Güncelleme Tarihi:
 ISTANBUL’74 kurucusu Demet Müftüoğlu festivali dört yıldır nasıl ayakta tuttuklarını ve bu yılki programı anlattı.
Öncelikle tebrikler, İstancool’u dört senedir sürdürdüğünüz için. Gerçekten merak ediyorum, İstanbul gibi rekabetin çok, seyircinin seçici olduğu bir şehirde bir festivali dört yıldır sürdürmek nasıl bir deneyim, çaba?
- Evet, aslında İstanbul bu anlamda rekabetin çok yoğun yaşandığı bir şehir. Kültürel ve sanatsal etkinliklerin takipçisi ve seyircisi de seçici davranmak durumunda kalıyor. Ama biz aslında benzeri olmayan bir festival yapma çabasındayız. Festivalin benzersiz olduğunu düşündüğümüz en önemli özelliği, dünyaya yön veren isimleri Türkiye’ye getirerek meslektaşlarıyla buluşturması. Ve bu isimleri hiçbir sınır koymadan, ücretsiz ve herkesin katılımına açık bir kültür sanat platformunda, özellikle de üniversite öğrencileri, genç tasarımcılar ve sanatçılarla bir araya getirmesi... Bunu son üç yılda başardığımızı düşünüyorum. Özellikle fikir geliştirme ve içerik oluşturma sürecine titizlikle yaklaştığımız için her yıl bizi takip eden ve sayıları artan bir seyirci kitlesi oluştu. Festivalleri gerçekleştirme sürecinde ekip olarak çok önemli tecrübe ve bilgi kazandık. Tüm bu birikimi en iyi şekilde kullanıp her yıl giderek daha gelişen, içeriği kuvvetlenen, ilham veren ve kültürel anlamda doyurucu bir festival olması en büyük amacımız. Bu çabamızda bizden desteğini esirgemeyen Kültür Bakanlığı’nın ve ana sponsorumuz Vakko’nun varlıkları gerçekten çok değerli.
Dört yılda yaşadığınız zorluklar neler oldu?
- İşin organizasyon tarafı büyük titizlik gerektiriyor. Tüm enerjimizi panellerin ve programın içeriğine; konuşulacak konulara ve en önemlisi konukların en iyi şekilde ülkemizde ağırlanması yolunda harcıyoruz. Yurtdışından ve Türkiye’den katılan festival konuklarının hepsi yoğun programlara sahip. Zaman zaman son dakika değişiklikleri olabiliyor. Bunlar da festivalin genel akışı açısından bazı sıkıntılara sebep olabiliyor. Ama bu çapta bir festivalin zaten belli bir esnekliğe sahip olması gerekiyor diye düşünüyorum. Aksi takdirde istemediğimiz bir kısıtlama olabilir. Biz elimizden gelenin en iyisini yapabilmek için ciddi çaba sarf ediyoruz.
Bu yılki programı oluştururken nelere dikkat ettiniz?
- Bu yıl yine farklı uluslararası isimleri Türkiye’nin en önde gelen sanatçı, yazar, müzisyen ve düşünürleriyle buluşturuyoruz. Bu isimlerin en büyük ortak özelliği parlak zekâ gerektiren sayısız başarılara imza atmış olmaları. Festival programına baktığımız zaman belki de bir araya gelmeleri imkânsız isimlerin aynı ortamda karşılıklı oturarak sahip oldukları değerleri, bilgi birikimini konuştuklarını ve bunları herkesin katılımına açık bir ortamda gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Bence bu festivalin en değerli tarafı bu. Keskin sınırları olmaması, süprizlere açık olması ve kesinlikle önceden tahmin edilememesi.
Bu yılki programı bir kelime, cümle ya da sloganla özetleyecek olsanız, ne olurdu?
- Bu yıl festivale başladığımızdan beri aklımdan ‘fikirlerin buluştuğu yer’ cümlesi geçiyor diyebilirim.
Gelecek konuklar arasında sizce kim, niye çok ilgi görecek?
- Bence her konuk farklı bilgi birikimleriyle bambaÅŸka deneyimler yaÅŸatacak. Oscar ödüllü besteci Elliot Goldenthal’den ünlü Ä°ngiliz yazar Geoff Dyer’a; çağımızın en önemli entelektüellerinden Johan Kugelberg’den sinemada devrim yaratmış bir yönetmen olan Harmony Korine’e; Frida filminin yönetmeni Julia Taymor’dan moda tarihini görsel anlatımlarıyla altüst etmiÅŸ kült fotoÄŸrafçı ikili Inez ve Vinoodh’a kadar... Ayrıca Türk sinemasının ödüllü kadın yönetmenlerinden YeÅŸim UstaoÄŸlu, Türkiye’de eÅŸi benzeri olmayan bir dans topluluÄŸu kuran Zeynep Tanbay, ülkemizi uluslararası arenada temsil eden baÅŸarılı oyuncumuz Saadet Aksoy, sinemamızın önde gelen yazarlarından Alin Taşçıyan, moda dünyasında ülkemizi baÅŸarılarıyla temsil eden tasarımcı ikili AyÅŸe&Ece Ege gibi her biri birbirinden deÄŸerli isimler var. Festivalin moderatörlüğünü ise Türkiye’nin yakından tanıdığı baÅŸarılı kültür sanat yazarı Zeynep Miraç Özkartal üstleniyor.Â
Son dört yıla dönüp baktığınızda aklınızda kalan en eğlenceli, en zorlayıcı ve en kötü anı, hikâye ne oldu?
- Festival kapsamında gerçekleştirilen her panel ve etkinlik geride çok önemli izler bıraktı. Örneğin 2010 yılında tüm katılımcıları Fener Patrikhanesi’ne götürdüğümüz zaman onların şaşkınlığı, mutluluğu; Courtney Love’ın Tophane-i Amire’de gerçekleştirdiği konuşmasında salonun tıklım tıklım dolması ya da bu toprakların yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biri olan Ruhi Su’yu anma yılına denk gelen panellerimiz sırasında duygulandığım anları unutmam mümkün değil. O kadar çok anı kaldı ki, gerçekten içlerinden seçim yapmak mümkün değil. Bir de beni en çok etkileyen dünyanın gelmiş geçmiş en önemli düşünce insanlarından biri olan Gore Vidal’in tekerlekli sandalyede olmasına karşın festivalimize katılması oldu. Ne üzücüdür ki, kendisini festivalden kısa bir süre sonra kaybettik.
Program
6 Haziran İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Francesco Carozzini Sergisi
7 Haziran ISTANBUL’74’te Inez & Vinoodh sergisi
8 Haziran Vakko Moda Merkezi ve 9 Haziran Feriye Hamdi Saver Salonu’nda konuşmalar düzenlenecek: Harmony Korine, Rachel Korine ve Jefferson Hack; Felicity Jones, Saadet Aksoy ve Efe Çakarel; Geoff Dyer ve Barbaros Altuğ; Chandler Burr; Philip Lorca diCorcia; Elliot Goldenthal, Julie Taymor; Nicolas Jaar; Lynee Ramsey, Yeşim Ustaoğlu ve Alin Taşçıyan; Murat Menteş ve Barbaros Altuğ; Waris Ahluwalia, Ayşe Ege, Ece Ege; Johan Kugelberg; Zeynep Tanbay ve Zeynep Miraç Özkartal