara, bir gece kalıp, bavul bile getirmeden gelip gidiyorlar. Yaz aylarında, her gün yaklaşık 400-500 Rus Türkiye’den buraya geliyor” diye anlatıyor Atraş.
Ayrılırken Filistinli turizmciler bir kez daha durduruyorlar beni;
“Bakan Davutoğlu’na selam söyleyin” diyorlar ve “Unutmayın, mutlaka söyleyin, vizeyi kaldırsın...”
Selam üzerimizde kalmasın. Sayın Davutoğlu’na bu yazıyla iletiyoruz hem selamı, hem de vize kolaylığı isteğini...
Filistin’de de, İsrail’de de hala “savaş psikolojisi” hakim. Batı Şeria’da daha az, Gazze’de daha çok. Ama hep aynı psikoloji.
Bunu İsrail hükümet yetkilileri ile konuşacağız.
En önemli randevu, Türk kamuoyunun çok iyi bildiği bir isimle.
Hatırlarsınız, İsrailli bir Bakan Yardımcısı, Türkiye Büyükelçisi’ni “alçak koltuğa” oturtmuş, sonra da İsrail basınını çağırıp, bu yaptığıyla övünmeye kalkmıştı.
İşte “alçak koltuk” krizinin mimarı o Bakan Yardımcısı, Danny Ayalon ile randevumuz var.
Bakalım, bizi onun odasında neler bekliyor?